Siverekte Materyalizm Kavramı İşlendi

Siverek Özgür-Der'de Kerim Çetin “Çağdaş Kavramlar- Materyalizm” başlıklı bir seminer sundu.

Özgür-Der Siverek Temsilciliğinde alternatif eğitim seminerleri Kerim Çetin’in sunduğu “Çağdaş Kavramlar-Materyalizm” semineri ile devam etti.

Çetin’in seminer notları;

Komünizm sadece ekonomiyle ilgili bir düzenden ibaret değildir. Komünizm iktisadi, sosyal, siyasi ve fikri bir görüştür.

Komünizmin ulûhiyet, kainat, hayat ve insan hakkındaki düşünceleri materyalist bir düşüncedir.

Komünizm genel teorilerine “Diyalektik Materyalizm”  tarihi yorumlayışlarına “Tarihi Materyalizm” adını verirler. Ekonomiyle ilgili olarak da “Komünist Ekonomik Görüş”leri vardır.

Genel olarak şu düşünceleri savunurlar:

1. İlah yoktur ve kainat bir maddedir.

2. Evrendeki birlik maddi oluşundan kaynaklanır.

3. Madde düşünceden önce vardır.

4. Madde ezeli ve ebedir.

5. İnsan maddenin bir ürünüdür. Düşünce beynin ürünüdür. Beyinde bir maddedir.

Fikir akımlarının genel temasına değinecek olursak;  Allah merkezli bir hayat değil, insan merkezli bir hayat inşa etmektir.

Bu eğilimin nedenlerini birkaç örnekle özetlersek:

Hümanizm, “Bilgi kaynağını Allah’tan değil, insandan alır.” Düşüncesine sahiptir.

Empirizm, tabiat olaylarını zahiri olaylara göre yorumlar, gaybi sebepleri reddeder.

Brenton; tanrıyı saat yapan kimseye benzetir. Saati yaptıktan sonra saate güç yetiremeyen bir tanrı olarak ifade eder.

Ateistler, daha ileri giderek, kilisenin tanrısının hiçbir varlığının olmadığını söyler.

Pozitivist felsefe; bilgi kaynağı olarak sadece tabiatı kabul eder.

Ve tahrif edilmiş Hıristiyanlığın, toplumu zalimlere köle haline getiren bir din haline gelmesidir.

Komünizmin materyalist düşüncesinin  maddeye bakışını iki başlık altında inceleyeceğiz.

1. Diyalektik Materyalizm    2. Tarihi Materyalizm

1) DİYALEKTİK MATERYALİZM

Diyalektik, Yunancada karşılıklı konuşma ve tartışma anlamına gelir.  Felsefede sözlüğünde diyalektik, “kavramlar arasında karşıtlık ilkesinden yola çıkarak bunu doğruya varan süreçlerin ortaya çıkarılmasında bir ilke olarak kullanan düşünme araştırma yoludur.

Diyalektik yöntemini Eski Yunandan aydınlanma çağına kadar bir çok kişi kullanmıştır. Sokrates, Herakleitos, Aristotales, ElealıZenon ….

Yeni Çağda kullanan Kant, Hegel, Marx

Marx, diyalektiği  Eski Yunan Mantığı ve Hegel’den alır. Düşüncedeki çelişki, zıtlığı maddeye uygular.

Diyalektik, tarihsel bir süreçtir. Ekonomik temelli bazı toplumsal oluşumların zaman içerisinde karşıtlarını üretmeleri ile karşıtların çatışmaya dönüşerek yeni oluşumun etkisini ortadan kaldırma biçiminde olur,  der.

Eskiden diyalektik, karşı tarafın ileri sürdüğü delillerde var olan çelişkileri ortaya çıkartmak ve bu delilleri mağlup etmek yoluyla gerçeğe ulaşma sanatıydı. Düşünceye uygulanan bu yöntem,  Marx ile birlikte tabiat olaylarına uygulanmaya başladı. Tabiatı tanımak için diyalektik metot ortaya çıktı.

Diyalektik Materyalizm;Uluhiyet, kainat, hayat ve insan problemleri ile ilgili materyalist bir düşünme şeklidir. Temel olarak kainatta köklü olarak biricik şeyin madde olduğuna kainattaki her şeyin maddeden çıkıp, maddenin kanunlarına mahkum olduğuna, maddenin dışında varlığın olmadığına dayan bir düşüncedir. Bu düşünce maddenin tabiatında çelişkinin varlığı temeli üzerine yükselir. Buna göre insan da dahil maddeden ortaya çıkan yaratıklar maddedir, bu maddeler  çelişkiler arasındaki  mücadeleye mahkumdur.

Diyalektik Materyalizm’i iki noktada değerlendireceğiz: Maddenin ezeli oluşu, düşünceden önce varlığı; Tabiata ve insana hakim olan maddenin kanunları.

1) MADDENİN EZELİ OLUŞU, DÜŞÜNCEDEN ÖNCE VARLIĞI:

Kainatın sonu ve sınırı yoktur. Alem ebedidir. Başlangıcı ve sonu olmayacaktır. Gaybi olan herhangi bir alem maddi değildir, var olması da mümkün değildir. Maddi olmayan bir şeyin varlığı söz konusu değildir.

Stalin, maddenin ilk kaynak olduğunu nedeninin de duygu, düşünüş ve idrakin kaynağının madde olduğunu söyler. İdrakin maddenin bir yansıması, düşüncenin maddenin bir sonucu olduğunu, düşünme organı beynin madde olduğunu bu nedenle de düşüncenin maddeden ayrılamayacağını söyler.

Lamosof; Hiçbir şey yok iken var olmaz, ve hiçbir şey etki bırakmadan yok olmaz. Bundan dolayı tabiat her zaman var olmuştur. O halde madde ebedidir,  yaratılamaz, yok edilemez.

“Allah’ın var olması ya da olmaması tartışmasının manasının olmadığını hiçbir yararı olmayan bir varsayım olduğunu söylerler. Çünkü insan Allah’ın değil, İlahi unsur insanın yaratığıdır.”  derler.

Engels; “Tabiat bağımsız olarak vardır. Tabiat temeldir.Biz insanlar da tabiatın ürünüyüz. Tabiatın dışında hiçbir varlık yoktur. Dini düşüncedeki yüce varlıklar, varlığımızın hayali yansımasından başka bir şey değildir.”  der.

Kısaca yaratıcı maddedir. İnsanı madde yaratmıştır. Madde ebedidir. Yok olması düşünülemez. Terbiye edici olan maddedir.

Ezeli, ebedi, yaratıcı, şekillendirici, istediğini yapan, irade sahibi Allah’a gelince hurafeden başka bir şey değildir.

2) TABİATA VE İNSAN HAYATINA EGEMEN OLAN MADDE KANUNLARI

A) TABİATA BAĞLILIK       B) TABİATTA HAREKET             C) TABİATTA EVRİM      D) TABİATTA ÇELİŞKİ

A) Tabiata Bağlılık: Tabiat bir bütün halindedir. Bu bütün birbirine bağlıdır. Eşya ve olaylar birbirine organik olarak bağlıdır.Biri diğerinin şartı olacak şekilde birbirine bağlıdır. Herhangi bir olayı anlamak için onun etrafını saran diğer olaylar ile birlikte değerlendirmek gerekir. İnsanın yaratılmasını değerlendirmek istiyorsanız, bunu etrafını saran maddeler arasındaki olaylara bakarak anlamak gerekir. Madde dışından metafizik alem ile değerlendirmeye çalışmak onu anlaşılmaz kılar.

B) Tabiatta Hareket: Kainat var olmasına rağmen nihai rolü hareket, evrim ve değişme oynar. Bu hareketi maddenin kendisinden ayrılmayan özdeki bir nitelik sağlar. Ve bu maddenin içinden ayrılmaz. Madde bu hareketi nereden almıştır,  sorusunun sorulması gereksizdir. Çünkü ezelden beri var olan maddede bu hareket ezelden beri vardır.

C) Tabiatta Evrim: Diyalektik, evrim hareketini cılız ve gizli nicellikten görünür nitel değişimlere doğru ilerleyen bir hareket olarak olur. Nitelikteki değişimler hızlı ve anidir. Bir durumdan başka bir duruma hızlı bir atılımla geçiş yapar. Bu değişmeler var olmaları mümkün olan şeyler değil, zorunlu olan şeylerdir. Bu değişmeler yavaş yavaş bir araya gelen nicel değişimlerin bir birikimidir. Bu evrim sürekli ileriye doğru eski nitel durumdan yeni nitel duruma geçiş, basitten karmaşığa doğru bir evrim hareketidir.

D) Tabiatta Çelişki: Diyalektiğin temelini tabiattaki her eşya ve olayın kendi içerisinde bir takım çelişkilerin varlığı oluşturur.Eşya ve olayların, olumlu olumsuz yönleri ve evrimleşen unsurları vardır.Eski ile yeni, ölen ile doğan, yok olan ile evrimleşen arasındaki mücadele evrim hareketinin bir içeriğidir. Bu iç muhteva nicel değişikliklerin nitel değişikliklere dönüşmesi için vardır. bu evrim eşya ve olayların içerisindeki çelişkilerin ortaya çıkmasıyla gerçekleşir. Evrime dinamizmini hareketini veren bu güç, çelişkilerin olmasıdır.

Baba ile çocuk birbirine benzer ama tıpkısı değildir. Bu evrimin bir sonucudur. Bu maddede bulunan çelişkinin varlığından kaynaklanır. Kalıtım kanunu ile değişim kanunun birbirine zıtlığından kaynaklanır. Mücadelenin sonucu olarak değişme meydana gelir.

Diyalektik Materyalizmin bir sonucu olarak madde; bütün kanunlarıyla insanlığın hayatında, yaşam şekillerinde ve çalışma alanlarında egemendir.

Fikirler ve duygular ile mevcut şartlar ve maddi değişim arasında değişmez bağlılıklar vardır.

Hayatı belirleyen anlayış değil, anlayışı belirleyen hayatın kendisidir.

Meydana gelen siyasi devrimlerin ve olayların nedeni insan zihninde değil, üretim ve mübadele araçlarında meydana gelen değişikliklerdir. Çünkü insan hayatını maddede meydana gelen değişimler belirler.

2-)TARİHİ MATERYALİZM

Tarihi materyalizm, insanlık tarihini materyalist yani maddeci temellere dayandırarak yorumlamaya çalışmaktır. Yani maddenin ezeli ve ebedi olduğu, insanın da düşüncenin de maddenin bir ürünü olduğu, insanın hayatını şekillendirenin maddi ve ekonomik şartlar olduğu temeli üzerine insanlık tarihi yorumlamaktır.

Tarihi Materyalizm, insanlık tarihini yorumlarken Darwin’den etkilenmiştir.

“Canlı organizmanın etrafını saran maddi şartlar, bu organizmanın evriminde olduğu gibi hayatında da egemendir.” ve “Canlı organizma ne kendi hayat yolunu, ne de evrim şeklini seçmek özgürlüğüne sahip değildir. Bu çevresini saran maddi şartlar, kaçamayacağı zorunlu bir durumdur.” İlkesi materyalizmin  tarihi yorumlayışında önemli bir ilke olmuştur.

Tarihi materyalizmi iki başlık halinde inceleyebiliriz: Tarihin materyalist yorumu; dinin, ahlakın, ailenin materyalist yorumu.

TARİHİN MATERYALİST YORUMU

Tarihin materyalist yorumu, maddi üretimin bütün insanlık hayatının ve tarihinin temeli olduğunu söyler. Maddi üretim güçleri hayatta en önemli unsurlardır. Sosyal ilişkiler birbiri ile bağlantılı olup üretim güçleriyle ilgilidir. Üretimin özelliği değişkenliğidir. Bu değişkenliğe bağlı olarak insanlık tarihi ortaya çıkar.

Üretimin evrim tarihi eşittir insanlık tarihi.

Buna göre tarihi beş temel aşamaya bölerler.

İlkel komünizm, Kölelik, Feodalizm, Kapitalizm, Komünizmi hazırlayan sosyalizm

DİN, AHLAK VE AİLENİN MATERYALİST YORUMU

İnsanların din, ahlak ve aile ile ilgili olarak değer yargılarının ekonomik ve maddi durumların değişmesi ile değişen, maddi ve ekonomik durumların bir yansıması olarak yorumlanır.

Din: İnsanların zihninde, insanların hayatına egemen olan dış güçlerin vehmi bir yansımasıdır. Bu yansımada yeryüzünün güçleri tabiat üstü bir takım güçler halini alır. İnsanın acizliği, bilgisizliği yüzünden kendinden güçlü gördüğü tabiat üstü güçlere inandı. Bir çok tanrı meydana geldi. Bu daha sonra tek tanrı inancına dönüştü.

Yine insanlar tarımla uğraşırken müdahale edemediği tabiat olaylarına karşı yardım istediği bir tanrı oluşturdu.

Meydana gelen dinlerinde zalimlere karşı insanları uyuşturan bir afyon olduğu vurgulanarak dine karşı büyük bir savaş verdiler. (Marx: Din Halkların afyonudur.)

Ahlak

Ahlaki değerler, toplumun kendi döneminde hakim olan ekonomik şartların bir ürünüdür. Sınıfsal çelişkilerin yapısı evrimi devam ettirmektedir. Ahlak da sınıfsal bir yapıya sahiptir. Ahlak egemen sınıfın hakimiyetine ve menfaatlerine gerekçeler hazırlar.

İlkel komünizm döneminde üretim ilişkileri toplumsal bir ahlak oluşturdu. Daha sonra üretim güçlerinin değişmesiyle yeni ilişki biçimleri ortaya çıktı. Bu değişim önce ahlak dışı görüleni ahlaki olarak değişime uğrattı.

Zalimler, insanların emeklerinin karşılığını az verirken “ açları doyuruyoruz, evlerine ekmek götürmelerini sağlıyoruz.” Ahlaki terennümleriyle kandırdı.

Sosyalizme gelindiğinde insanların ahlaki değerlere ihtiyacı olmayacak, insanların topluma karşı tek ahlakının çalışma ahlakı olacaktır.

Aile

Aile ebedi bir yapı değildir. Maddi üretimin evrimleşmesiyle ailenin de evrimleşeceğini söylerler.

Aileyi; Kuşak Aile, Ortaklar Ailesi, Evlilik Ailesi ,Ferdi Aile olarak merhalelere ayırırlar.

Komünist düzende aileye gelindiğinde ise, iki cins arasındaki ilişkiler sadece ilgili kişileri ilgilendirecek, toplum herhangi bir müdahalede bulunmayacak. Bu da özel mülkiyetin ortadan kalkması, harcamaların toplum tarafından yapılması ile olacak. Eğitim dahil tüm harcamalar devlet tarafından yapılacağı için kişilerin birbirine bağlılığı ortadan kalkacak, kadın kocasına ait olmayacaktır. Çocuklar da  anne ve babanın değil, devletin olacaktır.

Şu anda görülen bu bağlılık özel mülkiyetin olmasından dolayı ortaya çıkan bir durumdur.

Özel mülkiyet ortadan kalkınca genç kızın önünde kendisini sevdiği, birlikte olmak istediği kimseye hiç çekinmeden takdim etmesinin önünde dini, ahlaki, ekonomik bir engel olmayacak, iç huzursuzluğu ortadan kalkacaktır.

Haksöz-Haber/Zenan Yeşildağ

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi