Sivas'ta Siyonist Rejim Tel'in Edildi

Cuma günü Sivas'ta bulunan pek çok STK Gazze'de yaşananları protesto etmek için bir araya geldi.

Kale Camii'nde gıyabi cenaze namazı kılan gruplar Kent Meydanı'na yöneldi.  Dernekler adına basın açıklamasını İHH Sivas Temsilcisi Sabri Şanlı yaptı. Basın açıklamasından sonra bir grup, şehrin en merkezi yerlerinden ilerleyerek Özgür-Der Sivas Temsilciliğine yürüdü. Burada spontane olarak gelişen bir durum üzerine Sinan Ceran bir açıklamada daha bulunduktan sonra grup gece 23'te tekrar Kent Meydanı'nda buluştu. Burada tekrar bir açıklama yapıldı.
 
Cuma namazı sonrası yapılan basın açıklamasının tam metni:

GAZZE KATLİMANINA DAİR BASIN AÇIKLAMASI

1918 yılına kadar Osmanlının bir parçası, tamamen bir İslam yurdu olan ve Yahudilerin ancak % 10’lar civarında küçük bir azınlık olarak bulunduğu Filistin toprakları, geçen 100 yıllık süreç içinde başta İngiltere ve ardından ABD’nin şartsız ve kayıtsız destekleriyle şu anda bir Yahudi yurdu haline getirilmiş bulunmakta.

1918’de Filistin topraklarının % 10’una sahip olan Yahudiler, şu anda bu toprakların % 90’ını ele geçirmiş durumdalar ve hedefleri tüm Filistin’i tamamen ele geçirmek ve Müslümanları tamamen Filistin’den sürmek suretiyle, sadece Yahudilerden oluşacak bir Yahudi devlet kurmak.

Bunu sağlamak amacıyla, şu anda Batı Şeria ve Gazze olarak iki küçük parçaya sığınmış bulunan Filistinli Müslümanları her bahaneyle sıkıştırmaya, taciz etmeye, katliama uğratmaya devam ediyorlar. Yaklaşık 100 yıldır sürdürdükleri işgal politikaları hız kesmeden devam ediyor ve bundan vaz geçmeye asla niyetleri yok.

Başta ABD olmak üzere tüm batının direk, batı yanlısı rejimlerin ve kesimlerin dolaylı desteğini almış durumda bulunan İsrail yöneticileri ve halkından kimse hesap sormadığı gibi, her daim haklı görülüyorlar. Suçu işleyen Yahudiler iken, suçlu olarak yurtlarını ve onurlarını savunmaya çalışan Filistinliler gösteriliyor hep.

Bu durumu Filistin de son günlerde gelişen olaylar ve akabinde İsrail’in yeni katliam ve saldırılarında yeniden ve yakından müşahede ediyoruz. Geçen hafta kaçırılan İsrailli 3 illegal yerleşimci gencin faili meçhul bir cinayete kurban gitmesi ardan İsrail işgal rejimi, boş bir alanda bulunan cesetlerin sorumluluğunu alelacele Gazze Hükümetini oluşturan Hamas’a  atarak Filistin halkının üzerine bomba yağdırmaya başladı.

HAMAS yönetimi bu olayla hiçbir şekilde alakası olmadığını ifade ettiği ve hiçbir Filistin grup bu saldırıyı üstlenmediği halde, İsrail işgal rejimi olayları saptırarak bildik katliam politikasına başladı.  

Yahudi yerleşimcilerin 17 yaşındaki Muhammed Ebu Hudyar’ı kaçırıp benzin içirdikten sonra diri diri yakmalarını unutturmaya çalışan Siyonistler, bölgedeki gerilimi kendileri için avantaja dönüştürmeye çabalıyor. İşgal rejiminin en bildik taktiği ise, dikkatleri başka yöne çekip olayları “terör” meselesi haline getirmek ve yaptığı katliamları terörle mücadele adına yaptığı yalanını uydurmak.

Gazze hali hazırda uzun zamandır dünyanın en büyük açık hava hapishanesi konumunda. Son zamanlarda ise Mısır’da meydana gelen askeri darbenin ardından Gazze’nin dünyaya açılan kapısı olan tünellerinin büyük bir kısmı kapatıldı. Gazze iyice bir çıkmazın içerisine girdi. Bunun üstüne bir de İsrail işgal rejiminin Gazze’ye yönelik askeri operasyona başlaması zaten büyük bir dramın yaşandığı Gazze’yi Ramazan ayı içerisinde daha da zor şartlara sevk etti.

Operasyonun ilk günlerinde askeri alanları vuran İsrail işgal güçleri son birkaç gündür sivil hedefleri, evleri ve camileri de vurmaya başladı. Yapılan bombalamalarda şu ana kadar aralarında çocuk ve kadınlarında bulunan en az 95  kişinin şehit olduğu bildirilirken, yüzlerce yaralının olduğu aktarılıyor.

Tüm bunlar yaşanırken ambargo altındaki Gazze’de, sadece zorunlu insani ihtiyaç maddeleri değil aynı zamanda ilaç sıkıntısı da tekrardan baş gösterdi.  İnsanlar açlık ile mücadeleye etmeye çalışıyor. Gazze halkı iftar ve sahurda yiyecek yemek bulmanın derdine düşmüş durumda.

Kendisine hiçbir yaptırım uygulanamayan, dünyanın şımarık çocuğu İsrail dünyanın bu sessizliğinden de güç alarak, Filistin’i tamamen işgal etme ve Müslümanlardan ve İslami eserlerden temizleme amaçlı planlarının bir neticesi olarak, mübarek Ramazan ayı içerisinde bir yanda Gazze halkına bombalar yağdırıyor, öbür yanda Kudüs’teki imha operasyonlarına devam ediyor.

Bizler Sivaslı Müslümanlar olarak İsrail denen haydutlar çetesinin varlığını kabul etmediğimiz gibi, sadece kendileri için değil, tüm Ümmetin ortak değeri olan Kudüs ve Filistini canları ve malları pahasına savunmaya çalışan onurlu ve yiğit Filistinli Müslümanların mücadelelerinin sonuna kadar yanında olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.

Biz biliyoruz ki, Filistinli Müslümanlar sadece yurtlarını savunmuyorlar. Aynı zamanda Ümmetin en önemli beldelerinden olan Filistin’i ve ilk kıblemiz olan Kudüs’ü savunuyorlar tüm imkansızlıkları, zayıflıkları ve kayıplarına rağmen. Filistinli Müslümanlar bir direniş destanı yazıyor yıllardır. Osmanlı’nın 1. Dünya savaşı sonrası terk etmek zorunda kaldığı Kudüs ve Filistini bizim adımıza, ümmet adına savunuyorlar.

Bu nedenle Filistin’e ve Filistinli Müslümanlara borcumuz çok. Onları bu haklı mücadelede bir an bile yalnız bırakmamalıyız. Maddi ve manevi, her yönden ve tüm imkanlarımızı sonuna kadar kullanarak zafere değin desteklemeliyiz onları.

Terörist İsrail’in Filistinlilere karşı başlattığı bu yok etme, sindirme ve sürme amaçlı orantısız vahşi saldırıları karşısında, elbette İsrail’in hamisi olan batılı devletlerden ve İslam düşmanlarından bir beklentimiz yok.

Lakin başta Osmanlının varisi olduğundan dolayı Filistinli Müslümanlara borcu olan Türkiye olmak üzere, Filistin’i ve Kudüs’ü vazgeçilmez gördüğünü iddia eden tüm İslam dünyasını harekete geçmeye çağırıyor ve saldırıların durdurulması konusunda uluslar arası bir baskı oluşturulmasını talep ediyoruz. 

 

23.00'da Yapılan Basın Açıklaması:

İslam Coğrafyasında Despot Rejimlere Karşı Direnen Kardeşlerimiz

Asıl Darbeyi Ümmetin Suskunluğundan Alıyor!

 Kalbi Filistin’le, Gazze’yle, Refah’la, Han Yunus’la, Kudüs’le, Kahire ile, İskenderiye ile, Şam’la, Hama ile Humus ile Dera ile atan değerli kardeşlerimiz;

Gazze saldırıları sırasında İslam âlemi bir kez daha Müslümanların muhtelif milletler değil, tek bir ümmet olduklarını gösterdi tüm dünyaya. Bu süreç içersinde birçok protesto gösterileri yapıldı dualar edildi ve yardımlar yapıldı Filistinli kardeşlerimiz için. Eylemler ve tepkiler devam ediyor. Lübnan’da Küresel Cihad Hareketine bağlı Abdullah Azzam Tugayları İsrail’e roket saldırıları düzenliyor. Sina’da yine aynı direnişçiler İsrail’e saldırıyor. Suriye’de Ahraruş Şam ve Nusra Cephesi “Gözlerimiz Aksa’ya bakıyor ve bu savaş bizim savaşımız” diyor. Gazze’de Hamas ve diğer direniş grupları sadece kendilerine ait olmayan bize de ait olan Filistin/imiz/i savunuyor bizim adımıza. Pakistan’dan Türkiye’ye, Endonezya’dan Malezya’ya dünyanın dört bir yanında düzenlenen bu protesto gösterileri düşmana (İslam milletinin her an etraflarındaki kahrolası sahte sınırları kaldırıp Evrensel İslam Devletini kurma potansiyelini taşıdığını gösteriyor. Dünya üzerindeki direnişçi sayısı artık binler ya da on binlerle değil yüz binlerle ifade ediliyor. Bütün bunlar haçlılarda büyük bir korkuya sebep olurken tekrar ümmetin eski İzzetine kavuşması yönündeki umutları da artırıyor.

Yeryüzünün gördüğü en büyük ve organize terör örgütü olan işgalci İsrail devleti, günlerdir Gazzeli kardeşlerimizin üstüne bomba yağdırmaktadır. Bir ateşkes antlaşmasından bahsedildiği esnada, dün akşamdan itibaren Terörist işgal rejimi havadan, karadan ve denizden Gazze’ye acımasızca, fütursuzca ve hiçbir ayrım gözetmeksizin saldırmakta ve kardeşlerimizin üzerine ölüm kusmaktadırlar.

Bu katliamın, siyonistlerin mazlum Filistin halkına yönelik ilk saldırısı olmadığı herkesin malumudur. Gazze şeridi, Siyonistlerce havadan, karadan ve denizden kuşatma altındadır. Bu haliyle dünyanın en büyük açık cezaevine dönüştürülmüştür. Siyonist ablukadan ötürü olağan hayatın dahi son derece ağır şartlarda sürdürüldüğü bölge, İsrail’in vahşice saldırılarına karşı savunmasız durumdadır.

Global aktörler Gazze’nin ahvalinden de, siyonistlerin zalim saldırılarından da haberdardır. Gazze’den gelen görüntüler, dünyanın dört bir yanına dağılarak vicdan sahiplerinin uykularını kaçırmıştır. Buna rağmen uluslararası güç odakları, siyonist zulmünü bir kenara bırakarak İsrail’e füze attığı bahanesiyle Hamas’ı kınamak için sıraya dizilmişlerdir.

Gazze sadece sabrı, direnişi ve onuru öğretmiyor. Bize aynı zamanda çizvisi çıkmış dünyanın müstekbirlerin ve işbirlikçi despotların içini düştüğü zilleti de öğretiyor. Gazze ödediği bedellerle nasıl bir dünyada yaşadığımızı öğretiyor. Batılı değerlerin iflasını öğretiyor. Bölünmüş İslam dünyasının çaresizliğini öğretiyor. Krallıkların, despotların, şahlıkların,  despotik rejimlerin ihanetini de öğretiyor.  Gazze sadece bir şehir değil, bir mekteptir! Zulmün ve zalimin ne olduğunu öğreten bir mektep. İkiyüzlülerin, alçakların, hainlerin, korkakların kim olduğunu öğreten bir mektep. Ve bugün bu mektebimiz bombalar altında….”

Filistin’in uğradığı zulme karşı kınama bildirilerinden başka bir şey yapmayan BM gibi uluslararası kuruluşlar çifte standart uygulamaktadır. Dolayısıyla zulme karşı Filistinli kardeşlerimizin sesi soluğu olmak vazifesi uluslararası topluma terk edilmemeli, tüm ümmetçe üstlenilmelidir.

Tüm dünya sessizliğini korurken, ümmetle, ümmetçe bu dava sırtlanılmalı, terörist, işgalci, Siyonist rejim durdurulmalıdır. Gazze’de haksız yere öldürülen her bebeğin, her çocuğun, her bireyin katilleri cezasız kalmamalıdır.

Zalimler pek yakında nasıl bir inkılapla devrileceğini elbette bileceklerdir. Alçak Siyonistler akıttıkları kanda pek yakında boğulacaklardır. Dünya zalimlerin yıkılıp gittikleri tarih sayfalarıyla doludur. Rabbimiz sebat eden, direnen Müslüman kullarına va’d ettiği güzel günleri bir gün verecektir.

‘’Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. O onları gözlerin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.’’  (İBRAHİM SURESİ 42)

Bizler zalimlerin yüzlerine zulümlerini haykırmak ve onların kirlettikleri beldelerimizde onlara karşı mücadele etmekle yükümlüyüz.

‘’Size ne oluyor da, Allah yolunda ve 'Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder' diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?’’ (NİSA SURESİ 75)

Mısır’da darbecilerin, Suriye’de şebbihaların, Filistin’de siyonistlerin cürümlerine karşı yekvücut olmak ümmet bilincinin bir gereğidir. İşte bugün de bu bilinçle bir araya gelmiş olup Allah’tan katledilen kardeşlerimizin şehadetlerini kabul buyurmasını diliyor, zalimleri lanetliyor ve mazlum kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ve olacağımızı, onlar için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz.

Süleyman Ceran
Sivas Özgür-Der Sözcüsü

Etkinlik-Eylem Haberleri

Özgür-Der, Gazzeli kardeşlerimize temiz su ve sıcak yemek dağıtımı yaptı
Antalya'da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları protesto edildi
“Sanal kimliklerin inşası: Hakikat mı kurgu mu?”
Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"