Sivas’ta Fotoğraflarla Suriye İntifadası Sergisi Açıldı

Özgür-Der Sivas Temsilciliği 10 Haziran Pazar günü 12 saati aşan bir fotoğraf sergisi Suriye'deki intifada ile Esad rejiminin katliamlarını gösterdi.

Suriye'de hemen her gün yaşanan katliam olaylarını rakamlara indirgeyerek ortadaki vehameti ıskalayan bir medya ile karşı karşıyayız. Gözün görmediğine gönül de akıl da katlanıyor. Bu nedenle Özgür-Der Sivas Temsilciliği 10 Haziran Pazar günü 12 saati aşan bir fotoğraf sergisi sunumu ile Sivas ilinin en işlek noktalarından biri olan Buruciye medresesi alanına yolu düşen hemşehrilerinin keyiflerini kısa bir süreliğine de olsa kaçırdılar. Hemen her ziyaretçinin bir şekilde etkilendiği bu etkinlik vesilesiyle Suriye'de yaşananların bir kısmına Sivas halkı da şahitlik etmiş oldu. Gün boyu süren bu sergide yeni arkadaşlıklar, iletişim kanalları oluşurken Özgür-Der Sivas temsilciliği kitlelere kendini uzunca bir süre anlatma fırsatı buldu. Olaysız bir şekilde sona eren etkinliğin tekrarından önce Suriyeli kardeşlerimizin zalim Baas iktidarından kurtulmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz.

Fotoğraf sergisi sürerken eş zamanlı olarak Suriye ile ilgili bir basın açıklaması da Buruciye Medresesi önünde yapıldı. dernek sözcülerinden Süleyman Ceran'ın yaptığı açıklamanın tam metni aşağıdadır:

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

ZALİMLER YIKILACAK SURİYE İNTİFADASI KAZANACAK

“Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah onların cezasını gözlerin korkudan yerinden fırlayacağı bir güne kadar ertelemektedir.” İbrahim-42

Suriyeli Müslümanlar herkese ve her şeye rağmen; ABD ve müttefikleri, Rusya ve müttefikleri, sözde antiemperyalistler ve sözde strateji uzmanlarına rağmen direniyor.

15 Mart 2011 tarihinde Dera’ kentinde duvarlara yazı yazan çocukların Suriye rejimince gözaltına alınmasıyla başlayan Suriye İntifadası bir yılını çoktan doldurdu. Suriye’de vahşetin boyutları her geçen gün yükselmekte. Humus, Hule, Kubeys gibi pek çok şehirde ve kasabada Dünyanın gözleri önünde yaşanmakta olan işkence, zulüm ve katliam politikası her gün yeni bir aşamaya ulaşıyor.

Baas diktatörlüğü Suriye’de özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkan halka karşı tam bir yıldır acımasız bir soykırım siyaseti icra ediyor. Rejim güçlerince gerçekleştirilen saldırılar neticesinde bugüne kadar yaklaşık 15.000 insanın can verdiği Suriye’de kayıp ya da işkence hanelerde tutulan insanların sayısı ise tahmin bile edilemiyor. 100.000’den fazla insan ise işkence ve ölüm korkusuyla ülkelerini terk etmiş durumda. Ürdün, Lübnan ve Türkiye sınırına kaçabilen bu sığınmacılar buralarda türlü zorluklarla hayatlarını sürdürmeye çabalıyorlar.

Suriye’de yaşanan insanlık dramını tüm dünya boş gözlerle seyrederken, Baas çetesi her geçen gün katliamın boyutunu artırıyor. Şehirler tanklarla, füzelerle, ağır silahlarla bombalanırken, savunmasız siviller vahşice katlediliyor. Genç erkeklerin boğazları kesiliyor, kadınlar tecavüz edildikten sonra öldürülüyor. Baas çetelerince katledilen Suriye halkı ödediği büyük bedele rağmen zulme ve zillete boyun eğmedi. Bu direnişinde sadece Allah’a dayandığını meydanlarda en gür bir biçimde haykırdı ve haykırmaya da devam ediyor.

Bu vahşi saldırılara, bu kitlesel katliamlara, işkence ve baskılara karşı taleplerinden geri adım atmayan bu halk acınmayı değil, örnek alınmayı hak ediyor. “Allahu Ekber” feryadıyla katil Baasçı çetenin tanklarının, bombalarının, tüfeklerinin üzerine yürüyen bu halk özgürlüğü için savaşan bir halktır. Kendi kaderini eline almış ve tarihe büyük bir özgürlük destanı armağan etmiştir. Esaret zincirlerini büyük bedeller ödeyerek paramparça eden özgür Suriye halkına bir kere daha selam olsun!

Bir tarafta, on yıllardır gasp ettiği iktidarı halka karşı acımasız bir diktatörlük şeklinde sürdüren; emperyalist işgalcilerin dahi cesaret edemeyecekleri vahşet manzaralarını savunmasız halka karşı icra etmekten çekinmeyen bir azınlık diktası, katil Beşşar Esed rejimi!

Diğer tarafta ise İslami inancını, kimliğini özgürce yaşamak istediği için on yıllardır türlü zulümlere, zorbalıklara maruz kaldığı halde inancından, kimliğinden taviz vermeyen ve işkenceyi, açlığı, ölümü göze alarak şerefli bir mücadeleyi sürdüren ve her türlü insanlık dışı muamelelere, katliamlara maruz kalan kardeşlerimiz!

Suriyeli kardeşlerimizin yanında yer almak, onların özgürlük ve adalet haykırışlarına ses olmak, bu vahşete tepki vermek Müslüman olmamızın, insan olmamızın gereğidir. Bizler tevhid, adalet ve özgürlük ehli Müslümanlar olarak Baasçı dikta rejimlerine, mezhepçi tutkulara, yerli zalimlere karşı olduğumuz gibi, emperyalist saldırı ve işgallere, uluslar arası müdahalelere de karşıyız. Suriyeli kardeşlerimizin diktatörlere, zalimlere ve tağutlara isyan etme, başkaldırma hakları tartışılamaz. Suriye üzerinde Emperyal çıkarları gereği Baas çetesine destek veren Rusya ve Çin’in tutumlarını anlamakta zorlanmıyoruz. Lakin halkı müslüman olan Lübnan ve İran gibi yönetimlerin katil Baas çetesinden yana tavır takınmasını üzüntü ve hayretle karşılıyoruz. Zulme karşı kıyamı şiar edinen biz Müslümanlar, İran ve Lübnan’ın bu zulme, bu tecavüze, bu ihanete daha fazla destek olmamaları ve mezhebi fanatizm uğruna müslüman halkların vahdet umutlarını daha fazla yaralamamaları gerektiğini hatırlatıyoruz. Zira hiçbir stratejik hesabın mazlum Suriye halkının kanı üzerinden meşruiyet bulamayacağını, Allahtan korkan bir topluluk için, adil şahitler olarak, takva merkezli tavır takınmanın en kazançlı strateji olduğunu biliyoruz. Onları Allah’ın Hud Suresi’nin 113. Ayetine davet ediyoruz : “Zalimlere meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez”.

Şüphesiz, kardeşlerimizin bu şekilde acımasızca katledilmesi, çocuklarımızın hunharca boğazlanması, ırzlarımızın kirletilmesi karşısında harekete geçmesi gereken bizleriz! Bizler “Allah’ım senden başka kimsemiz yok” diye haykıran Suriyeli kardeşlerimizi ne Baas diktatörlüğünün olmayan insafına, ne de emperyalist güçlerin keyfine terk edemeyiz! Biz Müslümanlar “Rabbimiz, bu zalim güruha karşı bize katından bir yardımcı gönder” diye yalvaran mazlum kardeşlerimize sahip çıkmak için elimizden geleni ortaya koymak ve Müminlerle dayanışma sorumluluğumuzu en güzel bir şekilde yerine getirmekle mükellefiz.

Her şey çok açık! Bir tarafta gözünü kan bürümüş zalim bir katliam çetesi, bunun karşısında ise zulme ve zorbalığa karşı “Allahu Ekber” haykırışlarıyla ayağa kalkan bir halk var.

Buradan bir kere daha kardeşlerimizin bu güzel örnekliğiyle onur duyduğumuzu ifade ediyor, ödedikleri bu ağır bedellere rağmen zaferin Allah’ın izniyle Suriye halkının olacağına inancımızı tekrar ediyoruz. Ve başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünya halklarını Suriye’de yaşanan bu insanlık suçlarına karşı tavır almaya ve mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz.

Biz Müslümanlar; Tunus'tan başlayıp Mısır'a, Libya'ya, Bahreyn'e, Yemen'e, tüm Ortadoğu'ya yayılan İntifada dalgasıyla onur duyuyoruz ve bu direnişi bayraklaştıranları selamlıyoruz. Şii ya da Sünni olmalarına bakmaksızın, Müslüman halkların iradelerinin oligarşik yönetimler eliyle gasp edilmesini reddediyoruz. Tüm Müslümanları da adaletli olmaya, tutarlı olmaya, kendimiz için talep ettiğimiz her şeyi kardeşlerimiz için de istemeye çağırıyoruz! Baskıcı, zalim iktidarların zulümlerine karşı tüm Ümmeti ve insanlığı duyarlılığa, Müslüman halklarla dayanışmaya davet ediyoruz.

Suriye'de şehit olan kardeşlerimizin kanlarının bereketiyle Suriye direnişinin güçlenmesi için Rabbimize yakarıyoruz. Rabbimizden şunu diliyoruz ki; izzeti ve onuru tercih eden ve zulme karşı kıyam eden Suriyeli kardeşlerimizin kanları Esad'ı ve Baas rejimini boğsun ve Suriye halkının bu destansı direnişi zaferle taçlansın. Mısır’da Tunus’ta, Libya’da diktatörler nasıl devrildiyse Suriye’de de Esad rejimi düşecek, Filistin özgürlüğüne elbette kavuşacaktır.

Bu Allah’ın va’didir. Zulme, zillete boyun eğenlere ve destek olanlara yazıklar olsun, baş eğmeyenlere, direnenlere ve şehitlere binlerce selam olsun! 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi