'Sivas'ta Bulunmayanları Bile Mahkûm Edenler Başbağlar'ın Üzerini Örttü'

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Başbağlar'da katıldığı anma programının ardından yaptığı açıklamalarda önemli tespitlerde bulundu.

Katıldığı Başbağlar programı sonrası değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Madımak provokasyonuna dikkat çekerek, o gün jet hızıyla Sivas'ta bulunmayanları bile derdest ederek mahkûm edenlerin Başbağlar katliamının üzerini örttüğünü söyledi.

24 yıl önce işlenen katliamın yıldönümü dolayısıyla Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde düzenlenen etkinliğe katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, program sonrası şehitlerin mezarlarını ziyaret etti.

Ziyaret sonrası İLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan Yapıcıoğlu, özellikle 1993 yılı içerisinde yapılan katliam senaryolarının karanlık mahfillerde yazıldığını belirterek, "yuları ellerinde tutanların değişmesinin bir anlam ifade etmediğini, tetikçilerin hep aynı karanlık zihniyet olduğunu" belirtti.

Başbağlar, Sündüs, Susa ve buna benzer onlarca katliamın faillerinin yakalanmadığını sözlerine ekleyen Yapıcıoğlu, Sivas Madımak provokasyonuna da değinerek, olayla alakası bulunmayan insanların 24 yıl zindanlarda tutularak mağdur edildiğini ifade etti.

Tek sermayesi silah olan; durmaksızın kan dökerek insanları dehşete düşürerek var olmaya çalışan bir yapıdan bahsediyoruz

Bölgede yaşanan katliamlar, Madımak provokasyonu ve toplumu ayrıştırmak için ortaya konulan kirli oyunlara dair değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, şöyle konuştu:

"Bütün bu katliamları yapanlar; hem Sündüs hem Susa hem de Başbağlar katliamını yapanlar aslında aynı tetikçilerdir. Yuları ellerinde tutanlar zaman zaman değişebiliyor. Zaman zaman ihaleler alınıp başkaları adına, başka mihraklar adına cinayetler işlenebiliyor ama sonuçta hepsinin mantığı aynı. Sadece şiddetten anlayan ve tek sermayesi silah olan; durmaksızın kan dökerek, tedhiş yayarak, yani insanları dehşete düşürerek var olmaya ve adından söz ettirmeye çalışan bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapı bahsettiğimiz gibi çoğunlukla başkasının adına şiddete başvurmuştur. Çoğunlukla farklı merkezlerde yazılan senaryoların figüranlığını yapmıştır ya da onların kendilerine biçtiği rolü oynamıştır. Başbağlar katliamı da bunlardan sadece bir tanesidir. Bu gün katliamın yıldönümüydü. Yıldönümünde burada, şehitlerin mezarları başında onları anmak, onları ziyaret etmek, onları hatırlamak ve bu vesileyle kamuoyuna hatırlatmak için geldik. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın. Ne Başbağlar'ı ne Susa'yı ne Sündüs'ü ne de başka yerleri."

24 yılda farklı farklı hükümetler gelmesine rağmen Başbağlar katliamının üzerindeki sis perdesini hiçbiri kaldırmadı

Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a yaptığı yürüyüş, CHP'nin Başbağlar'a bakış açısı ve "adalet" çağrılarına ilişkin eleştirilerde bulunan Yapıcıoğlu, katliamın üzerinden geçen 24 yıla rağmen gelen hiçbir hükümetin var olan sis perdesini kaldırmadığını da belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Biraz evvel söylediklerime bağlantılıyarak şunu söyleyebiliriz: Bugün ellerinde, üzerinde 'adalet' yazan pankartlarla şehirlerarası yürüyüşe çıkanlar, adalet aradığını söyleyen o zihniyet o günlerde hükümet idi. Bu katliamlar işlendiğinde, özellikle Başbağlar katliamından üç gün önce Sivas'ta, Madımak Otelinde bir hadise yaşanmıştı. Orada büyük bir provokasyon yaşanmıştı. Jet hızıyla o gün Sivas ilinde bulunmayan insanları bile derdest ederek mahkemeye çıkarıp mahkûm ettiler, ama aynı siyasi irade, aynı adalet teşkilatı ve Adalet Bakanlığı, Başbağlar'ın üzerini örttü. Sadece, yakalanan faillerin serbest bırakılmasıyla ilgili değil benim söylediğim. Köyün muhtarı da yapmış olduğu konuşmasında 'Sivas Davası'yla ilgili olarak Devlet Denetleme Kurulu harekete geçti, kapsamlı bir rapor hazırladı. Üç gün sonra Başbağlar'da da bir katliam yaşandı. Acı aynıydı. 33 masum köylü ki; bunların 5 tanesi diri diri yakılarak katledildi, vahşi bir şekilde. Tek bir satır dahi Devlet Denetleme Kurulu raporuna girmedi Başbağlar. Üstelik Başbağlar katliamını yapanlar olay yerine 'Sivas'ın intikamı alındı' diye not bırakmışlardı. Görünen o ki; orayı (Madımak'ı) bir tarafın üzerine yıkmaya çalışan irade, buranın da üzerini örtmeye çalıştı ve örttü. Aynı zihniyet işte bu gün yollarda adalet aradığını söylüyor. Devir değişti, aradan 24 yıl geçti amma farklı farklı hükümetler gelmesine rağmen Başbağlar katliamı üzerindeki sis perdesini hiçbiri kaldırmadı."

Sivas Davası'nın mağdurları diriler kabrine gömülmüş, ölüme terk edilmiş insanlardır

Sivas'ta yaşanan provokasyonun ardından mağdur edilenlerin "diriler kabri"ne gömüldüğünü ve artık bu mağduriyetin giderilmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, "Sivas'ta o hadiseyi gerçekleştirdiği iddia edilen, ama davayı yakından takip edenlerin ve o şahısları tanıyan herkesin yakinen bildiği bir şey var ki; onların (tutuklanan şahısların) Sivas olaylarıyla hiçbir ilgisi yok. Onları da mazlumca adeta dirilerin kabrine gömdüler. Onlar da 24 yıldır cezaevinde ömür tüketiyorlar. Bugün burada yatanlar inşallah şehittir. İnşallah diridirler, inşallah yaşıyorlar. İnşallah rableri katında rızıklanıyorlar. Ama Sivas Davası'nın mağdurları da diriler kabrine gömülmüş, ölüme terk edilmiş, orada yaşayan insanlardır. Hükümete bu konuda iki şey düşüyor; öncelikle, şu anda Sivas Davası'ndan dolayı haksız olarak ceza almış ve ceza evinde ömür tüketmekte olan o mazlumların bir an evvel hürriyetlerini kavuşturulması. Bir diğeri ise Başbağlar katliamını işleyenler ahirette bunun hesabını mutlaka vereceklerdir. Ama dünya gözüyle de hem bu şehitlerin yakınları hem bizler hem de vicdan sahibi olan herkes o katillerin, o tetikçi zalimlerin cezalarının verilmesini dünya gözüyle de görmek istiyoruz. Her iki konuda da hükümete ciddi sorumluluk düşüyor." ifadelerini kullandı.

"Nefret tohumlarının filizlenmesine fırsat vermeyeceğiz"

Birlik beraberliğin öneminden bahseden Yapıcıoğlu, şunları ifade etti: "Başından beri aslında biz şunu söylüyoruz. Tekrar tekrar aynı oyunlar sahneleniyor. Hâlbuki bir mümin bir delikten iki defa ısırılmaz. Bizim yüzlerce, binlerce ortak noktamız var. Yüzlerce, binlerce uyuştuğumuz, birbirimize benzediğimiz hatta aynı olduğumuz noktalar var. Belki 3-5 noktada birbirimizden biraz farklılaşabiliyoruz. Bizi birbirimize düşürmek isteyenler, bizi birbirimize düşürmek için farklılaştığımız o noktaları sürekli olarak gözlerimizin içine sokmaya çalışıyorlar. İhtilaflı meselelerimizi gündem etmemizi ve bu konularda tartışıp birbirimize düşman olmamızı istiyorlar. Bizim bu tuzağa düşmemek ve tezgâhlanan, sahnelenen bu oyunu bozmak için yapmamız gereken şey şudur: Üzerinde ittifak ettiğimiz binlerce konumuz var. Onları daha fazla gündemde tutmalıyız. İhtilaf ettiğimiz meselelerin de usulünce, işin erbabı tarafından, uygun yerlerde tartışılmasını beklemeliyiz ve farklılıklarımızı da hoş görmeliyiz. Bilmeliyiz ki, birlikte yaşamaya devam edeceğiz ve bu memlekette bizi birbirimize düşürmeye çalışanlar, bu memlekette yaşayan insanların hiç birinin iyiliğini isteyen insanlar değildir. Onlar, birbirine düşürüp sahip oldukları şeylere kendileri sahip olmak ve bu aziz milleti de kendilerine köle yapmak istiyorlar."

"Eğer toplumu ıslah edenler gevşerse veya vazgeçerlerse müfsidler bütün bir toplumu fesada sürükleyecekler"

"Ama inşallah onlar bunu asla başaramayacaklar." diyen Yapıcıoğlu, son olarak şunları söyledi: "Biz, bir taraftan inadına onların ekmeye çalıştığı nefret tohumlarının filizlenmesine fırsat vermeden kuruması için çaba sarf ederken, bir taraftan da aramızdaki kardeşlik hukukunu sağlamlaştırmak ve geliştirmek için çabalamaya devam edeceğiz. Unutmamamız gereken şey şu ki; Eğer toplumu ıslah edenler gevşerse veya vazgeçerlerse müfsidler bütün bir toplumu fesada sürükleyecekler. Böyle bir toplumda bizim kendi çocuklarımızı bile muhafaza etme imkânımız kalmayacaktır. Bu yüzden uyanık olmamız lazım. Bu yüzden bizim birbirimize, kardeş olduğumuzu sürekli hatırlatmamamız gerekir." (M. Hüseyin Temel - İLKHA)

Gündem Haberleri

ABD'den Türkiye'ye "Hamas'a ev sahipliği yapmayın" uyarısı
10 Kasım dayatmasında yeni dönem: Törene katılmayan öğrenci için veliden savunma istediler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: UCM'nin kararı "umut verici"
Orhan Miroğlu: Bilimsel düşüncenin önündeki en büyük engel Kemalizmdir
HÜDA PAR’dan İslam âlimi Şeyh Said için soru önergesi