Sivas Özgür-Der’de “Dinin Tahrif Edilmesi” Konuşuldu

Sivas Özgür-Der’de Tufan Caymaz’ın katılımıyla “Dinin Tahrif Edilmesi” konulu bir program yapıldı.

Tufan Caymaz özetle şunları söyledi:

"Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığı kuru isimlerdir. Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerinin sevdasına uyuyorlar. Oysa Rablerinden kendilerine doğru yolu gösteren geldi." (Necm-23)

Değerli kardeşler yaklaşık 15 gün önce hu konuya değinmiştik. Bugün eksik kalan birkaç yeri anlatmaya çalışacağız inşallah!

Rabbimiz, Kur'an'da aldatıcıların /saptırıcıların Allah ile aldatmasından bahseder. Müthiş bir ikaz gerçekten. İnsanın aslında her şekliyle tehlikede olduğu söylerken aynı zamanda pan-zehrini de söylemiştir.

Zumer suresinde peygamberin ağzından dini yalnızca Allah'a has kılması gerçekten nasıl bir Allah ve peygamber tasavvuruna sahip olmamız gerektiğini söyler. Dinin Allah'a ait olması has kılınmasıdır. Aldatıcılar dini tahrif ederek kendi heva,heves ve menfaatleri doğrultusunda bir anlayış/yaşayış ortaya koymuşlardır. Üstelik bunu da Allah'a izafe ederek yaparlar.

Bizim açımızdan baktığımızda tahrifin günümüzdeki karşılığı Kur'an-ı bozamayanlar peygamber üzerinden bir tahrifata gitmeleridir. Uydurma hadisler,israiliyat ve İslama uymayan eski yaşayışları sayabiliriz. Kur'anın söylediği değil kendi yorumlarını peygambere söyleterek bunu yapmışlardır.

Kardeşler, dinin Allah'a has kılınması Zümer suresinde özellikle çok net işlenmiştir. Bu bağlamda bu surenin başlı başına hepsinin okunması gerekir diye düşünüyorum.

Mekkeli müşrikler, Allah'ı tek başına anmayıp yanında bir put/kişi ortak kılmışlardır. Bugün de aynı şeyi farklı formatta görüyoruz. Sadece Allah'ı anmalıyız ve ona yönelmeliyiz dediğimizde birileri hemen yüzlerini ekşitmektedir. Gavs, rical, şeyh vb. bunların başında geliyor.

Almanya'da bir efendiyi dinlemeye gitmiştim. Allah'la irtibatımı sormuştu. Neyle yapıyorsunuz, demişti. Ben de Kur'an ile yapıyorum, dedim. Ertesi gün bir arkadaşıma ondan uzak dur. O dinden uzaklaşmış, sapıtmış diye. Halbuki Allah'la irtibatım seninle oluyor ey şeyhim, gavsım, efendim deseydim beni baştacı edeceklerdi. Çünkü dini sadece o havas takımı/sınıfı bilir ve avama/halka aktarır. Yani dinde ruhban sınıfı bunlardı. Her seyi bunlar bilir ve bize soylerler. Aslında nasıl bir durumda olduğunun farkında değildi. Ya da farkındaydı ve dini tahrif ederek kendi çıkar ve hevasına kullanıyorlardı.

Değerli dostlar; maunet, istirac ve keramet kavramları ve anlayışı işte böyle bir anlayıştan çıkmıştır. Hatta bu şahıslar eserlerinde peygamberlerin mucizelerini bile geride bırakarak bir din anlayışı ortaya koymuşlardır.

Kur'an-ın ele aldığı velayet ile dini kendi tekellerine alan velayet çok çok farklıdır. Velimiz, mevlamız sadece Allah'tır.

İbn-i Arabi, Hallac-ı Mansur'un "Enel Hak" teorisini geliştirerek "Vahdet'ül Vücud" anlayışını sistemleştirmiştir. Arabi veliler zümresinin başını çekmiştir. Öyleki peygamberi bile geride bıraktım dercesine ifadeleri barizdir.

Mekkeli müşriklerin yaptığını malesef bizde de görebiliyoruz. Aynı şekilde Yahudiler ve Hıristiyanlar da  kitabın üzerinde kelimelerle oynayarak kendi menfaatleri doğrultusunda bir zümre oluşturmuşlardır. Kur'an, onların pazarlıksız iman etmeyeceğini söylüyor. Aynı durum bizde de mevcut. Yakmayan kefen, kaymayan terlik bunların ürünü.

Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmaz. Hakkı batılla örterler. Gelen emirleri nasıl sulandırırızın derdine düşmüşlerdir.

Hz. Peygamber bu konuda bizi uyarmıştır. O günden Yahudi ve Hıristiyanların üzerinden ümmeti uyarıp aynı hataya düşmememizi istiyor. Ama malesef bugün bu yanlışların birçoğu gerçekleşmiştir.

Allah'la ilgili yanlış algılarımız bizi bu tür yanlışlara sevk eder. Bu tasavvurumuz Kur'ani değilse sonumuzun Yahudi, Hıristiyan ve Mekkeli müşriklerden olmanın garantisi yoktur. Temelinde gücü ve izzeti Allah'ın dışında başka varlıklara vermekten kaynaklanmaktadır.

Mü'min peygamberden bile bunu dilemez/dileyemez. Efendi, gavs, rical ve şeyhlerin yaptıklarının hiçbirini peygamber yapmamıştır, yapmaz da. Vahiy bize doğru bir Allah ve Peygamber tasavvuru vermiştir. Bize düşen bunu bulup gereğini yapmaktır. İslam izzetini ve şerefini Rabbim bize nasip etsin inşallah!

Dernek binasında yapılan ders soru ve cevaplarla bitti.

 

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi