Medyaya hakim olan solaklar öyle istedikleri için, hep Sivas’ta ölenleri konuşuyoruz.
Sivas’taki olaydan üç gün sonra, “Sivas’a misilleme” denilerek öldürülen Başbağlar’daki 33 insanımızı hiç hatırlamıyoruz bile..
“Hep solaklara kusur buluyorsunuz. Bizim mahallenin sakinleri niye hatırlamıyorlar?” diyeceksiniz.
Bizim mahallenin sakinlerini görüyorsunuz işte.
Solakların oluşturduğu gündeme malzeme taşıyorlar..
Sözümona, Sivas için “özeleştiri” yapıyorlar..
“Özgüvenle suçu itiraf etme” erdemliliğine işaret ediyorlar..
“Biz de kendi kusurlarımızı açıkyüreklilikle söyleyebilmeliyiz” diyorlar.
“Sivas’ta yanlış yapanlarla aramıza mesafe koymasını bilmeliyiz” diyorlar..
Sorsanız, “Sivas’ta ne oldu? Nasıl oldu? Olayların başlangıcı ne idi?” diye..
Oteldeki yangından başka, tek bildikleri yoktur..
Bildikleri yoktur ama, solakların korosuna katılıp, vak vak konuşurlar...
Haydi Sivas’ı gündeme taşıdınız.
Ya Başbağlar?
aşbağlar’da ne olduğunu, Sivas istismarcısı solak arkadaşlarınıza bir defacık olsun hatırlattınız mı?
Burada hemen, küçük bir paylaşmada bulunayım.. Tahminen 2006 veya 2007 yılı idi. Televizyonda bir açık oturum izliyorum.
Sivas olayları tartışılıyor. Program sunucusu, konuşmacılardan Ataol Behramoğlu’na şöyle bir soru yöneltmişti: “İzleyicilerimiz soruyorlar.. Başbağlar’da olanları da hatırlatmak ister misiniz?”
Cumhuriyet yazarı Behramoğlu’nun cevabını merak mı ediyorsunuz?
Tam bizim mahalledekilere ibretlik bir cevap: “Ne olmuştu Başbağlar’da?”
Başbağlar’da ne olduğunu bile bilmiyordu, televizyonlara günübirlik çıkıp, Sivas konuşmaları yapan solak yazar!
Biliyorum; yaşanan olayı bilseler dahi, sırf kendi “gündem oluşturma tekelleri” sarsılmasın diye, bilmezlikten de gelirler ama..
O ibretlik cevabı aktarıp, en azından bizim mahallenin ağzı yayıkları öğrensin diye, kısa bir Sivas-Başbağlar karşılaştırması yapayım..
Sivas’ta 37 insan öldü..
Başbağlar’da 33 insan öldü..
(Aslında Sivas’ta ölen iki kişinin göstericilerden olduğu, ikisinin de otel görevlisi olduğu ve çoğunlukla sahip çıkılan kişilerin sayısının aslında 33 kişi olduğu dikkate alınırsa, birebir misilleme olduğu açıkça görülüyor.)
Sivas’ta 33 idam cezası verildi.
Başbağlar’da tek ceza yok!
Sivas’taki olayların başlangıcında, haklı bir talep vardı.. Dine saygısızlık içeren ifadelerin sahibi Aziz Nesin, protesto edilmek isteniyordu.. Daha sonra bu haklı amaç, provokasyonlarla istenmeyen sonuçları doğurdu.
Başbağlar katliamında ise, ne başında ne sonunda katillerin haklı bir amacı yoktu. Başbağlar şehidlerinin olayda hiçbir kusuru yoktu.
Sivas davası, ölenlerin yakınları istediği için, Ankara DGM’ye taşındı (Mağdurların mahkemeyi daha iyi izleyip, etki edebilmeleri için.)..
Başbağlar davası, mağdurların aileleri karşı çıkmasına rağmen, İzmir DGM’ye taşındı. (İzmir’e göç eden nüfus sebebi ile tabanı olan PKK’lı sanıkların isteği ile dava taşındı diyebiliriz.)
Bugün 30’a yakın Sivaslı, Sivas davası sebebi ile cezaevindedir..
Başbağlar davası sebebi ile bugün tek kişi cezaevinde değildir.
Sivas olaylarından sorumlu tutulanlar, tek bir ateşli silah kullanmamıştır. (Amaç öldürmek değildir.)
Başbağlar’da ölümler, Keleş silahlarla gerçekleştirilmiştir. (Amaç tamamen öldürmektir.)
Sivas olayları planlı değildir. Aziz Nesin Sivas’a gitmeseydi, o ölümlerin hiçbirisi yaşanmayacaktı. Ölümden sorumlu gösterilenler, ölenlerin ayağına gitmemiş, tam tersi olmuştur.
Başbağlar’da katiller, öldürdükleri insanların köylerine giderek cinayetleri işlemişlerdir.. (Sivas’ta kastın olmadığı, Başbağlar’da ise açık bir kasıt olduğu, burdan da anlaşılıyor.)
Sivas davasında şüpheliler öldüklerinde mezarlarında bile rahat bırakılmadılar. Ölenlerin mezarları açtırılıp otopsi yaptırılmakta, gerçekten o kişi olup olmadığı araştırılmaktadır...
Başbağlar katliamının sanıkları, değil öldükten sonra, yaşarken bile rahatsız edilmezler.. Başbağlar katliamının failleri, bugün ellerini kollarını sallayarak, aramızda dolaşmaktadırlar..
Sivas davasında yargılananların büyük çoğunluğu sabıkasız kişilerdir.
Başbağlar katliamının sanıkları ise, zaten terör örgütü üyeleridir.
YENİ AKİT