Yargıtay’a Direndik Başaramadık
33 sanığı idama, onlarca sanığı ise ağır hapis cezalarına mahkum eden Ankara 1. Nolu DGM’nin Başkanı Orhan Karadeniz, kendilerinden önceki mahkeme heyetinin aldığı kararların birçoğuna katıldıklarını, ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ‘daha fazla ceza’ isteğine direnemediklerini söyledi.
KENAN KIRAN'ın haberi:
2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nde gerçekleşen ve 37 kişinin hayatını kaybettiği Sivas olaylarında protestoda bulunan vatandaşları, ölüm cezasına çarptırılması talebiyle yargılayan ve mahkum eden dönemin Ankara 1. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, AKİT’e şok açıklamalarda bulundu.
‘VATANDAŞLAR, MADIMAK OTELİ’NE ÖYLESİNE GELMİŞ OLABİLİR’ DEDİK,
YARGITAY KABUL ETMEDİ
33 sanığı idam cezasına mahkum eden, 4 sanığı 20’şer yıl, 1 sanığı 15 yıl, 27 sanığı 7 yıl 6’şar ay, 2 sanığı 5’er yıl ağır, 1 sanığı ise 2 yıl hapis cezasına çarptıran Orhan Karadeniz, vicdanının rahatsız olduğunu gösteren açıklamalarda bulundu.
Orhan Karadeniz, “Protestoda slogan atmak, idamlık suç mudur? Eşdeğer midir?” sorumuza; “O kararın bir kısmına biz direndik. Sizin dediğiniz konuları mevzu ettik. ‘Vatandaşlar, Madımak Oteli’ne öylesine gelmiş olabilir’ dedik. Yargıtay kabul etmedi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti. Kurul, ‘Ceza verin’ dedi. Başka yapabileceğimiz şey yoktu” şeklinde cevap verdi ve sanıklara mahkumiyetin Yargıtay’ın bozma kararının ardından geldiğine dikkat çekti.
Karadeniz, “Sanıklara daha az ceza verilmesi için iki arkadaşla beraber direnmiştik fakat Yargıtay bunu kabul etmedi. Artık Genel Kurul’a gitti. Genel Kurul ‘Hayır’ dedi. Az ceza verilmesini istediğimiz sanıklara da ‘Ceza vereceksiniz’ dediler ve dosya kapandı. Yapacak bir şey yok” şeklinde konuştu.
“SAVCILIK, YENİ DELİLLER BULDUYSA,
YARGILAMANIN İADESİ TALEBİNDE BULUNUR”
Karadeniz, Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nin, Sivas olaylarıyla ilgili yeni bir soruşturma yapması hakkında; “Savcılık yeni deliller bulduysa, yargılamanın iadesi talebinde bulunur. Yeniden karar verir. Dosyayı bilmiyorum, hata varsa hata giderilir. Savcılık yargılamanın iadesini gerektirecek durum görürse, yeniden incelerler, yeniden karar verilir” dedi.
KARADENİZ’DEN ŞOK AÇIKLAMALAR
Orhan Karadeniz, Sivas davası, Danıştay davasının Ergenekon Terör Örgütü davasıyla birleşmesi hakkında gazetemizin sorularını cevaplandırdı. Karadeniz’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği, Sivas olaylarıyla ilgili yeni bir soruşturma başlattı. Başsavcı Vekilliği, Erzurum Özel Yetkili Başsavcılığı’ndan gelen klasörleri de aldı. Sivas olayları yeniden inceleniyor. Sizin yaptığınız soruşturmada eksiklikler olduğu iddia ediliyor. Bu soruşturmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Benim görevli olduğum zamanda verdiğimiz karar Yargıtay’da onaylandı, kesinleşti. Bizim (bilmiyorum) Savcılık ne için şey yaptı ama zaten 37 kişi yargılandı.
Sizden önce görev yapan Ankara 1. Nolu DGM Heyeti; Sivas olaylarında Aziz Nesin’in tahrikini gerekçe göstererek ceza indirimine gitmiş ve 124 sanıktan 26’sına 15’er yıl hapis cezası, 60 sanığa 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan 3’er yıl hapis cezası, 37 sanığa beraat kararı vermişti. Yargıtay’ın bozma kararının ardından sanıklar örgüt kapsamına alındı. Mahkemeniz, Yargıtay’ın kararına direnemez miydi? Olaylarda protesto olduğu gözüküyor…
- Şimdi kardeşim aradan kaç yıl geçti bilmiyorum.
“SANIKLARA DAHA AZ CEZA VERİLMESİ İÇİN İKİ ARKADAŞLA BERABER DİRENMİŞTİK”
19 yıl…
- 19 yıl geçmiş aradan.. Zaten bu karar verildiğinde bir kısım sanıklara daha az ceza verilmesi için iki arkadaşla beraber direnmiştik fakat Yargıtay bunu kabul etmedi. Artık Genel Kurul’a gitti. Genel Kurul’dan ‘Hayır’ dedi. Az ceza verilmesini istediğimiz sanıklara da ‘Ceza vereceksiniz’ dediler ve dosya kapandı. Yapacak bir şey yok.
“YARGITAY ‘ÖRGÜT’ DEDİ”
Sivas olaylarında mahkum olanların sanık yakınları, babalarının ya da oğullarının olay günü Madımak Oteli’nde olmadığını söylüyor. Bazı sanık yakınları, tutuklanan yakınlarının olay günü şehir dışında olduğunun belgesini sunuyor. Bu belgelere rağmen vatandaşlar idam cezasına çarptırıldı.
- Bilmiyorum artık. Savcılık yeni deliller bulduysa, yargılamanın iadesi talebinde bulunur. Yeniden karar verir. Onu bilemem.
Sivas olaylarında örgüt tanımlandı…
- Yargıtay ‘örgüt’ dedi. Örgüt demişti.
Sizin mahkemeniz de örgüt olarak tanımladı..
- Yargıtay’ın bozma eylemine uyuldu. Örgütten ceza verdik.
“DOSYANIN İÇERİĞİNDE YOK”
Örgütün ismi konuldu mu? İddia edilen örgütün başka şehirlerde irtibatı çıktı mı? Sanık yakınlarının, eşlerinin içki içtiklerini, barlara gittiklerini gösteren fotoğrafları kamuoyuyla paylaştı… Sanıkların büyük kısmının cezaevine girmeden İslami duyarlılığı olmadığı görülüyor…
- Dosyanın içeriğinde yoktur. Aradan uzun yıllar geçti...
Danıştay saldırısı ve Sivas olaylarında, Mahkeme Başkanı olarak karar verdiniz. Danıştay davası örgüt bulamadığınız gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozuldu. Birinci Ergenekon davasında birleşerek devam ediyor. Sivas olaylarında ise sanıkları örgüt bulduğunuz gerekçesiyle mahkum etmiştiniz. Bu bir çelişki değil mi?
- Danıştay davasında da örgütten karar verdi. Yargıtay sadece davanın Ergenekon’la birleşmesini istedi. Yargıtay esasa girmedi.
DANIŞTAY DAVASI VE SİVAS
Danıştay davasında, saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Alparslan Arslan’ı saldırıya uğrayan hakimlerle yüzleştirmediniz. Hakimlerin ifadesi dahi alınmadı… Bu eksikliği haberleştirmemizin ardından saldırıdan 5 sene 1 ay sonra hakimlerin ifadesi alındı, fotoğrafla Alparslan Arslan teşhis edildi! Bu eksiklik değil miydi?
- Doğru da… Aradan uzun zaman geçti. Alparslan Arslan suçüstü yakalandığı için ceza aldı.
Alparslan Arslan’ı gören bir çaycı ve sekreter...
- Kardeşim, suçüstü yakalandı.
Suçüstü yakalanmadı. Tesadüfen katta dolaşan polis yakaladı… Alparslan Arslan’ın yanında belki de birkaç kişi daha vardı… Alparslan Arslan’la, saldırıya uğrayan hakimlerin yüzleştirilmesi gerekmez miydi? Yargının kalbine saldırı olmuş, saldırıya uğrayan hakimlerin ifadesi dahi alınmadı. Danıştay binasının güvenliğini sağlayan OYAK’tan hard diskler alınmadı, incelenmedi… Garanti Bankası ve Sıhhiye Orduevi’nin kamera görüntülerine el konulsa Danıştay saldırısının arkasında kişi ya da kişiler çıkardı…
- Yargıtay, ‘Ergenekon davasıyla birleşsin’ deyince, mahkeme (İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi) araştıracak. Mağdur yakınları ve mağdurlar giderler, orada savunma yeniden başlayacak.
“BİZİM MAHKEME O ZAMAN ARAŞTIRMAYA GEREK GÖRMEMİŞ”
Yaklaşık 6 sene sonra Danıştay saldırısı öncesi görüntüleri silen OYAK Yönetim Kurulu üyeleri tutuklandı. Saldırının hemen ardından OYAK’a suçüstü yapılsaydı, baskın olsaydı, Danıştay binasının çevresindeki güvenlik kameraları alınsaydı, saldırıyı gerçekleştiren kişilerin geliş-gidişleri çıkardı. Danıştay sanıklarının cep telefonlarının HTS raporları dahi dosyada bulunmuyor. HTS raporları istenseydi, Muzaffer Tekinler, Veli Küçükler ortaya çıkmaz mıydı?
- Bunları mahkemeye itiraz edin. Bizim mahkeme o zaman araştırmaya gerek görmemiş. Şimdiki mahkeme araştırır, yeniden karar verir.
Sivas davasına gelirsek… Sivas halkı protestoda bulunuyor… Aziz Nesin’in büyük tahriki var, protestoda bulunuyor. Sivas davasında, Madımak Oteli’nin perdelerini yakan kişiler dahi bulunmadı. Protestoda bulunan kişilerin örgüt kapsamına sokulması, idam cezası verilmesi ağır yaptırım değil miydi? Sizden önceki Mahkeme Heyeti, Aziz Nesin’in tahrikine dikkat çekmişti… Sanıklara en fazla 15 yıl verdi… Sanıklar 19 senedir cezaevinde…
- Mahkeme yapacağını yapmış… Yargıtay, ‘Bu olmaz’ demiş. Ondan sonra da karara uyulmuş. Sivas davası yeniden görülebilir.
“KEŞKE OLMASAYDI…”
O dönemde DGM’ler günümüzün özel yetkili mahkemeleriydi… Sivas olaylarından 8 saat önce Sivas MİT Bölge Başkanı, olayların olabileceğini MİT Müsteşarlığı’na bildirmiş. Dönemin Valisi; Cuma namazının ardından başlayan olaylara saat 19:45’e kadar müdahale etmemiş… Olaylar seyredilmiş. Vali, Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı’nın neden ifadesi alınmadı? Sivas’ı yönetenlerin ifadeleri alınsa, dava farklı sonuçlanmaz mıydı?
- Keşke olmasaydı… Napalım kardeşim…
Vali, ilin tek yetkili kişisi… 8 saat seyretmese bu olaylar olmazdı…
- Mahkeme, önündeki dosyaya ve delillere bakarak karar verir. Onları bilemem…
Vali’nin, olaylara neden müdahale etmediğine yönelik ifadesi alınması gerekmez miydi?
- Bilemem. Artık mahkeme takdiri… O konuda beyanda bulunamam. Mahkeme delil durumuna göre, olaylar gereği gibi açıklanmışsa, meydana çıkmışsa, mahkeme gerek görmeyebilir, gerek görebilir. Mahkemenin takdirine kalmış.
‘VATANDAŞLAR, MADIMAK OTELİ’NE ÖYLESİNE GELMİŞ OLABİLİR’ DEDİK.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sivas’a gittiğinde 15 yaşında kızların ağlayarak yanlarına geldiğini, babalarının haksız yere hapis yattığını söylediğini açıkladı… Protestoda slogan atmak idamlık suç mudur? Eşdeğer midir?
- O kararın bir kısmına biz direndik. Sizin dediğiniz konuları mevzu ettik. ‘Vatandaşlar, Madımak Oteli’ne öylesine gelmiş olabilir’ dedik. Yargıtay kabul etmedi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gitti. Kurul, ‘Ceza verin’ dedi. Başka yapabileceğimiz şey yoktu. Ben 42 yıl bu işle uğraştım. Tanrı’ya şükürler olsun, kimsenin altında kalmadım, kimse de bana tesir etmedi. Bilmeden hata yapmışsak, kişi bilmeden hata yapabilir. Bilemem. Bilerek hata yapmadım. Hiçbir kararımdan da, ‘Şunu şöyle yapsaydım, bunu böyle yapsaydım’ demeden meslekten ayrıldım. Dosyayı bilmiyorum, hata varsa hata giderilir. Savcılık yargılamanın iadesini gerektirecek durum görürse, yeniden inceler, yeniden karar verilir. Hukukta 2 kere 2 dört etmez... Hata yapılmış olabilir.
Yargıtay bozma kararında hatalı olamaz mıydı? Mahkemeniz bozma kararına direnemez miydi?
- Olabilir. 2 kere 2 eşittir 4 diye bir şey yok. Hukuk bu. Adalet bu. Onun için savcılar, Yargıtay, Yargıtay Genel Kurulu ve esas mahkemeler konulmuş. Bir karar veriyorsun, kaç kişi inceliyor. Önce kolluk kuvvetleri fezleke hazırlıyor, savcı iddianameyi hazırlıyor, mahkemeye sunuyor. Mahkeme iddianamedeki olayları inceliyor, karar veriyor, temyiz üzerine Yargıtay savcısına gidiyor. Yargıtay Ceza Dairesi’ne gidiyor. Yargıtay Ceza Dairesi’nde tetkik hakim inceliyor. Ondan sonra Yargıtay üyelerinin önüne geliyor. Yargıtay üyeleri bir karar veriyor, onanırsa onanıyor, bozarsa mahkeme isterse direniyor, eğer bozma sebeplerini yerinde görmemişse direniyor. Yargıtay Genel Kurulu’na gidiyor. Yargıtay yazılı emirler koymuş. Hata yapılabileceğini kanun koyucu kabul etmiş zaten.
***
İLK KARAR
Ankara 1 No’lu DGM, 26 Aralık 1994 günü açıkladığı kararında, 124 sanıktan 26’sına, TCK’nın “birden ziyade kişiyi yangın çıkarmak suretiyle öldürmek” fiilini düzenleyen 450/5-6 ve “faili belli olmayan adam öldürme” hükmünü içeren 463. maddelerine göre 20 yıl hapis cezası verdi. Daha sonra, olayda ateist yazar Aziz Nesin’in, Hz Peygambere hakaret içeren eylemlerini “tahrik” kabul ederek sanıkların cezalarını 15 yıla indirdi.
Mahkeme ayrıca, 60 sanık hakkında da 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan 3’er yıl hapis cezası verirken, 37 sanığın beraatini ve davanın bir numaralı sanığı yakalanamayan eski Sivas Belediyesi Meclis üyesi Cafer Erçakmak hakkındaki dava dosyasının ayrılmasını kararlaştırdı.
Ankara 1 No’lu DGM’nin kararını, dönemin Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ile müdahil avukatları, sanıkların eyleminin TCK’nın idam cezası öngören “devletin anayasa ve temel nizamlarını bozmaya kalkışmak” hükmünü içeren 146-1. maddesi kapsamına girdiğini belirterek, temyiz ettiler.
YARGITAY: TCK 146 OLUR
Temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, olayın 146. madde kapsamına girdiğine karar verdi. Daire, sanıklardan 42’sinin bu maddeye göre idam, 39 sanığın da, TCK’nın 146-3 maddesinde öngörülen “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmaya iştirakten” 5 ile 15 yıl arasında ağır hapis cezasıyla yargılanması gerektiğine karar verdi.
Ankara 1 No’lu DGM’nin, Aziz Nesin’den dolayı bazı sanıkların cezalarında “ağır tahrik” gerekçesiyle yaptığı indirimi de yerinde bulmayan Daire, bazı sanıklar hakkında ölen maktul ve mağdur sayısınca ayrı ayrı uygulama yapılması gerekirken, tek ceza tayini öngörülmesini de yasaya aykırı buldu.
İKİNCİ YARGILAMA
Yargıtay’ın bozma kararının ardından davanın yeniden görülmesine Ankara 1 No’lu DGM’de, başlandı. 19 Kasım 1996 Salı günü başlanan davanın ikinci raundu 14 duruşma sürdü. Yerel mahkeme, bozma ilamına büyük oranda uyarak, 2 Temmuz 1993 Cuma günü Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılarak 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların, TCK’nın 146. maddesinde düzenlenen “Devletin anayasa ve temel nizamını bozma” amacı taşıdığı görüşüne varmış oldu.
Mahkeme, ikinci kararında, 33 sanığı idam cezasına mahkum ederken, 4 sanığı 20’şer yıl, 1 sanığı 15 yıl, 27 sanığı 7 yıl 6’şar ay, 2 sanığı 5’er yıl ağır, 1 sanığı ise 2 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Ankara 1 No’lu DGM, ilk yargılama sonunda 3’er yıl hapis cezasına mahkum edilen 11 sanık hakkındaki ilk kararda direnirken, 14 sanığın beraatini kararlaştırdı. Mahkeme, 6 sanık hakkındaki dava dosyasının ayrılmasına karar verirken, kararla birlikte tutuklu 4 sanığı tahliye etti.
YENİ AKİT