İsmail Yaşa / Diriliş Postası
Arap medyasında bu sıralar Ankara ve Kahire arasındaki ilişkilerin Riyad'ın arabuluculuğuyla yeniden düzeleceğine dair yayınlanan haberler ve analizler bir hayli fazla.
Söz konusu haberler genelde Türkiye'nin normalleşme için ileri sürdüğü şartları yumuşattığı ve geri adım attığı, içinde bulunduğu krizden çıkmak için İsrail'le olduğu gibi Mısır'la da ilişkilerini düzeltmek istediği iddialarıyla süsleniyor.
Bu tür haberlerin ve analizlerin bir kısmı örneğin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun "Mısır'la ilişkilerimizi düzeltmek istiyoruz" mealindeki açıklamalarına dayanıyorsa bir kısmı da algı operasyonu niteliği taşıyor.
Bölgedeki şartlar ışığında Türkiye - Mısır ilişkilerinin geleceğini kendi açısından okumaya çalışan da var, Abdülfettah El Sisi ve darbe lehine propaganda yapan da.
Erdoğan'ın sonunda Sisi'ye boyun eğdiği ve darbe karşıtlarını satmaya hazırlandığı mesajı verilmek isteniyor.
Amaç, Türkiye'ye sığınan Müslüman Kardeşler liderlerinin ve diğer darbe karşıtlarının moralini bozmak ve Erdoğan'ı güvenilmez bir lider olarak göstermek.
Bunda bir ölçüde başarılı olduklarını da söyleyebiliriz.
Darbecilerin zulmünden kaçıp ülkemize sığınan Mısırlıların tedirginlik yaşadıkları haberleri geliyor.
Mısır'daki darbe yönetimi, ülkeyi Mübarek dönemini mumla aratacak bir noktaya getirdi.
Abdülfettah El Sisi, adeta Mısır halkıyla alay ediyor.
İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, direnişçilerin kazdıkları tünellerden çekinen İsraillilerin korkusunu yatıştırmak için "Sisi, Gazze sınırındaki tünelleri İsrail'in isteği üzerine kapattı, içiniz rahat olsun" deyince darbecilerin gerçekte kime hizmet ettikleri birkez daha gündeme geldi.
Sisi'nin tüm çabası Amerika'yı, İsrail'i, Rusya'yı ve darbeye destek veren tüm ülkeleri memnun etmek.
Fakir Mısır halkı hiç ama hiç umurunda değil.
Mısırlılardan kemer sıkmalarını isteyen Sisi'nin makam aracı için dört kilometre uzunluğunda kırmızı halı seriliyor.
Yanlış anlaşılmasın, Sisi'nin üzerinde yürümesi için değil o kırmızı halı.
Makam aracı için, aracın tekerlekleri tozlanmasın diye.
Araştırma yapmak üzere Mısır'a giden bir İtalyan doktora öğrencisi geçenlerde çöl yolunda ölü bulundu.
Giulio Regeni'nin cesedinde işkence izleri vardı.
İtalyan gencin cesedinin bulunmasının hemen ardından Mısır İçişleri Bakanlığı Regeni'nin trafik kazası sonucu öldüğünü açıkladı.
Tabii bu açıklamaya hiç kimse inanmadı.
Bunun üzerine Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, İtalyan Corriere Della Sera gazetesine verdiği demeçte, İtalyan gencin trafik kazası sonucu öldüğü açıklamasının yanlış olduğunu söyledi.
İtalya'da yapılan otopsi sonucu, Mısır'da ölmeden hemen önce Regeni'ye "hayvanca bir şiddet" uygulandığı açıklandı.
İnsanlıktan yoksun bir rejimin her türlü ahlak ve merhamet duygusunu kaybetmiş askerlerinden ve polislerinden de başkası beklenemezdi.
Sözde Adalet Bakanı "Ölen her bir asker ve polise karşılık 10 bin Müslüman Kardeşler üyesi öldürmeliyiz" diyen bir rejimin masum halka yaptığını hayvanların dahi yapmayacağını bilmek gerekir.
Regeni'nin öğrencisi olduğu Cambridge Üniversitesi Kahire'ye gönderdiği mektupta cinayetle ilgili kapsamlı bir soruşturma yapılmasını talep etti.
İtalya Dışişleri Bakanı Paolo Gentiloni de "Faraziye dinlemek değil gerçeği öğrenmek ve suçluların yargılanmalarını istiyoruz" diyor.
Gerçek suçluyu çok uzakta aramasınlar.
Sisi'ye bakmaları yeter.
Kim bilir; belki bu vesileyle Avrupa da hayvanca duygulara sahip vahşi bir katile destek olduğunu farkeder.
Türkiye'nin şartları yerine getirilmedikçe Ankara'nın Kahire'ye taviz vermesine hiç gerek yok.
Zor durumda olan Türkiye değil Mısır.
Sisi'yle barışmak mı?
Allah korusun!