Ahmet Varol / Yeni Akit
Sisi’nin seçimi halkın iradesini yansıtacak mı?
Cunta diktatörlüğünün devam ettiği Mısır’da şeklen de olsa, önümüzdeki Aralık ayında yeni dönem için cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Oy verme işlemi ülke dışında 1-3, ülke içinde ise 10-12 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Diktatör Abdülfettah Sisi, ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya olan ülkesinin bütçesinden önemli bir miktar tahsis ederek inşa ettirdiği yeni idari başkentin açılışı vesilesiyle düzenlenen konferansın kapanışında yaptığı konuşmada yeni dönem için kendisinin aday olduğunu açıkladı. Zaten seçim sisteminde yaptığı değişikliğin amacının da “mezara kadar iktidar” sistemini hakim kılmak olduğu tahmin ediliyordu. Bu tür diktatörleri tahtlarından seçim değil tabut uzaklaştırabilir. O yüzden muhtemelen Sisi’nin niyeti de tabut önüne konuncaya kadar tahtta kalmaya devam etmektir. Belli aralıklarla seçim gerçekleştirmenin amacı ise “halkı tarafından onaylanarak iktidarı” sürdürdüğü yalanına bir dayanak oluşturmaktır.
Halkın onayının istenmesi için önlerine güya sandık konuyor. En katı dikta rejimlerinde bile halkların önüne sandık konup tercihlerinin sorulması sandıkların birer maske olarak kullanıldığını belgeliyor. İstedikleri de zaten oylama değil oyalama.
İlginç olan ise halkı güdülen sürü olarak gören, bu şekilde güdülen kalabalığın bir gün maruz kaldığı muameleyi reddedebileceği ihtimalini her an göz önünde bulundurma ihtiyacı duyan, dolayısıyla onları tuvalete giderken bile gözetleyen, yakın takip için neredeyse her iki kişiden birini istihbarat elemanı yapmaya çalışan, bütün bu çabalarına rağmen yine de kurduğu saltanatı güvence altına alamadığını düşünerek zaman zaman göz korkutma operasyonları yaparak halkıyla fiili savaş içinde olduğunu gösteren diktatörün koyduğu sandıklardan hep onun lehine sonuç çıkmasıdır.
Aslında bu tür dikta rejimlerinin gerçek kimliklerini, insanları sırf inançlarından ve hâkim sistemin baskıcı uygulamalarına karşı tavırlarından dolayı ipe çekmek amacıyla kurdukları darağaçlarından okumak gerekir. Sandık maskesine de zaten bu zulüm tezgâhlarında açığa çıkan gerçek yüzlerini kapatmak için ihtiyaç duyuyorlar.
İslâm âlemindeki siyasi sistemlerin sürekli kendine hizmet etmesini isteyen global emperyalizmin tanımlamalarına göre Mısır’da halkın özgür iradesine karşı gerçekleştirilen Sisi darbesi gerçekte demokrasiye darbe değil ayar vermeydi. Çünkü onlara göre halk yanlış seçim yapmıştı. Emperyalizme hizmet etmeyen ve İslâm âleminin kalbine bir hançer olarak saplanmış siyonist işgale karşı tehdit oluşturan bir hareketten yana tercihini kullanan halka seçme hakkı ve özgürlüğü verilmesi gerçekte demokrasinin tehlikeye atılması demekti. O yüzden bu gibi durumlarda “demokrasi”nin geleceğini kurtarma hakkına sahip olanlar, derhal silahın gücünü kullanarak tankları yürütme ve demokrasiye ayar verme yetkilerini kullanabilmeliydiler. Sisi de işte bu yetkisini kullanmıştı. Ondan dolayı ABD, Sisi darbesini bir “askerî darbe” olarak tanımlamadı. Çünkü o durumda darbecileri reddetmesi ve ekonomik yardımlarını kesmesi gerekecekti.
Mısır’da çağdaş Firavun’un bundan önceki seçimleri güven verici olmadığı gibi önümüzdeki Aralık ayında gerçekleştirmeyi planladığı göstermelik seçimleri de güven verici olmayacaktır.
Seçimde elbette, Sisi’nin karşısında rakip adaylar olacak. Hatta ülkenin bazı artistleri, ünlü şarkıcıları daha şimdiden tercihlerini ilan etmeye başladı. Kimisi bu seçimlerde de Sisi’nin arkasında durduğunu, oyunu ona vereceğini söylerken bazıları aday olması beklenen Ahmed Et-Tantavi’ye oy verecekleri yönünde açıklamalarda bulunarak magazin şov yapmaya başladı. Maksat ise Sisi’nin karşısında muhalif adayların olabileceği ve isteyenin istediğinden yana oyunu kullanabileceği imajı vermek.
Fakat asıl önemli olan halkın duruşudur. Bizim tahminimize göre halk bu sefer de Sisi’nin seçimlerine güvenmeyecek ve sandık başına gitmenin boşuna yorulmaktan öte bir anlam taşımayacağını düşünerek oy vermeyi reddedecektir.