HAKSÖZ HABER
Türkiye, Mısır’da yaşanan darbe sonrası siyasi ve insani olarak ahlaki açıdan tutarlı bir zaviyeden meseleye yaklaştı. Darbeciler ile zorunlu durumlar dışında ilişkiler neredeyse bitirildi. Bu durum modern siyasi tarihte eşine az rastlanır bir tavır alıştı.
Türkiye’nin Suriye, Mısır ve Filistin başta olma üzere hakların yanında tavır alması haliyle coğrafyada da etkinlik alanının genişlemesine sebep oldu. Mısır’da darbeci güçlere karşı direnen Mısır halkının gücü darbeyi püskürtmeye yetmedi. Ancak Adeviyye’de ortaya konulan şahitlik Mısırlı Müslümanların gelecek kuşaklara bıraktıkları en büyük mirastır. Hüsnü Mübarek de idarenin başına geçtiğinde bir gün halk ayaklanması ile devrileceğini düşünmemişti fakat bu gerçekleşti. Bu yüzden Sisi cuntası şimdiden gün saymaya başlayabilir…
Hulasası Türkiye’nin Mısır meselesinde kurduğu siyaset onurlu dinamikler üzerine inşa edildi. Bugün gelinen noktada Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Mısır'la diplomatik düzeyde temaslarımız başladı” açıklamasını olumlu bir gelişme olarak görmüyoruz. Son açıklamaya karşı çıkmakla birlikte neden böyle bir adım atıldığını bir nebze dahi olsa anlayabiliyoruz. Bizim anlayamadığımız husus Türkiye’deki medyanın olaya yaklaşımı.
KARAR gazetesi “Peki 8 yılı neden kaybettik” başlığıyla manşette verdiği haberde özetle ‘bunca yıl neden beklediniz?’ diye soruyor. Sisi cuntası açık katliamlar işlerken mi diyalog kurulmalıydı? KARAR eğer ki gerekli şerhleri düşüp bir ölçüye kadar diyalog zemini kurulmasından bahsetse derdini anlayabileceğiz ama KARAR’ın şerh düşmek gibi bir derdi yok! KARAR gazetesi yanlış soruyu sormuş, asıl soru şu olmalıydı: Diktatör ile neden görüşülüyor?
KARAR’ın Türkiye’deki hak ihlalleri konusunda yaklaşımı genel anlamda olumlu. Durum böyleyken ‘insan hakları’ sadece Türkiyeliler için mi isteniyor acaba diye sormak istiyoruz. “Ne Mursi’yi kurtaran ne de Türkiye’nin çıkarlarına hizmet eden” şeklinde tanımlanan Mısır politikası, çıkar odaklı bir perspektiften neşet etmiyordur belki. KARAR’ın daha dikkatli bir gazetecilik örneği ortaya koyması gerekirdi!
Benzer bir yaklaşım zaten meşum tarzıyla bilinen Cumhuriyet içinde geçerli. Tabi KARAR’dan beklenilen hassasiyeti Cumhuriyet’ten beklemek doğru olmaz. Gemi azıya almış olan Cumhuriyet hemen ‘İhvancılığın iflası’ başlığıyla olayı haberleştirmiş. Ağzı kulaklarında birisi tarafından yazıldığı belli olan haber Türkiye’nin eski Mısır büyükelçisi ile yapılan bir röportajı da barındırıyor. Haberde Türkiye’nin Mısır’a karşı neden menfi tavır takındığından bahsedilmiyor bile…
Hükümet Sisi ile diplomatik ilişkilerin ötesinde ilişki kurarsa bunu “zorunda kaldım” diyerek izah edebilir. Halkını katleden her türlü yolsuzluğu işleyen bir cuntacı ile ilişki geliştirmenin vebalini açıklamak için yeterli olur mu bilmiyoruz yine de bir açıklamadır. Peki, medyanın Sisi ile ilişki kurulması için gösterdiği bu heves nasıl izah edilecek? Sizin zorunuz ne?