İsmail Yaşa, Diriliş Postası gazetesinde yayınlanan yazısında Mısır’daki son gelişmeleri yorumladı:
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen hafta sonu iki günlük Ortadoğu turu kapsamında ziyaret ettiği Kahire’de gençlerle görüştü ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri ile bir araya geldi.
Kahire ve Washington arasında özel stratejik ortaklık ve ikili ilişkiler olduğuna dikkat çeken Blinken, gençlerin söz konusu ilişkileri ileriye taşıyacağını söyledi.
Blinken’in Mısır ziyareti sırasında ve sonrasında bazı iddialar gündeme geldi.
Görünüşte ziyaret öncelikle Filistin’de yaşanan sıcak gelişmelerle ilgiliydi ve Libya konusu da masadaydı.
Fakat Blinken’in Kahire’ye gerçekte başka bir amaç için gittiği ve ziyaretinin Mısır’daki yönetimle alakalı olduğu ileri sürüldü.
Mısır ekonomisinin iflas noktasına geldiği, ABD’nin ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bazı Körfez ülkelerinin Abdülfettah es-Sisi’ye “Artık kenara çekil” dediği, İsrail’in güvenlik kaygıları sebebiyle Mısır Cumhurbaşkanı’nı gözden çıkarmakta tereddüt ettiği, Mısır ordusu içinde de hareketlenmeler olduğu iddia edildi.
Bu arada sosyal medyada Süveyş Kanalı’nın imtiyaz haklarının 99 yıllığına bir İsrail şirketine devredildiğine dair bir belge dolaşmaya başladı.
Abdülfettah es-Sisi yanlıları belgenin sahte olduğunu öne sürerken Mısır muhalefetinin önde gelen isimlerinden Eymen Nur belgeyi incelediğini ve büyük ihtimalle sahte olmadığını söylüyor.
Kızıldeniz’deki Tiran ve Sanafir adalarının yüklü bir miktar karşılığında Suudi Arabistan’a verildiğini göz önüne alınca Süveyş Kanalı’yla ilgili iddiaya “Öyle bir şey olamaz” demek zorlaşıyor.
Mısır ekonomisinin her geçen gün kötüye gittiği konusunda -darbe yanlıları dâhil- farklı kesimler arasında görüş birliği var.
Darbe yanlısı gazeteciler dahi aşırı fiyat artışlarından şikâyetçi.
Hükümetin tavuk eti satın alamayan halka tavuk ayağı yeme tavsiyesi günlerce konuşuldu.
Mısır Dışişleri Bakanı, Kahire’de Blinken’le görüştükten sonra Mısır ekonomisine yardım talep etmek için Moskova’ya gitti.
Fakat Mısır gibi nüfusu 110 milyon civarında olan bir ülkenin ekonomik sorunlarının dışarıdan gelecek yardımlarla çözülmesi imkânsız.
Ayrıca yardımların nereye harcandığı da belli değil.
Rahmetli Muhammed Mursi’ye karşı askerî darbeyi finanse eden Körfez ülkelerinin kara delik gibi önüne geleni yutan Mısır ekonomisine sonsuza kadar para akıtmaları mümkün değil.
Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed bin Abdullah el-Ced’an, geçen ay koşulsuz yardım ve kredi verme döneminin geride kaldığını, yardımların artık reform şartıyla yapılacağını söylemişti.
Açıklamanın ardından bu sözlerin muhatabının Mısır olduğu ifade edildi.
Riyad yönetimine yakın isimler de Mısır’da ekonominin ordunun kontrolünde olmasını eleştirmeye başladı.
Mübarek dönemine son veren 25 Ocak Devrimi’nin yıldönümünde Mısırlı muhalifler yayımladıkları bildiriyle Abdülfettah es-Sisi’nin görevini bırakması ve erken seçim yapılması çağrısında bulundu.
Eymen Nur başkanlığındaki Mısır Ulusal Güçler Birliği de Körfez ülkelerini Arap Baharı sürecinde bozulan ilişkilerini düzeltmek için yeni bir sayfa açmaya davet etti.
Görünen o ki, Mısır cuntası ile darbeye destek verenler arasında bir gerginlik var.
Fakat söz konusu krizin Abdülfettah es-Sisi’nin sonunu getireceğini söylemek için henüz çok erken.