Sırp milliyetçileri Kosova'yı bölmenin peşinde

Abdulvehab Ejupi, hafta sonu Kosova'nın kuzeyinde ağır silahlı Sırplar tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırının arka planını, olası failleri ve Batı'nın bölgede istikrarı sağlamada başarısızlığını kaleme aldı.

Abdulvehab Ejupi / AA Analiz

Kosova'daki saldırının arkasında kim var?

Sırbistan ve Kosova arasındaki gerilim hafta sonu yeniden alevlendi. Kosova'nın kuzeyindeki bir Ortodoks manastırında barikat kuran en az 30 ağır silahlı Sırp ile polis arasında gün boyu süren çatışmada bir polis memuru ile 3 saldırgan hayatını kaybetti. Pazar günü gerçekleşen bu olay Kosova'nın 2008 yılında Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etmesinden bu yana yaşanan en kötü çatışmalardan biriydi. Olay, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bu iki Balkan ülkesi arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik yıllardır süren görüşmeleri sonuçlandırmak için arabuluculuk yapmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

Nasıl başladı?

24 Eylül Pazar sabahı saat 02.00 sularında Kosova'nın kuzeyinde Sırpların çoğunlukta olduğu Kuzey Mitrovica bölgesinde yer alan Banjska köyü yakınlarında olası bir kaçakçılık operasyonu ihbarı yapıldı. Köyün girişindeki köprü iki adet plakasız kamyonun barikat kurmasıyla trafiğe kapatılmıştı. En yakın polis karakolu durumu incelemek üzere devriyeler gönderdi. Polisler bölgeye vardıklarında bir grup Sırp tarafından açılan ateş sonucunda bir polis memuru öldürüldü, bir diğeri ise yaralandı. Olay yerine gönderilen özel polis, paramiliter görünümlü bir suç grubunun Banjska Manastırı'na sığındığını tespit etti. Grubun etrafı sarıldı ve teslim olmaları teklif edildi. Polisin suç örgütüyle girdiği çatışma sırasında manastırda mahsur kalan 49 sivil, Kosova polisi tarafından güvenli bir şekilde olay yerinden uzaklaştırıldı.

Kosova polisi ile terörist grup arasında 12 saatten fazla süren çatışmanın ardından suç örgütünün 3 üyesi öldürüldü; altısı tutuklandı; geri kalan 20'den fazla üye ise Sırbistan'a kaçmayı başardı. Yapılan baskında en az yüz kişilik bir gruba yetebilecek sayıda silah ve üniformaya el konuldu. Kosova hükümeti Sırp terörist Milan Radojcic'in Banjska Manastırı'ndaki gruba liderlik ettiğini gösteren görüntüleri yayınladı. ABD ve İngiltere tarafından yaptırım uygulanan ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'in yakın müttefiki olarak bilinen Radojcic'in firarda olduğu, Sırbistan'da saklandığı ve Kosova tarafından arandığı biliniyor. Kosova polisine göre, Kosova'da gerçekleşen bu saldırıda kullanılan araçlardan en az biri Sırbistan İçişleri Bakanlığı adına kayıtlı.

Kosova Başbakanı Albin Kurti, Sırbistan'ı saldırganları Kosova'ya göndermekle suçladı ve pazar günkü saldırının ardından "artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını" ekledi. Kurti açıklamasında, "Afrim Bunjaku, Sırbistan tarafından ağır silahlarla donatılmış, profesyonelce eğitilmiş ve planlanmış, maddi olarak finanse edilmiş, ve siyasi ve lojistik olarak desteklenen bir grup tarafından Kosova polisi ve devletimizin kendisine yönelik bir saldırı sırasında öldürüldü." dedi. Vucic, Kurti'nin Belgrad'ın saldırıyı düzenlediğine dair iddialarını reddetti. Vucic, Kurti'yi Sırplara daha fazla özerklik verme amacını taşıyan bir Sırp belediyeler birliğinin kurulmasını engelleyerek [1] ve kuzeyde sık sık polis baskınları düzenleyerek iki grup arasındaki şiddeti kışkırtmakla suçluyor.

Arka plan

Pazar günü gerçekten ne yaşandığı hakkında birçok spekülasyon var. Saldırganların Kosova devletine karşı silahlanmaya karar veren yerel militan ve suçlulardan oluşan haydut bir grubun mu; yoksa yukarıda belirtildiği gibi doğrudan veya dolaylı olarak Belgrad'ın emriyle çalışan Sırp devlet güvenliğinin mi bir operasyonu olduğu şüphe konusu. Değerlendirilen diğer bir senaryo ise terörist grubun daha büyük bir çatışmaya ya da Avrupa'da ikinci bir cepheye hazırlanma gibi daha uzun vadeli bir senaryo sırasında silahlanırken hazırlıksız yakalandığı.

Olaylardan geriye kalan soru şu; bu grup Sırbistan'dan resmi destek ve finansman alan bir örgüt mü, yoksa Sırbistan'daki hükümet veya hükümet dışı gruplar tarafından gizlice desteklenen haydut bir oluşum mu? Rusya da işin içinde miydi? Eğer Rusya da işin içindeyse, grubun Batı istihbaratı yardımıyla yakalanması şaşırtıcı olmayacaktır.

Grubun bazı üyeleri yakalandığına göre istihbarat bir araya getirildiğinde şu sorulara yanıt alacağız:

1. Bu grubun üyeleri, planları ve hedefleri neydi?

2. Liderleri kim ve grubu kim finanse edip silahlandırdı?

3. Bu olay Sırp derin devletinin bir operasyonu muydu?

4. Rusya işin içinde mi?

Bu yılın başlarında, kıdemli İngiliz Muhafazakar Parti Milletvekili ve Dış İlişkiler Seçim Komitesi Başkanı Alicia Kearns İngiliz Parlamentosu'na yaptığı konuşmada, Sırbistan'dan gelen silahların ambulanslarla Kosova'ya sokulduğunu ve Ortodoks Hıristiyan kiliselerinde depolandığını söylemişti.

Olay sonrasında Sırbistan, Kosova'daki "Serbia List" ve Bosna'daki "Republika Srpska" yetkilileri, Kosova polisine yönelik saldırıda öldürülen 3 Sırp için 3 günlük yas ilan etti. Bu resmi eylem terörizmi yücelterek terörizmi teşvik ediyor ve Sırbistan'ın saldırıda resmi olarak rol oynadığına dair şüpheleri artırıyor.

Batı'nın başarısızlığı

Rusya Ukrayna'ya karşı savaş açtığında, ABD ve AB, Sırbistan'a yönelişlerini hızlandırdı. Batılı başkentler, çoğulcu ve kırılgan Balkan devletlerinin çelişkili talepleriyle uğraşmak yerine çabalarının büyük kısmını tek bir hedefe odakladı. Politikalarının iki amacı vardı. Bunlardan birincisi Sırbistan'ı Rusya'dan uzaklaştırarak Batı'nın safına çekmekken ikincisi kendi yönetimlerinin Ukrayna'yı desteklemeye daha fazla odaklanmasını sağlamaktı. Geleneksel olarak Moskova'nın Avrupa'daki en yakın müttefiklerinden biri olan Belgrad, uzun süredir Rusya ile olan tarihi bağlarıyla Avrupa ile daha yakın bir entegrasyon arasındaki bir orta çizgide durmaya çalışıyor. Batılı diplomatlar, bir yandan AB üyeliğine daha hızlı bir yol vaat ederken, diğer yandan da saflarını bozmaları halinde izole edilecekleri uyarısında bulunarak Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic'i, Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in yörüngesinden çıkarmaya çalışıyor. Ancak 18 ayın sonunda bazı gözlemcilere göre mevcut yaklaşım boş vaatlerden ibaret ve sonuç olarak Batı her iki amacına da ulaşamadı.

Kosova ve Sırbistan arasında Batılı ülkeler ve AB tarafından olanak sağlanan barış diyaloğu önemli eksikliklerle boğuştu ve nihayetinde amaçlanan hedeflere ulaşamadı. Yıllardır süren diyalog ve müzakerelere rağmen, Kosova ve Sırbistan arasında uzun süredir devam eden gerginliklerin çözümünde çok az ilerleme kaydedildi. AB de dahil olmak üzere Batı, karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmayı engelleyen köklü bölünmeler ve çatışan çıkarlar arasında köprü kurmakta başarısız oldu. Somut sonuçların elde edilememesi her iki tarafı da hayal kırıklığına uğratıyor.

Barış diyaloğunun başarısızlığı Batı Balkanlar'ın bölgesel istikrarını önemli ölçüde etkiliyor. Çözülemeyen Kosova-Sırbistan çatışması bölgenin genel ilerlemesini engelliyor ve yeni düşmanlıkların yeşermesi için verimli bir zemin yaratıyor. Batı'nın sürdürülebilir bir çözümü sonuçlandırmaktaki yetersizliği, tüm bölgeyi istikrarsızlaştırma ve barış ve kalkınma çabalarını baltalama riski taşıyor.

İlerleme kaydedilememesi, yetersiz arabuluculuk, temel meselelerden kaçınma, yaptırım mekanizmalarının yokluğu ve bölgesel istikrar üzerindeki etkiler, Batı ve AB'nin kalıcı bir barış anlaşmasına ulaşmadaki başarısızlığını ortaya koyuyor. Barış sürecini kurtarmak ve iki ulus arasında gerçek bir uzlaşı sağlamak için yaklaşımın kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi ve çatışmanın temel nedenlerinin ele alınmasına yönelik yenilenmiş bir kararlılık şarttır.

Hem Kosova hem de Sırbistan son derece yorgun ve giderek artan bir şekilde artık kendilerine onurlu davranacak alternatif ortaklar arıyorlar. Her iki ülkeyle de mükemmel ilişkilere sahip olan ve 1 Ekim itibarıyla NATO'nun Kosova'daki barışı koruma misyonunun liderliğini üstlenen Türkiye, bu konuda en iyi alternatif olma konumundadır.


[1] Bu girişim, 2013 yılında iktidarda bulunan Kosova hükümeti tarafından onaylanmıştı.

[Abdulvehab Ejupi, TRT World Balkan Masası sorumlusudur.]

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!