Son dönemde bazı gazetelerde ara ara rastladığım bir haber var: Çocukluğu 80'lere yetişen herkesin kare kare hatırlayabileceği kadar sıklıkla ve uzun süre yayınlanmış olan 'Şirinler'le ilgili. Rivayete göre; Alman Deutche Welle Türkiye'de bazı TV kanallarında Şirinler'in 'İslami usul'de yayınlanmasını konu alan bir haber yayınlamış. Rivayet diyorum çünkü bendeniz ne sözkonusu haberi Alman Gazetesi'nde bulabildiğim, ne de Türkiye'deki kanallarda böylesi bir Şirinler versiyonuna rastlayabildiğim için doğrulatamadım.
Gerçi mühim olan bu değil. Çünkü, bugün Rockos Modern Life, Catdog, Superkene, The Simpsons izleyen yeni model çocukların, bırakın Şirinler'in “laylaylaylay” nağmelerinin “La ilahe illallah”a dönüştüğü yerli versiyonunu, bizim kuşağın iple çekerek izlediği orijinal versiyonuna bile burun kıvırmayacağından emin değilim.
Kaldı ki; Şirinler'i birer 'dinibütün'e dönüştürme gayreti hem komik, hem yaratıcılıktan uzak, hem de beyhude bir uğraş olmaktan öteye gidemez, çocuk zihninin bile İslam'ın 'iyi-kötü', 'doğru-yanlış' kıstaslarına rücu edebilmesi için daha 'inandırıcı' ve daha 'dolambaçlı' eylemlere ve donelere ihtiyacı vardır ve 50 yıllık Şirinler üzerinden 'tebliğ' faaliyetine girişmek, çocukların bile gülüp geçeceği acemiliklerdendir. Dolayısıyla bu haberi belirli periyotlarla gündeme getirmek, 'çocukların beynini yıkıyorlar'a tekabül eden görece samimi bir kaygıyla değil, en fazla, 'eyvah muhafazakarlaşıyoruz' değirmenine 'endişe' suları taşıyarak ortalığı yeniden germek gibi bir artniyete tahvil edilebilir ki, kötü olan da budur. Nitekim elinde Nickelodeon gibi bir süper modern çizgi film imkanları bulunan bir çocuğun, Şirin Baba Şirine'ye, 'hayırlı geceler' dedi diye İslam ahlakıyla ahlaklanacağına ihtimal vermiyorum. Bırakın izleyerek ahlaklanmayı, Şirinler'i izleyeceğini bile sanmıyorum.
Mesele bunlar değil gerçekten; mesele hemen bütün çizgi filmlerin içerdikleri 'kahraman' ve 'kötü adam' tasavvurunun ciddi ciddi politik dezenformasyon taşıyor olması. Mesela sözünü ettiğimiz Şirinler'in komünizm propagandası olduğu, çizgi filmin anavatanı Belçika'da bile sık sık dile getirilen bir gerçek. Zaten söze ne hacet, Şirinler'in mavi renginin işçi tulumundan, Şirin Baba'nın kırmızı başlığının gönderdiği “kızıl mesajlar”a, ekonominin takas, hayatın komün yöntemiyle sürdürülmesinden, tembellik hakkının saklı tutulmasına, hatta sakallı Şirin Baba'nın Karl Marx'a benzetilmesine kadar her şey “tutuyor”. Zaten Şirinler'in yazılı olmayan ortak yaşam kuralları, Komünist Manifesto'yu hiç aratmıyor.
Başlıbaşına bir çizgi film olmasa da, hemen bütün çizgi filmlerde karşımıza çıkan, Avrupa ve Kuzey Amerika kıtalarındaki bütün uslu çocukların 'iyilik ikon'u Noel Baba'ya, 'Noel ruhu' filmlerine ne demeli peki? Hristiyanlık öğretisindeki Santa Claus figürünün iyilik algısıyla, yerkürenin güney kısmına “hediye”si bacalardan atılan misket bombaları olanları hangi insanlık düzleminde bir araya getirebiliriz sözgelimi? Yoksa bazı ülke çocukları uslu durmadıkları için mi bombalı paketler oldu Noel hediyeleri.
Hemen her çizgi filmin kurdelalarla, janjanlarla, etiketlerle ya da tam tersi aygıtlarla şirinlik abidesi haline getirilmiş ideolojik yönelimleri dolayısıyla “zararları” vardır; sözgelimi çocukluğumuzun Clementine'ine bir bakalım; 5 yaşındaki çocukları şeytan, cehennem ve bilimum ateş yaratığıyla tanıştıran o çizgi filme. O dönem gözleri faltaşı gibi açıp merakın durduramadığı bir korkuyla izleyen çocuklar anlayabilecek durumda değildi belki ama bunun bir Fransız'ın içinin karanlık dehlizlerinden çıktığı o kadar açık ki. Tahmin ederim; bugün pek çok çocuk kişiliğinin hasta ve çatlak bölümünü; Clementine'i yakalayamadığı için her bölümde birkaç adamını cehenneme göndermekten hiç imtina etmeyen Malmot'a borçludur.
Walt Disney'in çizgi film klişeleri de bunlardan beri değil; birbirine peri masallarındaki kadar aşık olan o güzel, ince, narin, uzun 'kahramanlar' çocuklara nasıl bir ideoloji vaz'ediyor dersiniz? Esnek, asil, kuğu gibi karakterlerin; bugün iyi görünmek, seçkinlik, asalet ve görsel mükemmellik bileşenlerinden oluşan dünya ideolojisine katkıları az mıdır? Bunlar bizi dosdoğru modernizmin, kapitalizmin ve dahi emperyazimin yapıtaşlarına götürür. Daha ötesi o çizgi filmlerdeki romantizmle özdeş ABD demokrasisinin, savaşlarını çok romantik gerekçeler üstüne bina etmesi de sadece kötü tesadüf değildir.
Buradan yola çıkarak Tom ve Jerry hadisesine bile, dünya üzerinde çok küçük bir alan kaplamasına rağmen, dünyayı her seferinde ve hileli yollarla dize getiren fareyi ABD'yle özdeşleştirerek bakabiliriz sözgelimi. Kedinin fareyi 'yenmesi' mukadderdir, doğaldır ve olması gerekendir. Oysa o küçük, hızlı (tüketim temsili), esnek (globalizmin temsili), Tom'un her planını anında öğrenebilen (ABD istihbaratının temsili) yaratık, koca kediyi her seferinde alteder. Altetmekle kalmaz, bir de yere serilmiş olanla alay eder. Tevekkeli değil yani, hala Tom'un tarafını tutuyor olmam.
Sözün özü, toplumlar çocuklarını, inanç tasavvurları ve masallarının yardımıyla kurguladıkları kahramanlar dünyasında kendi bildikleri gibi yetiştirebilir. Kimileri buna dezenformasyon diyebilir, bazıları şık bulabilir. Mühim değildir. Şirinler'in üzerine de ahlak ve yaşam pratiği senaryosu yazılabilir. Bu da irticanın memleketim sularına kulaç atmaya başladığının göstergesi değildir.
Ama bu durumun ortaya çıkardığı gerçek mühimdir ve o da şudur: İslam Dünyası'nda ne büyükler ne de küçükler için bir kahraman vardır. İslam çocukları hep ödünç kahramanlarla, başkalarının masallarıyla büyütülmüş çocuklardır. Ve üstüstü binen sorunların tetikleyicisi domino taşı da budur.
Yeni Şafak gazetesi