Sıra Kur’an’da mı?

Yazısında Mustafa Öztürk’ün odağında bulunduğu tartışmaları değerlendiren Sibel Eraslan, “Kuvvetle esen hadisleri reddetme rüzgarından sonra şimdi de ayetlerin hangisini Allah söyledi haşa hangisini Peygamber söyledi ye mi geldik” sorusuyla tepki gösterdi

Sibel Eraslan'ın Star’da yayımlanan konuyla alakalı yazısını (26 Aralık 2018) ilginize sunuyoruz:

Hadisleri İnkardan Sonra Sıra Kur’an’a mı Geldi?

Prof. Mustafa Öztürk'ün ‘Kur'anı Kerim’ hakkında bazı sempozyumlarda söyledikleri ve KURAMER'de neşredilmiş ifadelerinden yola çıkarak alevlenen tartışma hocanın restiyle sona erdi. Almanya'ya çekip gideceğini işittik. Destek bulacağı açık...

Öztürk, tarihselci yaklaşımlarıyla bilinen bir kişi. Özetle, Allah'ın vahyini, manalar ve kavramlar olarak indirdiğini, Rasulullah'ın da bu manaları belleyip, Arap diliyle ifade ettiğini söylüyor. Bu hüküm çerçevesinde Öztürk, Kur'an’ın Hz. Peygamberin dönemindeki örfler içerisinde, o asrın düşünsel dünyası ve kelimeleriyle vücut bulduğunu söylüyor. Bu şartlar altında Kur'an tarihsel bir metin haline geliyor.

Aslında bu epey eski bir tartışma. ‘Kur'an, kadim midir’ şeklinde Emeviler döneminden bugüne kadar gelirken özü pek de değişmedi... 19. yy'dan sonra artarak kültleşen, tanrısız tanrı olarak sorgusuz sualsiz maruz kaldığımız modernizmin baskısıyla, zaten 2 asırdır hayattan kovulmuş kutsala dair, ölgün bir ruh çağırma seansı. 

Prof. Öztürk, Cihad ile ilgili Kuramer tarafından basılmış makalesinde, “Kur'an Mekke döneminde özellikle Yahudiler hakkında olumlu bir dil kullanmasına rağmen, Tevbe suresi 29. ayette, aynı zümrenin ‘Allahsızlar’ diye nitelendirilmesi arasındaki uçurum”a dikkat çeker.“Kur'an’daki bu keskin üslup ve tikel hüküm değişikliklerinin tek tek ve lafzen Allah tarafından belirlendiği kanaatinde değilim” der... Cihad ile ilgili ayetlerin ‘Allah'ın ahlakiliği’ tartışmasını getireceğini ifade eder. (Kuramer de bunu basar) 

***  

Diyanet bu konuda isim vermeden açıklama yapmak zorunda kaldı diyerek hayıflanan arkadaşlarımız var. Tam aksini düşünüyorum. Diyanet zaten böyle durumlarda konuşmalı. Akademi odalarındaki felsefi tartışmaları müslümanların güncel meselesiymiş gibi gündeme getiren ilahiyat çevrelerini üzüntüyle seyrediyoruz.

“Cihad ayetlerini haşa Allah Teala inzal etmedi, Hz. Peygamber kendi güncelinden yaşam hikayesinin içindeki ihtiyaçlarından dolayı söyledi” mi denilecek?

Kimse bana, ama fıkıhta ikinci bir görüş var, kelamcıların bazıları der ki demesin. Ben buna çok net ifadeyle “Yazıklar Olsun!” diyorum. Allah aşkına Kitabınızdan şüphe ve mahcubiyet içindeyseniz, bari hoca olmayınız...  

***

“Asrın idrakini söyletmeliyiz İslam'ı” nakaratı, maalesef İslam'ın güncellenmesi adı altında komplekslerle kıvrandığımız bir savunma mekanizmasına dönüşüyor. Kuvvetle esen hadisleri reddetme rüzgarından sonra şimdi de ayetlerin hangisini Allah söyledi haşa hangisini Peygamber söyledi ye mi geldik... Bu nasıl bir hezeyan?

Bu nasıl bir yoksullaşma...

Yahu ‘Allah’ derken bile, insanın içi bir toparlanır, kendine bir çekidüzen verir. Ezan okunduğunda “Aziz Allah” diyen sıradan insan, güya alim geçinen bu adamlardan çok daha mutmaindir inanın buna!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!