Sınır Tanımayan Edepsizlik Medyayı İfsad Ediyor!

Ergenekoncular ve Fethullahçılardan doğan boşluğu yine onların taktik ve stratejileriyle doldurmak hususunda çok hevesli ve pek arzulu tetikçiler sarmış durumda.

HAKSÖZ HABER

Yakın zamanda güya “gizli niyetleri açık etme” misyonunu üstlenmiş, istihbarat ve kara propaganda teşkilatı gibi operasyonlar tertipleyen bir şebeke dadandı medyaya. Hayır, Ergenekoncu veya Fethullahçı olanlarından bahsetmiyoruz. Artık onların operasyonel kabiliyetleri de, tesir alanları da epeyce çaptan düştü. Sözkonusu şebeke Ergenekoncular ve Fethullahçılardan doğan boşluğu yine onların taktik ve stratejileriyle doldurmak hususunda çok hevesli ve pek arzululu. İşte bunlardan kimi Pelikan Mafyası adıyla, kimi duvardibi münafıkları namıyla kamuoyunu fitne ve fesada verecek karanlık senaryolar yazıyorlar.

Bu karanlık şebekelerin yürürlüğe soktuğu son psikolojik harekât operasyonunun adı “gizli hayırcıları teşhir” adıyla sahneleniyor. Yalan, iftira, manipülasyon ve itibarsızlaştırma üzerine kurulmuş bu psikolojik harekat planı elbette ki tetikçilikle maruf müptezel tipler ve siteler eliyle piyasaya sürülüyor. Fuat Uğur, Cem Küçük, Cemil Barlas ve Üsküdar’daki Pelikan Yalısı’nda üslenen komitacı müptezeller tarafından FETÖ’den devşirilen tüm kirli yöntemler sahaya sürülüyor, medya üzerinden bütün bir toplumun iradesinin üzerine karabasan misali çökmek üzere projeler hayata geçiriliyor.

Son saldırılarının hedefinde Star Gazetesi yazarı Resul Tosun vardı. 90’lı yıllardan Yörünge Dergisi ve daha sonrasında Yeni Şafak Gazetesi’ndeki yazılarından tanıdığımız Resul Tosun’u “evet’e darbe vurup hayır’ın değirmenine su taşıyan” bir kişi olarak lanse ederek şeytani niyetlerle teşhir etmeye ve itibarsızlaştırmaya kalkışmışlar. “Hiç gündemde yokken ve zamanlama açısından tuhaf” saydıkları yazısında Resul Tosun bir meseleyi gayet makul, gayet insani ve İslami bir biçimde kaleme alıyor. Tosun her normal mü’min ve muvahhid gibi ölülerimizi, şehidlerimizi İslam’ın öngördüğü usule uygun bir muhtevayla anmanın önemini nezaket içerisinde tekrar hatırlatmaktan başka bir şey yapmamış.

Burada ne bir tuhaflık ne de bir zamanlama sıkıntısı var. Sıkıntı en temelde bu tür haberlerle medyada ahlaksızca operasyonlar yapan kişi ve kliklerden neşet ediyor. Daha da kötüsü geçmişleri TKP’den FETÖ’ye hemen her türlü melanet odağıyla kesişmiş velakin AK Parti’nin temsil ettiği dindar-İslami camia ve gelenekle en küçük bir ortak noktası olmamış fırsatçı ve bukalemun tiplerin şimdilerde ‘özbeöz reisçi’ maskesiyle ortalığa çamur saçmayı meslek edinmiş olmalarıdır. Fuat Uğur’dan Cemil Barlas’a hemen tüm Pelikan Şebekesi gibi daha düne kadar Fethullahçı Cuntanın istihbarat ve operasyonel elemanlarıyla al takke ver külah tarzında derin ve samimi muhabbetler geliştirmiş trollerin bu çirkin ve çirkef operasyonlarına daha ne kadar müsaade edilecek?

Bu trollerin istihdam edildiği, hiç hak etmediği halde imkân ve fırsatlarla bir yerlerde tutulduğu aşikâr. Ancak bu yol ve yoldaşlarla varılacak nihai sonuç, toplum açısından olduğu gibi sahipleri ve destekçileri için de büyük bir felaket olacaktır. Şimdi kimileri yeni dönemi “aslanları sokak kedilerine boğdurmak” şeklinde formüle ederek tanzim edebileceğini zannediyor anlaşılan. Resul Tosun ve Ahmet Taşgetiren gibi İslami camianın muhterem isimlerinin öteden beri neyi, nasıl ve ne kadar temsil ettiklerine Müslüman toplum şahittir. Aynı şekilde bu gibi isimlere ve kimi kurumlara ahlaksızca, utanmazca ve bütün hukuk kaidelerini hiçe sayarak saldıran tipler, klikler ve çetelerin de neyi temsil edip, neyin peşinde olduklarını da gayet iyi biliyoruz.

Medyada konuşlanan bu menfaat kliklerinin esas stratejisi şu temelde ilerliyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafını seyreltmeye ve boşaltmaya yönelik bu girişim sistematik olarak kamuoyuna pompalanacak “sürekli bir biçimde ihanete uğruyor” psikolojisini siyaset ve topluma hâkim kılmaktan geçmektedir. Öyle ki bu tiplerin İslami kimliğiyle maruf yazarları, kurumları ve çevreleri “yeterince reisçi değil”, “gerektiği kadar evet kampanyasına sahip çıkmıyor”, “göstermelik olarak evet diyor ama bakalım sandıkta ne verecek” gibi nitelemelerle vesveseyi hakim kılıp, adeta dumanlı bir iklim oluşturma gayretleri gözlerden kaçmıyor.

Fikri katletmek, eleştiriyi sindirmek, İslami kimliği hadım etmek, İslami şahsiyet ve camiayı tasallut altında tutmak üzere Ergenekoncu ve Fethullahçı cuntaların beceremediğine, başaramadığına soyunanları pek yakında daha büyük bir rezillik, daha büyük bir zillet beklemektedir. Eğer biraz olsun toplumsal tarihi idrak etmişsek bu fasık ve münafık karakterleri bekleyen akıbet hakkında hiç endişeye düşmeyiz. Kimlerin yolcu, kimlerin hancı olduğunu gelip geçici konjonktür değil zamanın sahibi olan Allah belirleyecektir elbette.

Resul Tosun'un yazısı

Resul Tosun’un sözkonusu makalesi ve bu makale üzerine yazılan operasyonel haber ektedir:

Star yazarı da "gizli hayırcı" mı?

İktidara yakın medyada olup da referandum sürecinde 'evet'e darbe vuracak yazılar kaleme alanlar kervanına Star yazarı Resul Tosun da katıldı...

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur dün "gizli hayırcıları' listelediği yazısında AK Partili olup da 'hayır'ın değirmenine su taşıyanları sıralamıştı.

Bugün Star Gazetesi yazarından gelen yazı 'zamanlama da ' düşünülecek olursa aynen Fuat Uğur'un tespitine uyuyor. 

Star Gazatesi yazarı Resul Tosun hiç gündemde yokken "saygı duruşu' tartışmasını başlattı. Üstelik kendisinin de belirttiği gibi 'epey zaman önce'ki bir olayı şimdi ısıtıp gündeme getirdi.

"Şehitlere saygı duruşu saçmalığı" başlıklı bir yazı kaleme alan Resul Tosun, sosyal medyanın gündemine de bu satırları ile geldi. İşte zamanlaması açısından tuhaf olan Tosun'un satırları;

"Epey zaman oldu AK Partili bir belediyemizin düzenlediği ‘medeniyetimiz’in de konu edildiği birpaneli dinlemeye gittim. Sunucu elindeki kağıdı okuyan sıradan biri değildi. İslami düşünceyi benimsemiş görünüyordu. Panelin açılışında salondakileri 15 Temmuz şehitleri için bir dakika saygı duruşuna davet etti.

Hadi seküler kesim bunu yapıyor ve kendilerince bir gerekçeleri vardır diyelim. Peki ‘medeniyetimiz’ konulu bir panelde üstelik şehitler için saygı duruşunun bir anlamı var mı? Medeniyetimizin en belirgin özelliği dinimizdir, kültürümüzdür. Şehitlikde dini bir kavramdır. Ne medeniyetimiz de ne de dinimizde ölüler için saygı duruşu diye bir şey yoktur.

BUNUN NE FAYDASI VAR?

Dini kültürü bir yana bırakalım akıllı bir insan bir dakika ayakta durarak ölmüşlere nasıl bir fayda sağlayabilir ki? (...)  Ama saygı duruşunun ne ölüye ne diriyi hiç kimseye hiçbir faydası yoktur. Hatta bazı toplantılarda besmele yerine saygı duruşu çağrısı yapılmakta şekilcilikte akıllı insanları çıldırtacak derecede ifrata kaçılmaktadır. Yapılması gereken bir ritüele dönüşmüş durumda. Benim şaşkınlığım dindarların bu anlamsız hareketi üstelik şehitlik gibi dini kurumlarda kullanıyor olması.

Medya Haberleri

Facebook, Filistinli haber kaynaklarını yüzde 77 kısıtladı
İsmail Saymaz sen tam bir yalan makinesisin!
Yeni Akit bu saçmalıklara yer vermek zorunda mı?
Milyonların katili Esed'in Halk Tv’de CHP’ye teşekkürünü unuttunuz mu?
Nagehan Alçı’nın başörtülü yayın performansı: Suriye Devrimi’ni DAEŞ’le aynı kefeye koyma çabası