Sinikler heyecan yapmasın!

Hilal Kaplan

'Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bizi muzaffer eyle!' (Bakara-250)

Arap Baharı karşısında yüzü asık, steril analizler döktüren Müslümanları hiç anlamadım.

Mesela Mübarek'in düşüşü üzerine bile hiç heyecan göstermeyip, 'O iş senin bildiğin gibi değil'cilik oynayanlara da aklım ermedi. 

Gelmekte olanın sosyolojisini ve geçmiş olanın izlerini doğru okumadıklarını düşünüyordum; son gelişmelerle beraber bu kanaatim pekişti.

Mısır'daki darbeye bakıyorlar. Tunus ve Libya'nın karıştırılma çabalarını görüyorlar -Ha nedense Gezi'yi ise hiç görmüyorlar- Ve 'Arap Baharı oldu mu sana Arap Kışı, ben demiştim ama' diyerek arzı endam ediyorlar.

Hâlbuki Mısır'da darbe yapıldığından beri meydana gelen gelişmeler, bize Arap Baharı'nın sahihliğini ve temizliğini anlatıyor.

ABD ve AB darbeyi destekledi.

İsrail darbeyi destekledi.

Esed destekledi.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez monarşileri destekledi; hatta sponsorluğunu yaptı.

İran yarım ağızla karşı çıkarak destekledi.

Üç yıldır aralıksız 'Arap Baharı, ABD yapımı' diyenler bari biraz utanır diye umut ediyorsun ama hâlâ 'Bu bahar, bahar değil, ben demiştim' demeye devam ediyorlar.

Evet, Mısır'da Arap Baharı süreci tersine çevrilmeye ve karşı-devrim diğer ülkelere ihraç edilmeye çalışılıyor.

Bizdeki laik aydın cinayetlerini andırır şekilde Tunus'ta muhalif bir siyasetçiyi, Libya'da da bir muhalifi öldürerek suçu İhvan'a yıkmaya çabalıyorlar.

Sokak protestoları artarak devam ediyor.

Kirletilmiş Tahrir Meydanı'nın benzerlerini kurarak demokrasi ve adalet arayışını bölgeden silebileceklerini sanıyorlar. Söyleyelim: Yanılıyorlar.

Dünya tarihinde öyle bir noktadayız ki, halkları baltacılarla, şebbihalarla ve silahlarla 'yola getirmek' mümkün değil.

Dün, yine sabah namazı vakti ilerlerken, helikopterlerden ateş açarak, keskin nişancılarla vurarak katledilen yüzlerce kardeşimiz olmasına rağmen, meydanları darbecilere yâr etmeyen Mısırlılar bize bu gerçeği anlatıyorlar.

Sosyolojiyle, o toplumun adalet duygusuyla, halkın kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş bir hareketle savaşanlar kaybetmeye mahkûm.

28 Şubat sürecinde de her şeyin bittiği, bin yıl süreceği sanılmıştı, sonuç ortada.

'Öldürülüyoruz ama biz öldürmeyeceğiz' diyen İhvan, tüm dünyaya iman, adalet ve demokrasi dersi veriyor.

***

Sykes-Picot sınırları, hudut çizgilerinden fazlasıdır. Sykes-Picot, bir asırdır 'az masrafla, çok verim' aldıkları bir düzenin çerçevesidir.

Halklar özgürleştikçe, o çerçeveden taşacak ve sınırlarına hapsettikleri ülkeler içinde rahatça at koşturamayacaklar.

Mevcut durumda, sadece ertelenebilir ama geri döndürülemez olan bir yolda ilerleniyor.

Karşı-devrim şimdilik başarılı olsa bile, kışın ertesi bahardır.

Neo-emperyalist düzenle uzatmalar oynanıyor ve 'oyunu kuralına göre oynadığı' müddetçe galibiyeti kesinleşen azametli bir oyuncu var artık. Demişti, dersiniz!

YENİ ŞAFAK