Silvan'da 13 şehitle sonuçlanan saldırıdan sonra kafaları karıştıran birçok gelişme yaşandı.
Genelkurmay Karargâhı'na yakın gazeteciler, ismini açıklamayan kaynaklara dayanarak 'Propaganda üstünlüğünün PKK'ya geçtiği dahi söylenebilir' cümlesini kurdu. Tespit doğru ama sitem yanlış yere. Propaganda üstünlüğünü terör örgütüne kaptırmak eleştiri konusu yapılacaksa suçlular listesinin başına Karargâh'ı yazmak gerekiyor. Ne dediği tam anlaşılmayan açıklamalarla 13 şehidin haberini kamuoyuna verirseniz, PKK'ya istediği gibi at koşturacağı alanlar açmış olursunuz. Ön otopsi raporu, "Çatışmada ve ormanlık alanda teröristlerce atılan el bombalarının etkisiyle çıkan yangından dolayı 13 askerî personelimiz şehit olmuştur. Ayrıca, ikisi ağır olmak üzere 7 askerî personelimiz yaralanmıştır." açıklamasını çürüttü. Söz konusu rapora göre 'Askerlerin 4'ü başlarından, 2'si gözlerinden 7'si de boyun, sırt ve göğüslerinden vurularak şehit olmuş.' Operasyondaki birlikten 13 kişiyi şehit edip 7 yaralıya sebep olacak yangın ihtimali kimseye mantıklı gelmedi. Yangın, müdahaleyi zorlaştırmış, yaralılara yardıma gitmeyi engellemiş olabilir. Ancak kayıpların tek sebebi olarak yangını gösterirseniz şüphe kaçınılmaz olur. Kesin ve net bilgi ortaya çıkana kadar ayrıntı vermeden çatışma ve şehitler duyurulup, bilahare teferruatlı malumat paylaşılsa bu sorunlar yaşanmayabilirdi.
Ayrıca Karargâh'ın geçmiş olaylardaki sabıkası düşünüldüğünde şüphe bulutlarının oluşması çok normal. El bombasının pimi çekilip eline verilen asker ve üç arkadaşının vefatında gerçeği aylar sonra öğrenmedik mi? Çukurca'da 6 Mehmetçiği şehit eden mayının TSK'ya ait olduğu ve komutanlar tarafından bilindiği ne zaman ortaya çıktı? Ülkedeki siyasî havayı alt-üst eden, ateşe benzin döken olay, terör saldırısı gibi sunulmadı mı? Şehit Üsteğmen Çağlar Canbaz'ın annesinin hukuk mücadelesi olmasaydı, Yarbay Onur Dirik rütbe alıp yükselmeye devam etmeyecek miydi? Artık şehit aileleri başta olmak üzere bütün kamuoyu, birkaç cümlelik bürokratik açıklamalar ya da hamasetle tatmin olmuyor. Bütün ayrıntıları, varsa ihmalleri, beceriksizlikleri hepsini öğrenmek istiyoruz. Sadece ödediğimiz vergiler değil, emanet ettiğimiz canlar bize bu hakkı fazlasıyla veriyor. Çocuklarımızın şehadet haberini Genelkurmay'ın internet sitesine konulan soğuk, bürokratik bildirilerle almaktan bıktık. Bu defa herhangi bir ihbar veya mektup beklemeden de gerçeğe ulaşabileceğimizi umuyoruz. Bölgede görev yapan komutanlar, saldırıdan yaralı kurtulan askerler ve müdahaleye giden birliklerdekilerin anlatacakları rapor haline gelecek. Hata varsa açık yüreklilikle tespit ve itiraf etmek TSK'ya zarar vermez, bilakis güçlendirir. Zira 'şüyuu vukuundan beter' sözü doğru ve en çok burada geçerlidir. Güven telkin eden araştırmalar sonunda 'ancak bu kadar yapılabilirdi' sonucu çıkarsa onu da öper başımıza koyarız.
Gazetelere yansıyan haberlerden dikkatimi çeken başka bir konu ise önceden çekilmiş fotoğraflar. Operasyonlarda fotoğraf çekilip sosyal paylaşım sitelerine atmaya nasıl müsaade ediliyor? Görüntülerdeki lakaytlıklara da itirazım var ama asıl istihbarata karşı koyma açısında önemli buluyorum. Birliğin nerelere gittiği, nasıl davrandığı, açıkları o karelere bakılarak öğrenilebilir. Gazeteler 'aynı mevzide üç gün önce' başlığıyla vermişlerdi. Doğruysa operasyona giden askerlerin fizikî ve zihnî hazırlıklarının eksikliğinden söz edilebilir. Tehlikeli bir operasyona değil, pikniğe gidercesine davranmışlar. Eski fotoğrafların gösterdiği başka bir gerçek, adam yakacak boyda otların görünmemesi. PKK, savaş hukukunda bile yeri olmayan yangın bombaları kullanıyorsa bunu da kayıtlara geçirmek gerekir.
ZAMAN