TBMM İnsan Hakları Alt Komisyonu’nun, dün Tunceli’den bir ziyaretçisi vardı..
76 yaşındaki Hıdır Öztürk amca, “cesedi parçalanmış, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş bir şekilde, Kimsesizler Mezarlığı’nda ölüsü bulunan kızı”nın dramını, komisyona anlatmış.
Bizler, İzmir’de polis tarafından tokatlanan bir bayanın haberleri ile oyalanaduralım..
Tunceli’deki gerçeğe bakın..
İzmir’deki olayı önemsiz gördüğümden değil..
Ama, karakolda polise laf saydıran bir hanım ablaya atılan dayağı bu kadar haber yapan medyamız, bakalım Hıdır amcanın “gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş, cesedi parçalanmış” kızına, ne kadar yer ayıracak?
Ben söyleyeyim size.. Ergenekon sanıklarını savunan ne kadar medya organı varsa, hiçbirisi tek kelime etmeyecek. “Korku imparatorluğunda yaşıyoruz” diye etrafa korku salan ne kadar ahlaksız yazar varsa, hiçbirisi tek kelime etmeyecek, Hıdır amcanın kızı için..
Çünkü işin ucu, Ergenekon’a dayanıyor.
Çünkü vahşetin sorumluluğu, CHP’ye dokunuyor..
Ne diyor Hıdır amca?
“Kızım öldürülmeden önce, Alay komutanının beni görmek istemesi üzerine, çocuklarımı alarak alaya gittim. Alay komutanı ile oturduk. Bize çay ikram etti. Çocuklarımın adresleri, nerede çalıştıkları bilgisi alındı. Sonra komutan bir askeri çağırarak, ‘Bunları aşağıya, Mahmut Bey’e götür’ dedi. Aşağıya indik, bir odada zayıf, sakallı biri oturuyordu. Çocuklarımı içeri aldılar, ben dışarıda kaldım. Bir süre sonra çocuklarım odadan çıktı. Yine adres bilgilerinin alındığını söylediler. Çocuklarım, daha sonra televizyon haberlerinde ‘Yeşil’ diye tanıtılan bu adamın Mahmut olduğunu söylediler.”
Sonra mı?
Sonrası malum...
Kulakları kesilmiş, gözleri oyulmuş bir ceset.
Ne zaman oluyor bu vahşi cinayet?
27 Temmuz 1992’de.
Başbakan Yardımcısı koltuğunda, Erdal İnönü otururken..
Adalet Bakanlığı koltuğunda, Seyfi Oktay otururken..
Ne yapmış, bu devlet büyükleri, o cinayet sonrasında?
Hiçbir şey..
Hıdır amca 19 yıl sonra hem soruyor, hem de bugün “Ergenekon nerdedir? Adresini verin de gidip üye olalım” mavalları ile işi sulandırmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’na, görmek istemediği gerçeği hatırlatıyor:
“Bizi çağıran jandarma alay komutanı kimdir? Neden beni çağırdı? 2 ay sonra çocuğum kaçırıldı. Biliyorsunuz, o zamanlar kontrgerilla vardı, Jitem vardı, şimdi ‘Ergenekon’ olduğu gibi..”
Hıdır amca, Ergenekon’u görmüş, tanımış. Büyük bir acı yaşayarak öğrenmiş, Ergenekon’un o günkü kontrgerilla adresini..
Bilmiyorum, bu ifadeleri okuduktan sonra da benzer laflar eder mi, CHPGenel Başkanı..
Kendi hemşehrisinin bu açıklamalarından sonra da, “Silivri’de esir kampı” açıklamaları ile, derin devlet avukatlığını sürdürür mü?
Bilmiyorum, CHP milletvekilleri yine gitmeye devam ederler mi, Silivri’deki Ergenekon sanıklarını ziyarete..
Biz iddia etmiyoruz.. Hocaefendi’ye yakın bir polis söylemiyor.. Tuncelili Hıdır amca anlatıyor bunları..
Başından geçenleri, komisyona ağlayarak anlatan,Hıdır amca iddia ediyor, kontrgerillanın, bugünkü Ergenekon olduğunu.. Kontgerillanın da, insanları vahşice öldürdüğünü.. Kızının kulaklarını kesip, gözlerini oyduğunu..
Haydi bakalım, devam etsin CHP’liler: “Ergenekon tutuklusu falanca saygın bir kişidir. Uzun tutukluluk süresi, cezalandırmaya dönüşmüştür. Derhal salıverilmelidir” propagandasına..
Bakın, Hıdır amca, saygın(!) alay komutanına güvenip, kendi kızını nasıl tanıştırmış katili ile.. Kendi kızının adresini nasıl vermiş, kendi eli ile, katiline..
CHP’liler bundan sonra da devam etsinler, “Herkesin tanıdığı filanca generalimiz, illegal işlerle alakası olmayan, kahraman bir askerimizdir.Salıverilmelidir” palavralarına..
Bakın, Alay Komutanlığı içinde, herkesin tanıdığı Ahmet bey, nasıl bir vahşi cinayetin sorumlusu çıkıyor..
O vahşi cinayetin olduğu dönemde, bakın kimlerin başbakan yardımcısı olduğu ortaya çıkıyor..
Kimlerin, AdaletBakanı olduğu, yüzümüze şamar gibi vuruluyor..
Bize cevap vermiyordu CHP’liler..
Hıdır amcaya cevap verirler mi acaba: “Bunu bize neden reva gördüler? Neden kızım canice, hunharca katledildi?”
O dönem iktidar ortağı olan partinin genel başkanı olarak, Hıdır amcaya cevap versin Kemal bey!
Bizi bir kenara bırakın.. Bakalım, hemşehrisini ikna edebilecek mi?
YENİ AKİT