Peşinen bir hatırlatma yapalım.. Tutuklu ve mahkum farklı kavramlardır.
Tutuklu; henüz aleyhinde kesinleşmiş ceza olmadığı halde, tedbiren cezaevinde tutulan kişiye denir. Bu kişilerin cezaları kesinleşirse, önceden yattıkları süre, cezadan düşülür. Beraat ederlerse, devletten tazminat isteyebilirler.
Mahkum ise; cezası kesinleşmiş kişiye denir.
Yerel mahkeme ceza verdi.. Bu kişi mahkum mudur? Hayır.Yargıtay’ın da cezayı onaması gerekir.Ondan sonra, kişi mahkum sıfatını alır.
Normal olanı; cezaevlerinde mahkumların (yani cezası kesinleşmiş olanların) bulunması, tutukluların ise (cezası kesinleşmemiş olanların) çok önemli suçdan yargılanıyor ise, cezaevine konulmasıdır.
Bu iki kavramın anlamını verdikten sonra, son üç gündür, herkesin kafasını karıştıran CMK 102 gereği tahliye edilenlerin, mahkum değil, tutuklu olduklarını hatırlatalım..
Dolayısı ile bu kişiler; haklarında verilen cezalar kesinleştiğinde, tekrar cezaevine girecekler!
Çünkü şu an yattıkları süre, “cezalarını karşıladığı” için değil, “azami tutukluluk süre”leri dolduğu için tahliye oluyorlar!
Kanunun mantığı şu: Hiç kimseyi, mahkum olmadan (cezası kesinleşmeden) cezaevine koymayalım. Bunu lafta değil, pratikte de uygulayalım. Bazı ciddi suçlarda, belli sebeblerle sanığı tutuklama hakkı var ama... Bunun da; kanunda azami süresini belirleyelim.. Ki, tutuklama keyfi cezalandırmaya dönüşmesin!
Dolayısıyla, iki şeyi birbirine karıştırmayalım.
10 yıldan fazla cezaevinde kalmak kaldırılmış gibi bir algılama yanlış!
Mahkumiyet kararı kesinleşmiş ise, 10 yıl da yatarsınız, 20 yıl da.. 30 yıl da.. Bakınız Apo, halen cezaevinde. Son kararlar ışığında, tahliyesi gündeme bile gelmiyor. Çünkü cezası kesinleşmiş durumda.
Ama, henüz davası sonuçlanmamış ve cezası kesinleşmemiş olanlar, yeni kurala göre, en fazla 10 yıl cezaevinde tutulabilir.
Bu kural da, Türkiye’de “adil yargılanma hakkı” gereği yeni getirilmiş bir düzenleme.
Bu çerçevede somut örneklere bakarsak..
Hizbullah adı altında yargılananlar, tahliye oldular ama.. Haklarında verilen ceza Yargıtay’da.. Yargıtay onama kararı verdiği an, ceza kesinleşecek ve tekrar cezaevine girecekler.
Gümüşhane’deki 5 kişinin katili olarak yargılanırken cezaevinden çıkan kişi de, dosyası henüz Yargıtay’dan onanmadığı için tahliye oldu. Yani cezası kesinleşmediği için şu an serbest.. Bugün cezası onansın, hemen aynı gün, yakalama kararı çıkacak ve o da yeniden cezaevine girecek.
Konu çok açık ve net.
Ama tartışılan bir husus ar.
Birçok kişiyi öldürmekle suçlanan kişiler tahliye oluyor da, Silivri sanıkları niye tahliye olmuyor?
Hatta bazı aklıevveller, ciddi ciddi itiraz ediyorlar: “AKParti’nin adaleti işte bu kadar. Hizbullah’a var. Silivri’ye yok” diyorlar!
Ne kadar akılsızca, ne kadar cahilce bir itiraz!
Tahliyeleri karara bağlayan, AdaletBakanlığı veya AKParti iktidarı değil. Yargıtay veya yerel mahkemeler.
Dolayısı ile, “Şunu tahliye ettiler, bunu etmediler” diye, siyasi iktidarı suçlamanın bir manası yok.
Daha önemlisi, tahliye olanların hiçbirisinde, sanık ayrımı yapılmıyor.
Yani, “Şu davanın sanıklarını tahliye etmeyelim. Bu davanın sanıklarını tahliye edelim” şeklinde bir ayrım yok.
Ayrım, sadece isnat edilen eylemin cinsi ve görevli olan mahkeme açısından.
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan PKK sanığı da 10 yıl yattı ise tahliye oluyor. PKK’ya karşı kurulan dini hassasiyetleri ağır basan karşı grubun içinden olanlar da 10 yıl cezaevinde kaldı iseler, tahliye oluyorlar.
Peki Silivri’dekiler niye hiç tahliye olmuyor?
Matematik biliyorsanız, sebebini de anlarsınız.
Sayı saymayı ilköğretimde öğrendi iseniz, bu karşılaştırmayı hiç yapmazsınız bile..
Silivri’de yatanlar, en eskisi itibari ile kimler?
Örneğin, Danıştay Cinayeti sebebi ile tutuklu olan Alparslan Arslan... Kaç yıldır cezaevinde Arslan?
Topu topu 4 yıl 7 ay.
Veli Küçük’ler, Mustafa Balbay’lar, Mehmet Haberal’lar ve diğerleri Arslan’dan da az yatmış durumdalar.
Dolayısı ile, 10 yılı doldurmadıkları için, son tahliyeler kapsamında serbest kalmaları da mümkün değil!
Bunu anlamayacak ne var?
YENİ AKİT