Yusuf Ahmet Kaya / HAKSÖZ HABER
Türkiye’de hayatın birçok alanında dengeli olamama hali mevcut. Savunduğuna tam sadık; muhalif olduğuna sonuna kadar karşıt olma hali maalesef çok yaygın. Bu durumun belli iddialara sahip kesimlere de sirayet etmesi ne yazık ki kaçınılmaz oluyor. Bu noktada son zamanlarda Karar gazetesi de anlamsız çıkışları ile dikkat çekiyor.
Karar gazetesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez dönüşü gazetecilere verdiği demeçleri aktarırken Mısır ve BAE ile temasları ‘sil baştan diplomasi’ olarak tanımladı. Ancak Karar bu görüşü ilk kez dile getirmiyor. Gerek Karar yazarları gerekse Karar TV’de programa çıkan konuklar tarafından bu görüş zaman zaman ifade edildi. Ancak bu ve benzeri eleştirilerde yanlış olan şey ise olayları yalnızca Türkiye üzerinden değerlendirmek.
Eleştirinin Tahlili
Türkiye’nin dış politikasına yönelik temel eleştiri ‘sil baştan’ olması ise bunun önermesi de mantıken ‘süreğen/stabil bir dış politika’ olmalıdır. Peki, Türkiye stabil bir dış politika deneyimine sahip değil mi? Mesela bugün Türkiye ile AB’nin yeterince stabil bir politik ilişkisinin olmamasının temel sebebi sadece Türkiye’nin ‘sil baştan’ politikası mı? AK Parti iktidarının başından beri AB ile yakın ilişkiler kurma ve AB üyeliği için birçok faslı yerine getirme çabasına karşılık AB’den yeterli karşılığı aldı mı? AB devletleri PKK ile olan ilişkilerini ve desteğini kesti mi? 15 Temmuz Darbe Kalkışması sonrası süreçte Türkiye’nin darbecilerle mücadelesinde gerekli desteği verdi mi? Türkiye ABD’den ve NATO’dan Hava Savunma Füzesi satın almak istediğinde talebi karşılandı mı? Yunanistan’ın deniz ihlalleri konusunda Türkiye’nin yanında duruldu mu?
Sorduğumuz bu soruların hepsinin cevabı ise hayır! Türkiye için hayati olan bu konuların tamamında AB ve ABD Türkiye’ye destek vermediği gibi Türkiye’ye yaptırım uygulamaya kalktı. Her konuda Türkiye’ye ‘ayar vermeye’ kalkıştı. Ancak başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AK Parti hükümeti bu yaptırım tehditlerine karşı her seferinde -siyasi tarihimizde nadir görülen- aktif bir dış politika tavrı ile gereken cevapları verdi. Kısacası söylemek istediğimiz şey bugün Türkiye, Batı ile eskisi kadar stabil ilişkilere sahip değilse bunun tek suçlusu Türkiye hükümeti ilan edilemez.
Stabil Politikalara Eleştiri
Hükümetin değişken dış politikası olduğu eleştirisi yapan kesimler aynı zamanda Türkiye’nin stabil politikalarını da eleştiriyorlar. Mesela Katar ile olan iyi ilişkilerimizi; Mısır’daki darbenin ardından Mısır hükümeti ile kesilen ilişkimizi; Filistin davasına verilen destekten ötürü İsrail ile olan soğuk ilişkileri aynı şekilde eleştiriyorlar. Sormak gerek bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Aynı zamanda Karar sürekli olarak Taliban’ı kötü gösteren ama yorum içermeyen haberler girdiğini de eklemek isteriz. Hakkaniyetli olmaksa gazetecilik ahlakınız 30 yıl boyunca Batı sömürüsüne karşı mücadele etmiş bir halkın kurduğu hükümeti niye sürekli olarak yönlendirilmiş haberler ile yaftalıyorsunuz? Tavsiyemiz haberlerinizi girmeden önce bölge kaynaklarından ya da bölge kaynaklarını takip eden gazetecilerden teyit etmeniz!
En nihayetinde elbette burada hükümetin politikalarını herkesin alabildiğine savunması gerektiğini söylemiyoruz. Demek istediğimiz yapılan eleştirinin dengeli ve tutarlı olması gerektiği. Hükümetin dış politikasını beğenmemek demek dış politikadaki her hamleyi alabildiğine eleştirmek, tahkir edici tanımlamalar yapmak anlamına gelmemeli!