Şike indirimi, kesintisiz yasasına ne kadar benziyor!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Şike yasasının kabul edilişi, bende kesintisiz eğitim yasasının TBMM’den geçişini hatırlattı.

O yasa kabul edilirken de, değişikliğe destek veren milletvekilleri, eleştirilere mantıklı bir cevap bulamıyorlardı..

İtiraz ediliyordu, kesintisiz eğitimi dayatanlara: “Niye illa kesintisiz olmasını istiyorsunuz? Zorunlu eğitim süresinin artmasını biz de isteriz. Ama 5 yıldan sonra, isteyen meslek okuluna da gidebilsin. Sizin tek derdiniz zorunlu eğitim süresinin artması ise, ha meslek okulunda olmuş, ha ilköğretimde..Ne farkeder? Bırakın, isteyen ilk 5 yılı ilköğretimde, sonraki 3 yılı da meslek okulunda okuyabilsin!”

Cevap?

Cevap veremiyordu, kesintisiz dayatmacıları..

Sanki bir yerden emir gelmişçesine, tartışmaya bile giremedikleri bir konuda, ısrarla değişiklik istiyorlardı..

Sonradan anlaşıldı, gerçekten bir yerlerden emir geldiği..

Emir gereği, kesintisizi tartışmadan çıkarmaya soyunmuşlardı..

Gece sabahlara kadar süren sözde görüşmelerle, kesintisiz yasası kabul edilmişti.

Bugün geldiğimiz noktada ise, o gün tartışma gereği bile duyulmayan, “Siz istediğiniz kadar itiraz edin, biz bu değişikliği geçireceğiz” mantığı ile verilen oyların sahipleri, hemen hemen tamamı ile, siyaset sahnesinden silindiler..

Çünkü halka anlatacakları bir gerekçeleri yoktu.. Fiilen bulundukları milletvekilliği koltuğunu istismar edip, “Kimseye hesap vermek zorunda değiliz. Seçilmişiz. İstediğimizi yaparız” yaklaşımı ile “emrin gereği”ni yerine getirdiler..

Ama halk da, onların bu “hesap vermez” tutumunu unutmadı.. Sandıkta gereğini yaptı..

Şimdi şike yasasında, benzer başlangıcı görüyoruz..

İtiraz ediliyor: “8 ay önce cezanın alt sınırını 5 yıl olarak düzenleyen sizsiniz. Şimdi niye 1 yıla indiriyorsunuz?”

Cevap; kem küm..

“Haydi fazla sıkıştırmayalım” diyorsunuz.. “Ara formül bulalım” düşüncesi ile, “Tamam, 5 yıl çok fazla ise.. 1 yıl yerine bari 2-3 yıla indirin. Cezanın bir yıl olması gerektiği, kutsal bir metinde mi yazıyor?” denildi..

Şikecilerden yine makul bir cevap yok..

“İtiraz edemeyecekleri bir yerden emir gelmiş”çesine, sus pus olmuş oturuyorlar..

Sadece birkaç isim, “Bu yasa aynen geçecek” dedi, utana sıkıla..

Niye geçecek? Hangi gerekçe ile geçecek? Daha önce niye 5 yıldı da, şimdi bir yıla inecek?.. Hiçbirisine, mantıklı bir izahı kenara bırakın, alelusul cevap dahi yok..

Onlarca milletvekilinden, bir-iki isim hariç, hiçbirisinin ağzını bıçak açmıyor..

Aynen kesintisiz eğitim yasasının geçmesindeki gibi..

Sadece AKParti’de değil..

CHP’de de, MHP’de de..

Şöyle aslanlar gibi çıkıp, “Bu yasa değişikliği gereklidir. Yapılması bir ihtiyaçdan kaynaklanıyor. Halkın bu değişikliğe ihtiyacı var” diyebilen bir milletvekili olmadı..

Kesintisiz eğitimde kimsenin çıkamadığı gibi..

Bakalım, kesintisiz yasasının bir yerlerden gelen emirle yapıldığı sonradan anlaşıldığı gibi.. Şikede cezaları kuşa çeviren yasanın derinlerden gelen emirle olduğu, ne zaman ortaya çıkacak?

Birkaç yıl sonra, “Bizim milletvekili olarak, ne sözümüz olabilirdi ki? Emir büyük yerdendi!” itirafları yapılacak mı?

ANAYASA MAHKEMESİ ÇÖZÜM MÜ?

Şikede cezaları indiren yasanın ikinci defa aynen TBMM’de kabul edilmesi üzerine, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veto hakkının kalmadığı, tek çıkış yolunun Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açmak olduğu” söylenip duruluyor.

Hayır, Anayasa Mahkemesi’nde açılacak iptal davası, mevcut davadaki sanıkların durumunu hiç etkilemez.

Yasa bugün-yarın Cumhurbaşkanı tarafından imzalanacak.İmzalanmak zorunda..

İmza ile birlikte, Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açsa bile, o iptal davasının, mevcut şike dosyasına bir etkisi olmayacak.

Anayasa Mahkemesi iptal kararı verse dahi, o kararın geçmişe yürürlüğü olamayacağı için, Aziz Yıldırım ve taifesi, “bir yerlerden gelen emirle çıkarılan şike yasası değişikliği”nden yararlanacak.

Dolayısı ile, artık yasa onaylanmadan da, AzizYıldırım ve taifesinin sembolik cezalarla bu işten sıyrılacaklarına, kesin gözüyle bakabiliriz.

YA HAKİMLER İNSİYATİFİ ELE ALIRSA?!

Ama şunu da hatırlatalım.. Hakimler insiyatifi ele alırlarsa.. Eylemin şike değil, nitelikli dolandırıcılık olduğu kanaatine varırlarsa.. “Emirle yapılan gerekçesiz yasa değişikliklerinin, normal hayatta karşılığı olmayacağı” gerçeğini, yasama organına göstermiş olurlar..

Çünkü mahkeme, iddianame ile bağlı değil.

Şike olarak gösterilen eylemlerin, birilerinin lehine “trilyonluk parasal avantajlar” ve birilerinin aleyhine de “trilyonluk dezavantajlar” oluşturduğu gerçeğini dikkate alarak “nitelikli dolandırıcılık” kapsamında kabul edebilir.

İşte o zaman, “emirle hareket edenler” derslerini almış olurlar!

YENİ AKİT