Ergenekon soruşturmasının boyutlanması “darbeci örgüte toz kondurmayanlar cephesi”ndeki rahatsızlığı artırıyor. Ciddi kaygı duyuyorlar.
Mesela, “Kaybeden Statüko”nun medyadaki amiral gemisi Hürriyet'in yaşadığı korku çok belirgin…
İlginçtir, Aydın Doğan'ın Hürriyet'i, Tuncay Güney'in 2001'deki sorgusunun işkence altında yapıldığı gerçeğini “son günlerde” keşfetti.
Oysa, 2001'deki polis sorgusunun öncesinde Güney'in işkence gördüğü hususu; hem başlangıçta -konu Ergenekon gündemine dahil olduğunda- hem de bir süre önce o sorgunun video görüntüleri ekranlarda yayınlandığında defalarca tekrar edilmişti.
*
Barack Obama Türkiye'de iken, Hürriyet'in manşetinde Tuncay Güney'in işkence gördüğüne dair haber vardı. Kimse çıkıp da “İşkence olayı ilk kez belgelendi bu onun haberidir” diye konuyu bağlamından koparmasın…
Doğan Grubu gazeteleri “o işkence”den yola çıkarak Tuncay Güney'in Ergenekon'la ilgili bütün anlattıklarının aslında “uydurma” olduğu algısını oluşturmaya gayret ettiler, böyle bir hükme vardılar.
Güney'i Kanal D'de konuşturan Mehmet Ali Birand da “Madem bu kayıtlar işkence altında gerçekleştirildi. Öyleyse Ergenekon davası da temelinden sarsılmış oldu” anlamında bir neticeye varıp aklınca davaya gol atmış oldu!
Bütün bu anlattıklarım, Doğan Grubu'nun Ergenekon örgütüne toz kondurmadığını bir kere daha gözler önüne sermiş oluyor.
Hürriyet'in korkusu her geçen gün biraz daha artıyor, bu nedenle de kamuoyuna “Ergenekon davası fasa fiso” demeye getiriyor.
Gazete, Tuncay Güney'in zaten bilinen işkence gerçeği üzerinden yola çıkarak ince bir güdüleme yapıyor, gözbağcılık çalışıyor.
“Bakınız, bazı yazarlarımızın isimlerini bile işkencede söyletmişler” diye “üste çıkarak” Güney'in itiraf ettiği Ergenekon örgütünün devasa kirli çamaşırlarına dahil “temel gerçekleri” de sanki hayali hadiselermiş gibi sunuyor, okuyucularına…
*
Tuncay Güney, Kanal D'de “Copla taciz ettiler, dokuz gün ağır işkence gördüm, sonunda dayanamayıp her şeyi kabul ettim” diyor.
Bunu ilk kez söylemiyor. Daha önce söylediğinde ise bu konu nedense hep ikinci planda kalmıştı.
Güney, kendisine işkence yaptırtan isim olarak kimden bahsediyor, sürekli olarak?
Günümüzün Ergenekon tutuklusu “ulusalcı” eski polis şefi Adil Serdar Saçan'ı…
Hürriyet, “işkencenin adresi” üzerinde durmuyor!
*
Çok daha önemlisi…
Tuncay Güney, sekiz yıl önceki itiraflarında Ergenekon gerçeğini anlatmıştı…
“Bütün bunlar hikayedir” diyenler; Güney'in Ergenekon hadisesinin temeline dair ekranlardaki canlı bağlantılarda anlattıklarının sekiz yıl öncekilerle aynı olduğu ( hatta daha fazlasını da deşifre etti) gerçeğini inkar edebilirler mi?
Tuncay Güney'in ekranlardaki itirafları esnasında işkence görmediğine tanığız!
Ergenekon'un arşivcisidir, Tuncay Güney…
Onun itiraflarını her fırsatta “tamamen deli saçması” diye çöpe göndermeye çalışanların Ergenekon örgütünü korumak için kırk takla atıyor olmaları ise tamamen tesadüftür!
*
Tuncay Güney'in bugüne kadar deşifre ettiği hususlar Doğan Grubu'nu epeyce rahatsız etmiş olmalı ki, Hürriyet geçen Aralık ayında bir muhabirini Kanada'ya göndermek zorunda kalmıştı…
Hürriyet'in Güney'le ilgili “içi boş” bir yazı dizisi yayınladığını hatırlıyoruz...
Tuncay Güney “çıldırmış olmalı ki” o günlerde “Hürriyet'in kendisine susması için para teklif ettiğini” iddia etmişti!
Tuncay Güney, 13 Ocak'ta (2009) Show TV'deki Haber Özel programına Toronto'dan bağlandığında Adil Serdar Saçan'ın sekiz yıl önce kendisine işkence yaptırdığını bir kez daha vurgulamış ve şöyle demişti:
“Son dalgaya dahil edilen Bedrettin Dalan, Veli Küçük ve Adil Serdar Saçan'ı tanıştırdığı gerekçesiyle sorgulanacaksa, Ertuğrul Özkök de sorgulanmalıdır…”
YENİ ŞAFAK