Sığınmacı olmak zor, bir de Bolu’da sığınmacı olmak daha zor

​​​​​​​“Biz aslında burada durmak istemiyoruz. Ancak Göç İdaresi bizi bu şehre kaydetti. Buradan ayrılamıyoruz. Mecburuz burada yaşamaya.”

Kemal Öztürk, Habertürk sitesinde yayınlanan yazısında Bolu Belediyesinin CHP’li ırkçı başkanı Tanju Özcan’ın nazi uygulamaları sonrası Bolu’daki gözlemlerini okuyucularına aktarıyor:

Bu psikolojiyi anlamamız çoğumuz için pek mümkün değil.

Evinden, ailenden, yurdundan, milletinden kopup, bir başka ülkeye, başka bir millete sığınmak… Onların insafına teslim olmak…

Bilmiyoruz. Çünkü böyle bir duyguyu yaşamadık.

Allah kimseye de yaşatmasın.

Hepsinin ayrı dramatik hikayeleri var. Ancak çoğu bir genellemenin kurbanı oluyor.

“Ülkelerinden kaçmışlar, çalışmıyorlar, yan gelip yatıyorlar…”

Oysa ki aralarında, her toplumda olduğu gibi, yanlış yapan, çalışmak istemeyen olsa da çoğu öyle değil.

Bolu Belediye binasının önündeki parkta, genç, orta yaşlı ve yaşlı üç göçmenle konuşurken, gözlerindeki çaresizlik, bu insanların o genellemeye girmemesi gerektiğini gösteriyor bana.

Sığınmacı olmak zor, bir de Bolu’da sığınmacı olmak daha zor.

Bu insanlar Türkiye’nin birçok yerinde yaşayan göçmenlerden daha fazla sıkıntı çekiyorlar.

Sebebi de Belediye Başkanı’nın değil Türkiye, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen ayrımcı, dışlayıcı ve ırkçılık sayılabilecek uygulamaları.

Boyacılık yapan orta yaşlı A.C. Afganistan’dan buraya göçeli 6 yıl olmuş:

“Ailemle yaşıyorum burada. Kimse bize kötü davranmıyordu. Bolu halkından hep yardım gördük. Belediyede de çalıştım, park bahçeler bölümünde. Sonra başkan belediyede hiç yabancı çalışmayacak dedi. Hepimizi işten çıkardılar. 30 kişi vardık tahminim. Çocuklarımız var. Ailemiz var. Boyacılık yaparak geçiniyorum. Başkanın açıklamalarından sonra iş bulmamız çok zorlaştı. Birçok arkadaşımızı ev sahipleri evlerinden çıkardı. Çobanlık yapanların paralarını vermediler, bir de dövdüler…”

Musullu Türkmen genç ise sürekli boşluğa bakarak konuşuyor:

“Bizim burada bir sorununuz yoktu. İnsanlar bize yardımsever davrandı. Ne zaman ki belediye başkanı açıklamalar yaptı, o günlerde çok sıkıntı çektik. Yolda arkadaşımızla Arapça konuştuğumuzda insanlar bağırdı, susturdu bizi. Liseye giden çocuklarımızı okulda dövdüler. Bazı iş sahipleri paramızı vermedi, bir de küfür ettiler üstüne. Şu aşağıda aş evi vardı. Bu başkandan önceki başkan açmıştı. Orada yemek yerdi birçok göçmen. Bir süre önce yabancılara yemek verilmeyecek dediler. Sonra hiç kimseye vermediler. Birçok fakir aile oradan yemek yerdi.”

Astım hastası olan ve yanında nefes almasını kolaylaştıran ilaçları taşıyan yaşlı Afganlı göçmen ilaç alamamaktan, kirasının zamlanmasından, her şeyin çok pahalanmasından ve iş bulamamaktan bahsetti arkadaşının tercüme yardımıyla.

350 bin nüfuslu Bolu’da yaklaşık 13 bin yabancı yaşıyor. Bunun 2 bin 500’ü Bolu merkezde yaşıyor. Bugüne kadar da asayişi bozacak, önlem almayı gerektirecek bir soruna neden olmamış sığınmacılar.

Bolu ekonomik gücü olan bir şehir.

Tavukçuluk, ormancılık, tarım, turizm nedeniyle çok sayıda iş gücüne de ihtiyaç var.

Tavuk ve hayvan çiftliklerinde çoban, tarım arazilerinde yerli işçi bulunamayınca çok sayıda sığınmacı burada çalışmaya başlamış. Kimsenin de pek şikayeti yokmuş aslında.

Ancak Başkan Tanju Özcan’ın çıkışından sonra şehir karışmış. Birçok apartmandan, evden çıkartılmış sığınmacılar. Mengen, Seben, Göynük gibi ilçelere taşınmış bu göçmelerin bir kısmı.

İşyerlerinde işçilerin, çiftliklerde çobanların, okulda öğrencilerin şiddet görmesi üzerine valilik toplantı yapmış, gerilim artmaması için önlemler almış.

Şehirdeki gerilim yüzünden göçmenlere insani yardım yapanlar da yardımı kesmiş. Bu konuda gönüllü çalışanlar, çaldıkları kapılardan hep eli boş dönmüşler.

Peki neden ayrılmıyor sığınmacılar Bolu’dan?

Musullu göçmen gözlerime bakarak acı bir tebessümle açıkladı:

“Biz aslında burada durmak istemiyoruz. Ancak Göç İdaresi bizi bu şehre kaydetti. Buradan ayrılamıyoruz. Mecburuz burada yaşamaya.”

Bolu halkından Başkanın icraatlarına destek verenler de var, karşı çıkanlar da. Oranı bilinmiyor.

Ancak kesin olan bir şey var ki sığınmacılara karşı şiddet, dışlama, sözlü taciz olayları Tanju Özcan’ın açıklamasından sonra başladı. Sadece 2 bin 500 sığınmacı var Tanju Özcan’ın sorumluluk alanında. Bunu idare etmek yerine eşi benzeri görülmemiş dışlayıcı uygulamaları tercih etti.

Şimdi belediye görevlileri ev ev dolaşıp, su sayaçları değişimi bahanesiyle hangi evde yabancı kalıyor onu tespit ediyor. Kullandıkları suya on kat zam yapacaklar. Bir de dolarla hesaplanacakmış.

Dedim ya sığınmacı olmak, bilmediğiniz topraklarda yaşamak çok zordur.

Ancak Bolu’da daha zor. Bu insanların gözünden anlıyorsunuz zorluğu.

Yorum Analiz Haberleri

Herkes en iyi bildiği konuda derinleşmelidir
Batı kendi tuzağına düşüyor
Müslüman yeryüzünü ihya etmekle sorumludur
İnsan ve psikoloji
Geçmişten ders çıkarmadan bugünü kurtaramayız