Ahmet Varol / Yeni Akit
Şifa Hastanesi’nde sergilenen vahşet
Siyonist işgal güçleri, Gazze’ye yönelik soykırım savaşlarında ikinci kez baskın düzenledikleri Şifa Hastanesi’nde iki hafta süren abluka, yıkım, tahribat ve katliamdan sonra geçtiğimiz pazartesi günü arkalarında korkunç ve dehşet verici bir manzara bırakarak çekildiler. Geride bıraktıkları manzara siyonizmin bugün varlığını sürdürüyor olabilmesinin insanlık açısından ne kadar büyük bir ayıp ve böyle bir zihniyetin yaşadığımız dönem açısından ne kadar çirkin bir leke olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
İşgal güçleri birkaç binadan oluşan ve bu yüzden Mucemme’u’ş-Şifai’t-Tıbbi (Şifa Tıp Kompleksi) olarak isimlendirilen bu hastaneyi abluka altında tuttukları iki hafta boyunca içeriye hiçbir şekilde ilaç, yiyecek ve hatta su bile sokulmasına izin vermediler. Oysa hastanenin muhtelif binalarında varlığını sürdürmeye çalışan çok sayıda sığınmacı, tedavi gören yüzlerce hasta, yaralı, onlarla ilgilenen refakatçiler ve sağlık elemanları vardı. İşgal güçleri bu insanların başka yerlere tahliye edilmesine fırsat vermedikleri gibi kendilerine insani yardım ulaştırılmasını da engellediler. Bu yüzden işgalcilerin çekilmesinden birkaç saat önce Dünya Sağlık Örgütü bir açıklama yaparak Şifa Hastanesi’ne zorunlu ihtiyaç maddeleri, yiyecek, su ve ilaç sokulması için insani yardım koridoru açılmasını istemişti. Ancak malum olduğu üzere bu tür talepler insanlıktan zerre kadar nasibi olmayan siyonist vahşet nezdinde herhangi bir karşılık bulmuyor. Uluslararası mekanizma tarafından işgalci katilleri zorlayacak bir uygulamaya başvurulmadığı takdirde sadece rica ve talebin siyonist vahşetin saldırgan ve vahşi tutumu karşısında bir anlamı olmuyor.
Ancak DSÖ’nün söz konusu açıklamayı yapmasından bir süre sonra işgal güçleri çekildi ve hemen ardından bölgedeki ahali hastane ve çevresindeki durumu yerinde görmek için oraya gitti. Gördükleri manzaralar gerçekten çok korkunç ve dehşet vericiydi.
Yapılan tespitlere göre işgal güçleri hastane ve çevresinde yaptıkları katliamda en az 400 kişiyi öldürmüşlerdi. Hastane binalarının çoğu yakılmış ve öldürülenlerin birçoğu da yanarak ölmüştü. Çünkü cesetlerin birçoğu yanmış, kömürleşmiş haldeydi. Ayrıca hastane çevresindeki alanlara bazı insanların elleri ve bacakları bağlı bir şekilde diri diri gömüldükleri teşhis edildi. Bazı kişilerin ise tank paletlerinin altında ezilerek son derece korkunç bir şekilde öldürüldüğü anlaşıldı. Ancak bilindiği üzere insanları böyle tanklarla veya iş araçlarıyla, buldozerlerle ezerek öldürme uygulaması siyonist işgalcilerin ilk kez başvurdukları bir yöntem değil. Yahudi bir aileye mensup Amerikalı genç kız Rachel Corrie’nin de Gazze’de zulme göğüs gerdiği için işgalci siyonistler tarafından buldozerlerle ezilerek öldürüldüğünü hatırlayacaksınız. Hepsi bu kadar değil tabii, daha niceleri!
İşgal güçlerinin yıkım ve katliam yaptıkları binalar sadece Şifa Hastanesi kompleksine girenler değildi. Hastane çevresindeki birçok binaya saldırı düzenlemiş, bunlardan bazılarını içinde insanlar olduğunu bile bile yıkmışlardı ve çok sayıda ceset de bu yıkılan binaların enkazı altından çıkarıldı. Çevrede bazı insanlar da keskin nişancıların attığı mermilerle öldürülmüşlerdi. İşgalci canavarlar çevredeki binalardan da bazılarını yakarak imha etmişlerdi.
Önceden çok sayıda yaralıya ve hastaya hizmet veren Şifa Hastanesi, Filistin Kızılayı’nın yaptığı açıklamaya göre artık tamamen kullanılamaz hale gelmiş durumda. Çünkü siyonist canavarlar bu hastanede sadece insanlara karşı değil, sağlık hizmetleri için kullanılan teknik aletlere, malzemelere ve binalara karşı da katliam gerçekleştirdiler. Araçların tamamını imha etti, binaların hepsini ateşe verdiler. O yüzden ortalıkta sadece kararmış, her tarafını is kaplamış kule şeklinde duvarlar kaldı.
ABD yönetimine sorsanız, “İsrail” Gazze’de uluslararası hukuka aykırı bir şey yapmadı. Uluslararası hukuka böyle bir zihniyet hükmederse insanlığın uluslararası hukuktan ne beklentisi olabilir?