'Şiddet hadiseleri faillerin fikir dünyasıyla anılan yapılara zarar verdi'

Geçtiğimiz hafta siyasileri ve gazetecileri hedef alan saldırıları yetkin isimlerle konuşuyoruz. Soruşturma dizisinin ikinci röportajını Eyüp Gökhan Özekin ile gerçekleştirdik.

Siyasetçi ve gazetecilere yönelen şiddetin gölgesinde reform söylemi

Türkiye’de siyaseti cendere içine alan milliyetçi tahayyül hukuk merkezli ortak bir zemini imkansız hale getiriyor. En ufak eleştirinin dahi çok sert bir şekilde düşmanlaştırıldığı bir zamanda konuşmaya çalışmanın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Böyle bir zaviyeden hareketle Haksöz Haber, Türkiye’nin ve Müslüman coğrafyanın problemi hakkında söyleşiler gerçekleştirmeye devam ediyor. Siyasileri ve gazeteciler hedef alan saldırıları yetkin isimlerle konuşacağız.

İkinci röportajımızı gerçekleştirdiğimiz Eyüp Gökhan Özekin, saldırıların gerçekleştirilme sebebine itiraz ederken kabulünün mümkün olmadığını belirtiyor. AK Parti’nin ise bu sürece yaklaşımının yapıcı olduğunu kaydediyor.


Eyüp Gökhan Özekin: "Şiddet hadiseleri faillerin fikir dünyasıyla anılan yapıların imajına zarar verdi."

1- Türkiye siyasi tarihi daha önce de 80’li ve 90’lı yıllarda şiddet merkezli tartışmalar yaşadı. Son süreçte yaşanan tartışmalarla bir benzerlik görüyor musunuz?

Hayır, üç sebepten dolayı benzerlik görmüyorum.

Birincis: “80’li yıllar” derken 80 öncesini kastettiğinizi sanıyorum. O dönem ülkücüler hem şiddetin mağduruydu, hem de SSCB destekli komünizm tehdidine karşı milli bir mukavemetti. O mücadeleyi tüm sıkıntılara rağmen onurlu görüyorum.

İkinci sebep: o yoğun çatışmalı dönemdeki şiddet eylemleri çok daha yaygın ve ağır idi. Şimdi gündemdeki, onaylanamaz şiddet vakaları sınırlı ve çok daha hafif.

Son olarak, gündemdeki şiddet tabiri caizse “ensest şiddet”. Şiddetin isimleri anılan failleri ile mağdurları benzer siyasi köklerden geliyor. Eski çatışmalı dönemlerde ise zıt kutupların karşılıklı şiddeti vardı.

2- Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlarıyla mücadele etmiş olan bir hükümetin bugün gelinen noktada siyasetçi ve gazetecilere dönük saldırılara verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben galiba genel görüşün aksi kanaatteyim. Öyle bir sessizlik, suskunluk görmüyorum. Şiddetin mağdurları muhalif cephede olmasına rağmen AK Parti’nin ileri gelenleri tek tek kınadı yaşananları. Cumhurbaşkanı Selçuk Özdağ’ı aradı. Bakanlar aradı. Hukuki sürecin üstü örtülmüyor. İktidara yakın tüm medya organları da konuyu gündeme taşıdı.

3- Siyasetçi ve gazetecilere dönük saldırıları mümkün hale getiren koşullar hakkında neler söylemek istersiniz? Emniyet, yargı ve siyasetin bu yaşananlar karşısında iyi bir imtihan verdiği söylenebilir mi?

Siyasette MHP’nin iyi bir imtihan verdiğini düşünmüyorum. Emniyet ve yargıya düşük not vermek için ise henüz erken. Süreç devam ediyor ve bana “savsaklanıyor” gibi gelmedi.

4- İktidar partisinin eski genel başkan yardımcısının uğradığı saldırı Ülkü Ocakları ile ilişkili kişiler tarafından gerçekleştirildi. Olayların devamında MHP kanadından sükûnete davet eden bir çağrı da duymadık. İlerleyen süreçte benzer saldırılar bekliyor musunuz? Bu bağlamda AK Parti’nin reform söyleminin MHP ile ilişkilere yansıması nasıl olacaktır?

İnşaallah benzer saldırılar olmaz, beklemiyorum da. Bu son saldırılara iktidar cephesi de muhalefet cephesi de büyük tepki verdi. İktidar cephesinde kamuoyuna yansımayan tepkilerin de olduğunu düşünüyorum. Bu şiddet hadiseleri faillerin imajına da, faillerin fikir dünyasıyla anılan yapıların imajına da zarar verdi. Bazı onurlu kavgalar vardır. Mevzu bahis saldırılarsa onursuzcaydı. Dede olmuş 60 küsür yaşındaki adam cumaya gidecekken 5 gencin pusu kurup sopalarla saldırması hiçbir racona sığmaz. Bu kanaat genel kabul gördü. Sanmam tekrarlanacağını.


Yarın Metin Karabaşoğlu ile devam edeceğiz...

Soruşturma Haberleri

Dezenformasyon yayan Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
Ankara'da "Filistinli Çocuklara Yönelik Hak İhlalleri ve Soykırım Raporu" açıklandı
“İslami sembolleri ve Müslümanları hedef alan eylemler birkaç psikopatın aşırılığı olarak görülemez”
Kur’an yakma: İfade özgürlüğü mü, tehlikeli bir saygısızlık mı, suç mu?
"Eşcinsellik doğuştandır" yalanı nasıl ortaya çıktı?