HAKSÖZ-HABER
Güneşli bir öğle sonunda turistler Sant’Agata Katedrali, San Nicolol’Arena Manastırı ve San Benedetto Kilisesi gibi tarihi mekanlara akın ediyor.
Birkaç sokak ötede Müslümanların bir ibadethanesi var. Bu ibadethane geçtiğimiz yıldan bu yana İtalya’ya gelenlerle dolup taşmış durumda ve bu insanların hiçbiri turist değil.
“Mültecileri görünce içim parçalanıyor” diyor Rahmet Camii imamı İsmail Ebu Hanife “Burada travma geçirmiş bazı Suriyeli kardeşlerimiz var. Yaşadıkları üzerlerinde; karanlıktan korkma, korkudan altına kaçırma gibi etkiler bırakmış” diyor.
Katanya şehrinin merkezindeki Rahmet Camisi’nde ibadet eden veya misafir olarak kalan göçmenler tıklım tıklım insan dolu küçücük teknelerle Akdeniz üzerinden İtalya’ya gelmiş kimseler. 2013 yılında 11,300’ü ülkelerindeki savaştan kaçan Suriyeliler olmak aşağı yukarı 43,000 kişi deniz yoluyla İtalya’ya iltica etti. Ve 2013’ten beri Sicilya Boğazı’nın İtalya tarafına geçen insan sayısı artış halinde.
Ebu Hanife 25 yıl önce Fas’tan gelip, Sicilya’ya yerleşmiş. İbadethaneleri üç katlı bir İslam merkezi’nin en alt katındaki bir ibadethane şeklindeyken geçen sene Rahmet Camisi’nin inşa edilmesindeki temel saik Katanya’ya gelen mülteciler olmuş. Burada yüzlerce mülteciye yardım ediliyor.
Mültecilerin kimisi İtalya Hükümeti’ne sığınma talebinde bulunmuş, kimisi de Sicilya kıyısını, sığınma talebinin karşılanmasında daha yeterli bir düzeni olan ve daha rahat iş bulabilecekleri Avrupa ülkelerine bir geçiş noktası olarak görüyor. Her iki şekilde de Sicilya’nın ikinci büyük şehri ve bir kavşak noktası olan Katanya’ya uğramış olmak muhtemel.
Cami’nin ibadet edilen büyük kısmı halıyla kaplı ve duvarlarda Kuran’dan alınan bazı yazılar var. Giriş koridorunda ayakkabı koymak için raflar mevcut. Binanın en üst katı çocukları eğitimi için ayrılmış ve burada çocuklar Arapça öğreniyorlar. Günde iki kez yemek veriliyor, odaların bir köşesinde şilte ve battaniyeler duruyor.
Enu Hanife “Kanunlara göre, burada insanları yatırmamız gerekiyor. Ama bazen gecenin bir vakti kalacak bir yere ihtiyacı olan insanlar geliveriyor. Biz de onlara yemek, şilte ve biraz da kıyafet veriyoruz” diyor.
Mültecilerin çoğu Suriyeli olmakla beraber aralarında Mağrip ve Sahra Altı ülkelerinden de insanlar var. Ebu Hanife'nin söylediğine göre sadece Müslümanları ağırlamıyorlar birçok Afrikalı Hıristiyan’ı da misafir ediyorlar.
Güneş batarken, birkaç adam ana salonda ibadete başlıyor diğerleri de kapının yanında oturup konuşuyorlar. Onlardan birisi ailesini ülkesinde bırakıp geçen yaz İtalya’ya gelmiş olan 19 yaşındaki Mogadişu’lu Fandiye.
“Libya’dan İtalya’ya geçtiğimiz sırada teknedeyken” diyor Fandiye “Bütün kalbimden geçirdiğim “ ‘Allah bizi kurtaracaktır’ oldu”. Kim olduğundan çok bahsetmek istemeyen Fandiye “ Somali’de savaş var ve bu yüzden birçok kişi ülkeden ayrıldı. Bazısı Nayrobi’ye gitti, bazısı İtalya’ya” diyor.
Fandiye İtalyan Hükümeti’ne sığınma talebinde bulunmuş ve başvurusu inceleniyormuş. Bu sırada, geçici işlerde çalışıyor. Bu camide tanıştığı diğer Somalili mültecilerle birlikte bir apartman dairesinde kalıyor. İsteği İtalya’da bir üniversiteye kaydolmak.
Rahmet Camii’nin dışında sık sık, yakındaki kilise ve katedrallerin çan sesleri işitiliyor. Cami’ninse bir müezzini yok ve ezan okunmuyor. Ebu Hanife böyle bir şeyin Katanya gibi bir Katolik şehrinde uygun kaçmayabileceğini söylüyor. Müslümanlar olarak halkla iyi ilişkiler kurdukları ve komşularıyla bir sorun yaşamadıkları halde İtalyanlar’ın Müslümanlar hakkında bazı olumsuz basmakalıp yargıları taşımaya devam ettiklerini dile getiriyor.
“Camimizi yenilemeden önce yerin altındaydı; bu yüzden insanlar görmüyordu ve bilinmeyenden duyulan bir korkuları vardı. Camimizin şimdiki hali daha iyi ve misafir ağırlamak için daha uygun. İnsanlar yanından geçerken her hangi bir korku duymuyor ve içeriye giriyorlar. Kapımız her daim açık.” şeklinde açıklıyor Ebu Hanife bu durumu.
İsmail Ebu Hanife üç çocuk babası ve camide gönüllü olarak çalışıyor. İtalya ve diğer ülkelerden Müslümanların da yardımlarıyla bu yeri açık tutmanın öneminin farkında olduğunu belirtiyor.
Son olarak mülteciler hakkında “ Ülkelerinde sıkıntılar var ama bu sıkıntılar yalnızca onların değil hepimizin sıkıntıları. İnsanlık namına kardeşleri olarak gücümüz yettiğince onları gözetmek zorundayız” diyor