Ola Karakurt / TRT Haber
Suriye'deki savaş suçları nedeniyle Beşşar Esed rejimi ile buna destek veren yabancı paralı askerlere yaptırım öngören Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası'nın (Caesar Suriye Sivil Koruma Yasası) 17 Haziran itibarıyla yürürlüğe girmesi bekleniyor. Zira, 20 Aralık 2019'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanan yasa, yaptırımların en geç 180 gün içinde uygulanmaya başlaması gerektiğini ifade ediyor.
Bu yasaya umut gözüyle bakan Suriyeli muhalifler, yaptırımların nasıl uygulanacağı konusunu büyük bir merakla bekliyor ve ABD ile bu yöndeki çalışmalarını sürdürüyor.
İsmini, 2014'te Esed rejiminin muhalifleri tuttuğu hapishanelerde işkenceyle öldürülen 11 bin tutukluya ait 55 bin fotoğrafı dünya basınına sızdıran askeri polisin kod adından alan yasaya göre, rejime, Rusya ve İran adına hareket eden kişi veya üstlenici şirketlere destek sağlayan ya da onlarla büyük miktarda para alışverişinde bulunan yabancı kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanabilecek.
ABD'nin tek taraflı olarak uygulayacağı bu yasa kapsamında Suriye'de gerek doğrudan Suriye rejimi adına gerek Rusya ya da İran adına savaşan yabancı kişiler veya onlara hizmet sağlayan yabancı şirketler yaptırımla karşı karşıya kalabilir. Bu kişi ya da şirketlere önemli finansal ya da teknolojik destek sağlayan, malzeme yardımı yapan veya herhangi bir önemli işlem yapan taraflar da yaptırıma tabi tutulabilir. Buna göre, ilgili kişi ya da kuruluşun ABD'deki mal varlığı dondurulabilir ve ABD'ye girmekten men edilebilir.
Bu yasanın önemi, sadece rejimi kapsamayıp Rusya ve İran'a bizzat değinmesinden kaynaklanıyor. Çünkü sadece rejim ile işbirliği yapan kişi ya da kuruluş değil Suriye'de rejimi destekleyen Rus ve İranlı kişi ve kuruluşlar ile da işbirliği yapanlar yaptırıma tabi tutulabilir.
Rusya, İran ve yeniden inşa süreci
ABD, nükleer anlaşmasından çekildiği 2018'den beri İran'a sert bir yaptırım politikası uyguluyor. Ancak Washington'un, Suriye'deki faaliyetlerini sürdürmesi durumunda Rus kişi ve şirketlere yaptırım uygulaması yeni bir denklem yaratabilir. Zira, Suriye rejiminin ayakta kalması için İran ve Rusya'nın desteği hayati bir önem taşıyor.
Caesar Yasası, özellikle Suriye'de yeniden imar sürecini da hedef alıyor. Zira, yasa, gaz ve petrol üretiminin yanı sıra, havacılık, inşaat ve mühendislik sektörlerinde rejime hizmet sağlayanlara da yaptırım öngörüyor.
Bu sektörlerde büyük pay alması beklenen Rusya, İran ve Çin gibi ülkeler, bu yönde adım atarsa ABD'nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabilir.
Sivillerin korunması
Yasa, ayrıca, sivillerin göç ettirilmesiyle ilişkili kişilerin yeniden imar projelerinde yer almasını engellemek için strateji geliştirilmesinden söz ediyor.
Caesar Yasası, Suriye'de sivillerin korunmasına yönelik ayrı bir fasıl içeriyor. Savaş suçu veya insan hakları ihlallerini işleyenlerin adaletin önüne çıkarılması amacıyla delillerin toplanması ve soruşturmaların icra edilmesi için gerekli desteğin sağlanmasını öngörüyor.
Yaptırımların askıya alınması
Yasaya göre, ABD Başkanı, yaptırımları askıya alma hakkına sahip. Buna göre, Suriye hava sahası, Suriye ya da Rusya hükümetleri tarafından sivillerin bombalanması için kullanılmaması, kuşatma altında tutulan bölgelere insani yardımların girmesi ve oradaki insanların hareket serbestisi sağlanması, tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması, Suriye, İran ya da Rusya kuvvetlerinin sağlık tesislerini, okulları ve meskun mahalları hedef almaması, rejimin kimyasal silahların üretimini ve kullanımını durdurması, göç ettirilen sivillerin bölgelerine onurlu ve güvenli dönüşünü sağlaması, Suriye hükümetinin savaş suçu işleyenleri cezalandırmak için gerekli adımları atması durumunda yaptırımlar askıya alınabilir. Ancak bu şartların tekrar ihlal edilmesi durumunda yaptırımların yeniden devreye sokulması mümkün.
Yasanın ekonomideki etkilerini şimdiden görmek mümkün
Yasadaki yaptırımların, henüz aktif bir şekilde yürürlüğe girmemesine rağmen Suriye ekonomisine yansımalarını şimdiden görmek mümkün. Suriye lirası (SL) her gün dolara karşı değer kaybını hızlı bir şekilde sürdürüyor. Ülkede liranın günlük değer kaybı yüzde 5-10 arasında. Son 3 haftada lira tam olarak yüzde 50 değer kaybetti.
Savaşın başlamasından önce 50 SL seviyesindeki dolar, iki hafta önce bin 500 SL'ye yükselerek zirveye ulaşmıştı.Geçen hafta 2 bin SL sınırını ilk kez aşarak rekor tazeleyen dolar bu hafta 3 bin liradan işlem gördü.
Suriye Merkez Bankası ise kuru 700 SL olarak sabitlemiş durumda. Rejim, kara borsayı kontrol altına almak için dolar alım ve satımını tamamen yasakladı. Dolar ile işlem yaptığı tespit edilenlerin 7 yıl hapis cezasına çaptırılması kararı alındı.
Orta Doğu uzmanı Prof. Dr. Samir Salha, Sezar Yasası'nın aleni hedefinin sivilleri işkence altında öldüren Suriye rejimine baskıyı artırmak olduğu görüşünde. Salha'ya göre, Washington'un bir diğer dolaylı amacı ise Suriye'de daha fazla söz sahibi olmak ve Rusya ile İran'ı sıkıştırmak.
TRT Haber'e süreci değerlendiren Salha, yasanın ABD'de, hem yönetim nezdinde hem de Demokrat ve Cumhuriyetçi kanatlarda 3 yıldan beri tartışıldığını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Bu yasa ABD'nin iç siyasetinin bir ürünü olarak ortaya çıkmış, ABD'nin ulusal yasalarıyla ilintili. Ancak ana hedefi yıllardan beri unutmuş olduğu Suriye'deki rejimi tekrar masaya yatırmak. Aleni olarak amacı, sivilleri işkence altında öldüren Suriye rejimine yönelik baskıyı artırmak ve böylelikle sivillerin korunmasını sağlamak. Ancak açıklanmayan bir diğer amacı rejime destek veren İran, Rusya ve Çin gibi ülkeleri sıkıştırıp rejimden uzaklaştırmaktır ve böylelikle Suriye'de daha fazla söz sahibi olmak. Buradaki mesajlar ayrıca Suriye'nin komşu ülkeleri Lübnan, Irak ve Ürdün gibi devletleri de ilgilendirir."
ABD'nin başka açıklanmayan amaçlarının da olduğuna dikkat çeken Salha konuşmasına şöyle devam etti:
"Cevap bekleyen sorulardan bir tanesi ise ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin yasayla ilgili açıklaması. ABD'li yetkili, yaptırımların rejimi siyasi çözüme doğru iteceğini ifade etmişti. Bu açıklama, ABD'nin bu yasa ile ilgili amacını da ortaya koyuyor. Yani ABD'nin bu yasa ile gerçek amacı sivilleri katleden rejimin hesap vermesi ve böylelikle rejimin oyun dışı bırakması mı? Yoksa rejimin siyasi çözüme yanaşması ve böylelikle geçiş döneminin önünü açmak mı? Bunu ilerideki süreçte daha net göreceğiz.
Tabii burada yasanın isminin nereden geldiğini hatırlamak gerekir. İsmi, 2014 yılında rejim safından muhaliflere geçen ve rejimin hapishanelerinde işkence altında ölen sivillere ait 50 bin resmi belgeyi sızdıran subayın kullandığı kod adı 'Caesar'dan geliyor."
ABD'nin şimdilik, bu çalışmayı yürütürken kendi topraklarında geçerli olan milli yasalar çerçevesinde hareket ettiğini ifade eden Salha, "bu yasanın Uluslararası bir metin ya da anlaşma merkezli veyahut BM kararları arasında yer alması için henüz ciddi bir girişimi olmamış. Önümüzdeki günlerde bu ikinci aşamaya geçebilir ve Uluslararası toplumdan daha büyük destek isteyecektir kuşkusuz" diye konuştu.
"Uygulama mekanizması henüz netleşmedi"
ABD'nin bu yasayı nasıl uygulayacağının ve kullanılacak mekanizmanın ne olduğunun henüz net olmadığına ifade eden Salha, “Diyelim ki rejim bu yaptırımları by-pass etmek için yollar geliştirdi. ABD'nin buna yönelik tavrı ne olacak. ABD, bu yasayı, sadece rejime ve müttefiklerine baskıyı artırmak için bir araç olarak kullanabilir yada rejimin ihlallerini belgelemek ve bu ihlalleri yapan kişileri gerek ABD'deki gerek uluslararası mahkemelere götürmek için de kullanabilir” diye konuştu.
"Yasa muhalifler için önemli bir fırsat"
Salha, yasanın muhalifler için önemli bir fırsat olduğu görüşünde. Ancak bunun için muhalifler aralarındaki çatlakları aşması gerek:
“Bu yasa muhalifler için önemli bir fırsat. Ancak şu an onlar kendi içlerinde bölünmüş durumda. Muhalifler bu yasayı değerlendirmeli ve saflarını yeniden birleştirip ortak çalışmalar yürütmeli. Böyle olursa bu yasadan yararlanırlar. Ancak eğer bu olmazsa ve bölünmüşlük devam ederse bu yasa çok yararlı olmayacak ve rejim bu yasaya karşı strateji geliştirecek. Muhalifler, küresel aktör olan ABD'nin hareket etmesini mi bekleyecek yoksa insiyatif alıp süreçte aktif rol mu oynayacak? Bu önemli bir konu.
Dikkat çekici bir başka husus, ABD'nin tek taraflı hareket ediyor olması. ABD tarafından uygulanan bu zorlayıcı önlemler, eğer ciddi bir şekilde takip edilirse bölgesel ve küresel adımlara ön ayak olabilir. ABD bu konuda daha ileriye giderek BM çatısının altına ya da uluslararası mahkemelerde girişimlerde bulunur mu? Yoksa sadece rejime ve onu destekleyen Rusya, İran ve Çin'e karşı tek taraflı adımlar atar mı? Onu daha sonra göreceğiz.”
"Bölgede ABD ile koordinasyon yürüten tarafların tavrı ne olacak?"
“Bu yasanın uygulanma tarihinin yaklaşmasıyla, bazı kritik konular akılda soru işaretleri uyandırıyor. Mesela BAE ve Mısır gibi bölgede ABD ile koordinasyon içinde olan ülkeler, Esed rejimi ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor ve bu rejimin kaybettiği meşruiyeti tekrar kazanması için çaba sarfediyor. ABD'nin bu ülkelere karşı tavrı ne olacak? Herhangi bir baskı uygulayacak mı acaba? Avrupa Birliği'nin bu yasaya karşı pozisyonu ne olacak? Avrupa homojen bir tavır sergileyebilecek mi?” diye konuşan Salha, yasanın zamanlamasının da dikkat çekici olduğunu vurguladı:
“ABD neden şimdi harekete geçti. Suriye'de savaşın başlaması üzerinden neredeyse 10 yıl geçti. Caesar, işkence fotoğraflarını kongrenin önüne getireli 6 yıl oldu. Neden şimdi? Washington, Suriye ve bölge çapında belli çıkarlar ve siyasi hesaplaşmaların peşine mi düştü? Suriye'yi kullanarak İran'a karşı baskılarını mı artırmak istiyor?”
"Sezar Yasası Soçi ve Astana süreçleriyle çelişebilir"
Astana ve Soçi süreçleri kapsamında Türkiye, Rusya ve İran'ın belli bir koordinasyon seviyesini sergilediğini hatırlatan Salha, yasanın bu süreçlerin bazı maddeleriyle de çelişebileceğine dikkat çekti:
“Caesar Yasası bu süreçlerde kararlaştırılan bazı konularla çelişebilir. Yani Suriye'de uluslararası yolların ve sınır kapılarının yeniden açılması ve ticaretin bu yolar üzerinden tekrar canlanması Caesar Yasası nedeniyle herhangi bir engelle karşılaşabilir mi? Onu henüz bilmiyoruz.
Yasanın metni bence bilinçli bir şekilde ucu açık tutulmaya çalışıldı. Böylelikle ABD bu yasayı uygularken geniş bir manevra alanı bulacak. ABD, Suriye konusunda dar kişisel çıkarları çerçevesinde hareket edebilir ve oradaki konumunu güçlendirebilir ya da gerçekten muhaliflerin çıkarlarını gözetecek bir çözüm arayışına da girebilir.”
"ABD çifte standart uyguluyor"
“Caesar Yasası'nı yasalaştıran ABD'nin, Suriye'de bir tezatlık içine düştüğünü görüyoruz. Bir taraftan Suriyeli muhaliflerin haklarını korumak istediğini söylüyor diğer taraftan, rejim ile iş birliği yapan terör örgütü YPG'ye yakın yerel gruplara destek veriyor. ABD, PYD ile anlaşmalar yapıyor ve onu korumaya çalışıyor. Bu bence çifte standartlılığın bir örneği.”