‘Şeyhin aşkı’

MUSTAFA ÖZCAN

Karadavi gündemden düşmüyor. Herkesle hatta sevgisiyle de başı dertte. Mısır’da faaliyet gösteren ve bizdeki dindar ulusalcılara benzeyen el-Ensar üs Sünnetü’l Muhammediyye hocalarından Mahmut Amir, Mübarek’in siyasi rakibi Muhammed Baradai ve ilaveten Karadavi’yi tehdit etmiş. Ulu’l emre itaatsizlikten dolayı Karadavi’yi, kellesini uçurmakla tehdit ediyor. Selefi meşrep olmasına rağmen bizdeki Zekeriyya Beyaz gibi hangi vasıftan olursa olsun ulu’l emircilere benziyor. Onlar için ulu’l emrin keyfiyeti veya mahiyeti önemli değildir. Mezalim irtikap etmesi de aynı şekilde ümmet üzerindeki haklarındandır! Karadavi’nin başı son günlerde başka bir meseleden dolayı da dertte. İkinci eşiyle de gündeme damgasını vurdu. Hatta bazı basın yayın organları Hoca’yı dillerine doladılar ve olaydan bir alay konusu çıkarmaya yeltendiler. Çoktan beri Karadavi’nin ikinci eşi gündemdeydi ve kimi çevrelerde tartışılıyordu. October dergisinde yazan Emire Havasek konuya temas etmiş ve Karadavi’yi hasımlarına karşı savunan ve kollayan bir yazı kaleme almış. Kadın açık olmasına rağmen Karadavi’nin Cezayirli ikinci eşi Esma Kade ile evliliğini ve yaşadıklarını ve tecrübesini olumlu anlamda değerlendiriyor. Yazısının izini sürerek Esma’nın Şuruk gazetesine verdiği mülakata ulaştım. Esasen meselenin gündeme gelmesinin nedeni şu: İki yılı aşkın bir süredir susan ve suskunluğunu koruyan Karadavi’nin ikinci eşi Esma Kade’nin, Şuruk adlı gazeteye konuşmasıdır. Bu konuşma Karadavi’yi itibarsızlaştırma kampanyasının bir parçası haline gelmiştir. Şuruk gazetesi esasında Cezayir’in en sansasyonel gazetesidir ve yayıncısı Ali Fodil’in de istihbaratla bağlantılı olduğu sanılıyor.

¥

Dünya kupası maçları münasebetiyle rakip kanatlarda yer alan Mısır ile Cezayir arasında neredeyse savaş çıkartan Şuruk gazetesi yine Karadavi ile ikinci eşi Esma Kade’nin boşanması nedeniyle iki ülkeyi karşı karşıya getirdi. Esasen, Esma Kade’nin de konuşmaları buna hizmet eder nitelikte. Muhammed Gazali gibi 1990 ve 1991 yıllarında Cezayir’de kalan ve ders veren Karadavi, Esma’yı orada tanıyor ve adeta vuruluyor ve tutuluyor. Sevgisini 5 yıl boyunca içinde saklıyor ve bunu şiirlere döküyor. Gerçekten de Arapların ‘raki’ dedikleri cinsten muhteşem şiirler yazıyor ve içini döküyor. Şuruk gazetesi Esma Kade’nin ağzından bunlardan bazılarını yayınlıyor. Değme gençler ve özellikle de günümüzdekiler bu tarz şiirlere yabancıdırlar ve yazamazlar. Yazanları olsa da, azınlıktadır. Bundan dolayı October dergisinden Emire Havasek şiirlere ve şeyhin aşkına meftun olmuş durumda. Tabii meftun olmayan ve şeyhi aşkı ve sevgisi aracılığıyla yermek isteyenler de çok. ‘Bakın güvendiğiniz dağlara kar yağdı. Şeyh de gençlere uydu’ diyorlar. Bunlar Şeyhin aşkını Hind filmlerine benzetiyorlar. Karadavi’nin aşkını ‘gıramiyat (Karadavi)’ yani gönül macerası olarak adlandırıyorlar. Abdulkadir el Cezairi’nin torunlarından olan Esma Kade’nin matematikçi babası Muhammed Kade vaktiyle bu beraberliği kesinlikle onaylamıyor. Yaş ve çevre farkını gözetilmesini istiyor ve önemsiyor. Esma da sonunda babasının haklı olduğunu teslim ediyor ve Cezayir toplumu ile Mısır toplumu arasındaki sosyolojik farklara temas ediyor.

¥

Kanaatimce, bu izah veya yorumlama tarzı isabetli değil. Birinci eş ve çocukları baştan beri bu evliliğe karşı ve baltalamak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Evliliği bitirmek için sipere yatıyorlar. Buna mukabil, Esma da onların çizdiği sınırlar içinde kalmak istemiyor onda da kıskançlık damarları zaman zaman depreşiyor, kabarıyor ve sonunda Karadavi  aşkın, elemin ve firakın ateşiyle yanarken evlilikle birlikte de kıskançlığın ateşinin ortasına düşüyor. Bu ateşi daha fazla taşıyamıyorlar. Boşanıyorlar. Esma ile Şeyhin evliliği galiba 11 yıl devam ediyor. Esma ayrıca El Cezire’de aile programlarının yönetmenliğini de yapıyor.

Şeyhi dillerine dolamak isteyenler de bu hadiseyi bir av sahasına dönüştürüyorlar. Esma Kade de, kendisinin ‘helal metres’ olarak adlandırıldığını ileri sürüyor. İkinci eşle yollarını ayırsa bile geride zihinlerde şu tortular kalıyor: Şeyh çocukluğuna geri döndü, aşık şeyh...