Şeyh Said’in Mezar Yeri Açıklansın!

Kemalist rejim, muhaliflerin fikirleri bir yana, mezarlarına dahi tahammül etmemiştir. Şeyh Said, Seyid Rıza ve Said Nursi’nin mezar yerleri hala meçhul.

HAKSÖZ HABER

Şeyh Said, Kemalist rejimin zulümlerine isyan etmesinin ardından 46 arkadaşı ile birlikte idam edilerek şehadet şerbetinden tatmıştır. Şeyh Said ve 46 arkadaşının naaşları ailelerine verilmedi ve nereye defnedildikleri hiçbir zaman açıklanmadı.

Şeyh Said'in torunu Abdulmelik Fırat, anılarında: "Dedem Şeyh Selahattin Efendi'den biliyorum. Onun Fatiha okuduğu bir yer vardı. Şu anda Alman Hastanesi olarak kullanılan Diyarbakır Orduevi'nin bitişiğinde olan bir nokta. Zaten orası önceden Diyarbakır şehir mezarlığıymış. Şu anda Şeyh Said ve arkadaşlarının bulunduğu yer hâlâ boş. Bir kısmında orduevi bahçe duvarı var. Bir yerde de bizim mezar yeri olarak bildiğimiz bir yer." diyordu.

Avukat Sıtkı Zilan, 2012’de yaptığı açıklamada "İdam edildi ama cezası öldükten sonra da bitmedi. Malları gasp edilmiş; sarığı, tespihi dahi verilmemiş. Bunlar nerede tutuluyor bilmiyoruz. 2009'da İçişleri Bakanlığı'na detaylı bir dilekçe vermiştik. Hem mezar yeri ve emanetleri ile ilgili. Ama bir sonuç alamadık" ifadesini kullanmıştı.

Şeyh Said kitabının Bahadır Kurbanoğlu'da konu ile alakalı şunları belirtti: "Kemalist rejim, Şeyh Said, Seyid Rıza, Said-i Kürdi (Sad Nursi) gibi halkın gönlünde yer etmiş muhalif şahsiyetlerin mezar yerlerinin belli olmamasını bir siyaset olarak gütmüş; onları düşünce ve eylemleriyle birlikte tarihe gömmeye çalışmıştır. İskilipli Atıf hoca gibi İstiklâl Mahkemeleri'nin kurbanlarının mezar yerleri ise ancak son yıllarda bu konularda gayretler içine girenlerin özel çabalarıyla ortaya çıkarılmıştır.

Elbette mesele sadece mezar yerlerinin tespiti değil, uğradıkları haksızlıkların tespiti ve resmi ideolojik tarih anlatısının da tashihi mucibince iade-i itibarlarının da Meclis tarafından sağlanmasıdır. Bizler biliyoruz ki bunun önündeki engel dün ve bugünün siyasi iklimi üzerindeki vesayet gölgesidir. Lakin şu da bilinmelidir ki onların itibarları zaten Allah katında ve sevenlerinin, takipçilerinin gönlündedir."

İskilipli Atıf Hoca kitabının yazarı Bülent Gökgöz ise sitemize şu açıklamayı yaptı: “Kemalist vesayetin temellerinin atıldığı cumhuriyetin erken döneminde bizzat Mustafa Kemal tarafından yetkilendirilmiş İstiklal Mahkemeleri eliyle idam edilen İskilip Atıf Hoca’nın da tıpkı Şeyh Said, Seyid Rıza örneğinde olduğu gibi mezar yerleri gizlenmişti. Uzun yıllar sonra ferdi çabalar sonucunda mezar yeri tespit edilen Atıf Hoca’nın İskilip’e nakledilmesi de dar bir çevre içinde gizlice gerçekleştirilmişti.

Tedirgin bakışlar ve kaygı dolu uğraşlar sonucu Gülbaba Mezarlığı’ının dışındaki trafonun arkasına defnedildikten sonra Atıf Hoca gündemleştikten sonra kısmen normalleşme başlamış ve bugünkü kabre dönüştürülmüştür.

77 yıl önce, Dersim katliamı sırasında asılan Seyid Rıza'nın mezarının da yeri bilinmiyor. Birçok başvuruya rağmen, devlet cevap verme gereği bile duymadı.

Kemalist rejime karşı 'İsyana liderlik ettikleri' gerekçesiyle 12 yıl arayla asılan Şeyh Said'in de Seyid Rıza'nın da mezarı yok. Said Nursi'nin mezar yeri de hal bilinmiyor.. Yine 90’lı yıllar boyunca Jitem ve güvenlik güçlerinin faili meçhul cinayetleri neticesinde kayıp olan binlerce cenazenin yeri de bilinmiyor.

İdam edilen Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının mezar yerine de idamından yıllar sonra ulaşılabilmişti.,

İskilipli Atıf Hoca idam edildikten sonra mezar yeri açıklanmamış 1954’te Ankara’da Şafaktepe parkında gömüldüğü ortaya çıkmıştı. 2010’da DNA tesbiti sonrası Atıf hocanın naaşı Çorum’un İskilip ilçesine taşınmıştı.

Devlet biran önce bu infaz edip ortadan yok ettiği bu kişilerin en azından mezar yerlerini açıklamalı.

Hukuk Haberleri

Gazze eylemlerine hakaret eden Fatih Altaylı hapis cezası aldı
Sinan Ateş cinayeti davasında gerekçeli karar açıklandı
Mülakat sistemi yeni mağdurlar üretmeye devam ediyor: Yazılıda rekor kırdı, mülakatta yok sayıldı!
Bu ne acele! Suriyeli muhacirlere aile hekimliği uygulaması sonlandırılıyor
Cumaya giden işçisini ekmeğinden eden işveren müstehakını buldu