Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Mustazaflar Cemiyeti, Memur-Sen ve Ay-Der gibi kurumların da bulunduğu Diyarbakır'daki 72 kurum tarafından Şeyh Said kıyamının yıldönümü dolayısıyla kitlesel basın açıklaması yapıldı.
Şehit Şeyh Said ve arkadaşları için kılınan gıyabi cenaze namazıyla başlayan eylemde, “Muhakkak ki Davam Allah ve Din İçindir” Ey Şehit Yolun Yolumuzdur. Yolunu Sürdüreceğiz” pankartı açıldı.
Ofis Camiinden Cuma namazının ardından toplanan kalabalık, AZC Plaza’ya doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca, “Şeyh Said’in Yolu Yolumuzdur, İstiklal-u Azadi Kurdıstana İslami, Şeyh Said’in Davası Davamızdır” şeklinde sloganların atıldı eylem Diyarbakır’daki 72 İslami kurum adına İbrahim Gökdemir’in okuduğu basın açıklamasının ardından sona erdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ŞEYH SAİD VE DİRENİŞ MÜCADELESİ
İslam için başkaldıran, ömrünü İslam’a adamış yiğit, fedakar ilim ve mücadele adamı Şeyh Muhammed Said El Palevi 13 Şubat 1925 yılında İslami Kıyamın 90. yılındayız. Şahadetini Rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.
Şeyh Said 1865 yılında Erzurum'un Hınıs ilçesine bağlı Kolhisar Köyü'nde dünyaya geldi. İlim öğrenmek, tebliğ ve irşad çalışmaları için Kürdistan bölgesini diyar diyar gezerek her fırsata halkımıza İslami direnişinin önemini anlattı. Gerek yaşamı, gerek kişiliği, gerek takvası, gerek cesareti ve gerekse mücadelesi ile örnek alınması gereken muttaki bir alim ve İslami bir şahsiyettir.
Hilafetin kaldırılması ve Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte yeni laik sistemin İslam'a aykırı olduğunu her fırsatta dillendirdi. Hilafetin yeniden tesis edilmesi yönünde çalışma başlattı. Çalışmaları kısa sürede halk tarafından teveccüh buldu. İslam’ı hükümleri kaldıran ve halkı İslam dışı yönetime itaate zorlayan yönetime karşı kıyam başlattı.
Bu büyük kıyamı durdurmayı başaran İslam dışı koalisyonunun güçleri, kıyamı bahane ederek Kürdistan Gülistanını baştanbaşa tarayıp halkı kıyımdan geçirdiler. Müslüman halkın bu kıyamın neticesinde; 14 şehir, 700 köy, 9.000'e yakın ev harabeye çevrildi. 50.000 kişi köylerinden ve şehirlerinden zorla göç ettirildi. 660 kişi idam edilirken, 7.500 kişi zindana atıldı. Suçlu suçsuz, 80.000 insan katledildi.
Şeyh Said kıyamın ardında Mahkeme sırasında kendisine sorulan''Neden Ayaklandınız?'' sorusuna verdiği cevap çok manidardır:''Dini hükümleri zayıflatılmış, birçoğu kaldırılmıştır. Gereğini yapmak istedim. ‘Şeyh Said'in Kürt milliyetçisi olduğu ve kıyamın Kürt isyanı olduğunu zihinlere kazımaya çalışan resmi ideolojiye verdiği en güzel cevap ise '' Kürdistan diye bir devlet hiç düşünmedim. Benim yegâne maksadım İslam'ın hâkim olması ve hükümlerinin tatbik edilmesiydi” sözüdür.
Her ne kadar kendisi Kürt ve onun bu başkaldırısı Kürt bölgesinde başlamış ve Kürtler arasında gerçekleşmiş ise de dünya Müslüman halkların selameti ve birleştirme pozisyonunda “İttihadı İslam” olan Hilafetin ilgasına karşı bir duruş sergilemekteydi. Kürdistan merkezli bir hareket olmasına rağmen aslında Şeyh Said kıyamı küfre ve zulme karşı evrensel bir İSLAMİ kıyamdır. Şeyh Said kıyamını “Kürtlere” ve “Kürtçülüğe” has kılmak başta Şeyh Said'e ve onunla birlikte bu kıyamı gerçekleştirenlere yönelik yapılabilecek en büyük ihanettir.
Şeyh Said; Neye mal olursa olsun, İslam’ın hükümlerinin kaldırılmasına karşı sessiz kalmamayı; zulme ve zalime karşı mücadeleyi, direnişi ceddinden bir miras olarak almıştı. Tıpkı ceddi Hz. Hüseyin gibi, yenilgi ve şahadetin de en az kazanmak kadar başarılı olduğunu bize bu asırda yeniden öğretmiş yiğit bir Müslüman’dı. Çünkü O’nun inancı ve karakteri zillet altında yaşamaya tahammül edecek bir inanç ve karakter değildi. O, İslam dışı bir yaşamı sürdürmektense Şahadete ve ölümü kucaklamayı tercih ediyordu.
Şeyh Said, bize özellikle şunu öğretmiştir; Hz. Hüseyin gibi “kutsal devlet” anlayışının İslam’da yeri olamadığı, adil olmayan rejim ve yönetimlere karşı adı, ırkı ne olursa olsun isyanı ve direnişi öğretmiştir.
Şeyh Said Diyarbakır cezaevi günlerinde kendisini görmeye gelen kızının namusumuz ayaklar altına alındı feryadına karşılık hitaben; “Arkamızdan ağlayıp da zalimleri sevindirmeyin. Kıyamımızı iyi anlayın ve bizden sonrakilere anlatın ve bizim için “Namusu Ekber İslam Dinimizdir”. Sözü ile vermiş olduğu bu anlamlı mesaj ile adeta günümüzde şer odaklarının tesettür ve çarşaf düşmanlığını hoyratça alanlarda sergilediklerini görüyor gibiydi.
Ne yazık ki; Toplumu İslam’la kucaklaştıracak, İslam’ın öz kaynaklarından beslenip, Peygamber sonrası Hilafet dönemini çağrıştıran bu büyük İslam İnkılâbı hareketinin layıkıyla idrak edilmemesi toplumumuz için bir handikaptır.
28 Haziran 1925 günü 47 arkadaşıyla birlikte asılarak şehid edilirken bile son sözleri“Muhakkak ki benim ölümüm Allah'ın dini olan İslam’ın hâkim olması içindir'' olmuştur. Şeyh Said ve Arkadaşlarının mücadelesinin İslami bir mücadele olduğunu ve onların sevdasının milliyetler ve uluslar üstü olduğunu, dünyadaki tüm İslam toplumları içerisinde küfür, şirk ve emperyalist tağuti rejimlere karşı İslam’ın tevhid bayraktarlığını dimdik ayakta tutan bir ilham kaynağıdır.
Bu büyük İslam mücahidi ve şehidi Rabbi ile buluşma esnasında dile getirdiği şu cümle "Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve din içindir.” Sözleri, O’nun inancı ve karakteri zillet altında yaşamaya tahammül edecek bir inanç ve karakterde olmadığını göstermiştir. Şeyh Said kıyamı; hem kapsamı, hem etkisi, hem de İslami vurgusu açısından bu topraklar üzerinde son yüzyılda gerçekleştirilen en önemli İslami direniş hareketidir.
Ey Şeyhimiz; Seni ve dava arkadaşlarını onlarca yıldır ajanlıkla, İngiliz işbirlikçiliği ile milliyetçilikle itham edenler, kabrinin varlığına bile tahammül gösteremeyenler bu gün yeryüzünde silinmiş, namı yok olmuşken, Sen ise milyonlarca dava erinin gönlünde taht kurmuş bir direniş önderisin. Hepimiz sana minnet borçluyuz.
Ey Şeyhimiz; Zalim ve diktatörlere karşı gerçekleştirdiğin büyük kıyamınla modern çağın sömürge ruhuna karşı direnişi destanlaştıran büyük kıyamın asla yenilgiye uğramadı.
Ey dava Önderimiz; Senin bina ettiğin tevhidi kıyamının özgürlük mektebinde yetişen on binlerce Şeyh Said sevdalıları özgürce yaşamak için kıyam bayrağını kaldırmış, senin hedeflediğin menzile doğru ilerlemektedir.
Ey Şeyhimiz; Ey Rehberimiz! Ey Peygamberin varisi; Siz bize öyle şerefli bir miras bıraktınız ki onunla ancak övünülür. Ama biz başkalarının ataları ile övündükleri gibi övünmekle kalmayacağız, elimizden geldikçe, sizin gibi Peygamber varislerini kendimize örnek alarak, İslam davasını yüceltmeye çalışacağız.
Ey Şeyhimiz; Ruhunuz şad olsun torunlarınız mesajınızı almış ve topraklarımızda, kanınızın bereketi ile davanızı yüklenmiş, binlerce Şeyh Said Sevdalıları yoluna revan olmuştur.
Bizler Şeyh Said’in Sevdalıları ve varisleri olarak; Batı emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçilerine karşı, İslam ümmetinin vahdetini ve bağlılığını savunun Şeyh Said ve 47 Dava arkadaşları ve bu uğurda canlarını feda ettikleri için binlerce minnet borçluyuz.
Şeyh Said ve dava arkadaşlarının kiyama başlangıcının 90.yıldönümünde her birini ayrı ayrı rahmetle ve saygıyla anıyor, bizlere ve sonraki nesillere İslam’ın nurlu yolunu kanlarıyla aydınlattıkları için Rahmetle ve saygıyla yâd ediyoruz.