Şeyh-i İntifada: Ahmet Yasin

Nuriye Çakmak Çelik, Şeyh Ahmet Yasin'in hayat hikayesine odaklanıyor.

Nuriye Çakmak Çelik / Yeni Şafak

Şeyh-i İntifada: Ahmet Yasin

Şeyh Ahmet İsmail Hasan Yasin, 1936 yılında Filistin’in Askalan şehrinin El-Cura köyünde doğdu. 3 yaşındayken babası vefat etti ve kardeşleriyle birlikte yetim kaldı. Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinden çıkan ve İngiliz Manda yönetimi altında yaşam mücadelesi verdikleri ata toprakları, 1948 yılında devlet kurduğunu ilan eden İsrailliler tarafından işgal edildi. Kendi topraklarında mülteci durumuna düşerek ailesiyle birlikte Gazze’ye göç eden Ahmet Yasin, ilkokulu İmam Şafii Okulu’nda okudu. Geçim sıkıntıları nedeniyle zaman zaman okulu bırakarak çalışmak zorunda kalsa da başarıyla mezun oldu.

Mezun olduğu yıl bütün hayatını etkileyecek bir kaza geçirdi. Gazze sahilinde yapılan bir yüzme etkinliğinde başının üzerine düştü ve boyun kemiği kırıldığı için kol ve bacaklarını kullanamaz hale geldi. Tekerlekli sandalyeye mahkûm olması onu pes ettirmedi ve eğitimine devam etti. Er-Rihal Ortaokulu ve Filistin Lisesi’nde okudu. Bölgenin en önemli eğitim merkezi olan El-Ezher’e giderek Arap Dili ve İslami İlimler alanında eğitim aldı.

Gazze’ye döndükten sonra öğretmenlik yapan ve verdiği vaazlarla öne çıkan Ahmet Yasin, 1967 yılında Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ün işgal edilmesi üzerine Gazze İslâm Merkezi’ni kurarak şehit ailelerine yardım edilmesi, halkın eğitim sorunlarının giderilmesi, yoksullukla mücadele edilmesi için yardım organizasyonları düzenlenmesi ve işgale karşı direniş bilincinin geliştirilmesi konularında aktif rol almaya başladı ve tüm Filistin’de tanındı. İşgal yönetimi tarafından sık sık göz altında alınarak gözdağı verildikten sonra örgüt kurma ve silah bulundurma suçlamasıyla 1982 yılında tutuklandı. 13 yıl hapis cezası almış olmasına rağmen 1985 yılında gerçekleşen esir takasıyla serbest kaldı.

Özgürlüğüne kavuştuktan sonra çalışmalarını hızlandırdı ve 1987 yılında İslam Merkezinin çalışmalarını genişleterek devam ettirecek olan İhvan-ı Müslimin’in Filistin kanadı olarak Hareket’ul Mukavemet’il İslamiyye (İslami Direniş Hareketi) aldı örgütün kurucuları arasında yer alarak manevi lideri oldu. HAMAS olarak tanınan hareket, 1987 yılında yaşanan ilk intifada ile tüm dünyada duyuldu. Taşların ve tankların savaşı olarak bilinen bu direniş mücadelesi sonrası 1989 yılında İsrail tarafından yeniden tutuklanan Şeyh Ahmet Yasin, birkaç ay sonra çıkarıldığı ve 15 ayrı suçtan yargılandığı mahkemede; “Bu mahkeme tamamen gayri meşru ve kanundışıdır, kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir çünkü işgalciler tarafından kurulmuştur” cümleleriyle duruşunu sürdürdü. Ömür boyu hapse mahkûm edilen Ahmet Yasin, serbest kalması için kendisine sunulan tüm anlaşma şartlarını reddederek işgal yönetimini tanımadığını belirtti, işkencelere direndi ve 8 yıllık mahkumiyetin ardından yine bir esir takası vesilesiyle 1997 yılında serbest bırakıldı.

Tedavi için gittiği Amman’da birkaç ay kaldıktan sonra Gazze’ye dönen Şeyh Ahmet Yasin, İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un asker koruması altında Mescid-i Aksa avlusuna girmesi sonrasında Eylül 2000’de başlayan ve Aksa İntifadası olarak bilinen İkinci İntifada’nın da manevi liderliğini üstlendi. Tüm bu süreçler boyunca defalarca suikast girişimine maruz kaldı ancak çoğu zaman hafif sıyrıklarla kurtuldu.

22 Mart 2004 günü Gazze’deki evinin yakınında inşa ettirdiği Mecmeu’l İslami mescidinde sabah namazını kılan Şeyh Ahmet Yasin, mescitten çıktığı anda İsrail helikopterlerinden atılan füzelerin hedefi oldu. Füzelerden ikisi tekerlekli sandalyesine isabet etmişti. Saldırıda 67 yaşındaki Ahmet Yasin şehit olurken iki oğlu da yaralandı. Vefatından sonra bir süre daha devam eden intifada 2005 yılında sona erdi ve İsrail, Gazze Şeridi’nden çekildi.

Gazeteciler tarafından sorulan terör suçlamasıyla ilgili sorulara, “HAMAS esas itibarıyla bir askeri örgüt değil insani bir örgüt, hizmeti esas alan toplumsal bir harekettir. Hedefimiz toprağımızı kurtarmak ve hakkımızı geri almaktır. Eğer işgale karşı toprağını savunanın yaptığını terör olarak nitelendiriyorlarsa bizzat işgalin kendisini ne olarak niteleyecekler?” cevaplarını veren Şeyh Ahmet Yasin, yaşlı, hasta ve ileri derecede engelli olmasına rağmen İsrail tarafından büyük tehlike olarak görülüyordu. Engelini ve yaşadığı zorlukları hiçbir zaman bahane etmeyerek Filistin’in özgürlüğü ve Kutsal Mabet Mescid-i Aksa’nın kurtulması için çalışan Şeyh Ahmet Yasin, “Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum” duasıyla hafızalarda yer etmişti.

Biyografiler Haberleri

Muslih bildiklerimizden Şeyho Duman ve mirası
"Afiye Sıddıki'ye yönelik Amerikan zulmü sürüyor"
İşgal rejimi Gazze kuzeyinde 20 günde 770 kişiyi katletti
Türkiye Yazarlar Birliği Kurucu Başkanı Mehmet Doğan vefat etti
İşgalci İsrail’in kabusu Yahya Sinvar kimdir?