Tarih, 13 Haziran 2004.. 313 generale, bir mektup gidiyor. Mektubu yazan, MHPGenelBaşkan Yardımcısı Mehmet Şandır.. Mektup, şöyle başlıyor: “Sayın generalim, Genel Başkanımız Sayın Dr. DevletBahçeli, endişe verici son gelişmeler üzerine bir değerlendirme yapmıştır. Bir tarihi görev olarak, toplumun tüm kurum ve kesimlerinin azami sorumluluk anlayışı ve sağduyu ile hareket etmeleri gerektiğini, bu yönde siyasi iktidarın uyarılmasını ifade eden açıklama metnini bilgilerinize saygılarımla sunuyorum. Mehmet Şandır - MHP Basın ve Propagandadan Sorumlu GenelBaşkan Yardımcısı.”
Ekinde de “Tarihi görev çağrısı” başlıklı bir mektup.
“Vatan sahipsiz değildir” diye bitiyor.
Bir siyasi parti..
Halkın bir kısmı; özellikle de mütedeyyin-milliyetçi kısmı, bu siyasi partiye oy vermiş, TBMM’ye göndermiş.
Milletin sorunlarını, Meclis’te çözmesi için.
Meclis’e bir dönem girmiş siyasi partinin genel başkanı, oturmuş mektup yazıyor.
Kime?
Generallere.
Ne için?
Daha önceki iktidarlara nispeten daha milliyetçi çizgideki siyasi iktidarı uyarması için..
Uyarmanın ne mânâya geldiğini biliyorsunuzdur.
Generale, hele hele 313 generale birden “Uyarı yap” diye bir mektup yazarsanız, bunun anlamını herhalde anlıyorsunuzdur..
Mektubun başına da, hele hele “Görev çağrısı” derseniz.
Sanki generallerin görevi “siyasi iktidarı uyarmak” imiş!
Evet, bu mektubu, 313 generale yollayan MHP, o tarihte ne yapmak istiyordu?
Bugünlerde deşifre olan, o günkü darbe hazırlıklarına destek mi vermek istiyordu?
Onun için mi gönderilmişti bu mektup?
MHP’nin izahı zor icraatları, çabuk unutuluyor.
Unutturuluyor.
1991 sonunda kurulan SHP(CHP)-DYP koalisyon hükümetine de dışarıdan destek vermişti MHP!
O destek sayesinde, Seyfi Dede AdaletBakanı olmuştu.
Ve yüksek yargıyı, bugünkü şekle dönüştürmüştü.
O günahın vebalini henüz sırtından atamayan MHP, şimdi yüksek yargıdaki normalleşmenin anahtarı Anayasa değişikliğine karşı çıkıyor.
AKParti’nin, yüksek yargıyı ele geçirmek istediğini iddia ediyor.
İşte belgeler..
İşte; 24 Haziran 1992’de, o tarihte HSYK’da görev yapan yüksek hakimlerin, Seyfi Dede’nin kadrolaşma girişimlerine yaptıkları itiraz..
O itiraza rağmen, Seyfi Dede’nin 2 yıllık Adalet Bakanlığı döneminde HSYK’nın sol renge dönüştürülmesi.
Sadece HSYK’nın değil.
Yüksek hakimlerin büyük çoğunluğunun, Seyfi Dede ekolündeki isimlerden oluşturulması..
MHP’nin dışarıdan desteklediği SHP(CHP)-DYPiktidarı döneminde oldu bunlar...
Şimdi, tek özelliği, Seyfi Dede ekolünden gelmek olanların yüksek mahkemelerdeki hakimiyetleri bozuluyor. Yerel mahkeme hakimlerinin katılacağı seçimlerle, yüksek mahkemelerdeki isimler, artık daha adil bir şekilde belirlenecek.
Ve MHP buna itiraz ediyor. Niye acaba?..
MHP, yüksek mahkemelerde, solcu hakimlerin çoğunluğu oluşturmasından memnun mu acaba?
Seyfi Dede ekolünden gelen, kendilerine “Faşist” diyenlerin seçtikleri, “Apo ile işbirliği”ne bile soyunan yüksek hakimlerden çok mu memnunlar, MHP’liler?
Memnunlar mı ki; Anayasa değişikliğine karşı çıkıyorlar?
Yoksa biz mi MHP’yi yanlış biliyoruz?
Milliyetçi görünüp, Seyfi Dede ekolünün önünü açan..
Önünü açtıkları gibi, o ekolün getirdiklerinin sürdürdükleri kadrolaşmanın sona erdirilmesine bile tahammül göstermeyen..
Muhafazakâr görünüp, başörtü yasakçılığı konusunda anlaşılmaz bir dayatma içinde olan generallere “hükümete uyarı yapma” çağrısında bulunan..
Göründüğünden çok farklı bir siyasi parti mi MHP?
12 Eylül oylaması, MHP için yol ayrımı olacak...
Ya Seyfi Dede’ye destek verenler, generallerden medet bekleyenler yönetimden gidecek. Ya da milliyetçi taban bu partiden ayrılacak!..
VAKİT