Seyfi Dede HSYK Başkanı imiş, haberimiz yok!

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yıllardır, HSYK kamuoyunun gündeminde.

Biz eleştiriyoruz, onlar cevap veriyorlar: “Objektif kurallara göre hareket ediyoruz. Tarafsızız. Bağımsız kalmak için çalışıyoruz. Önyargılı değiliz.Bizde torpil işlemez. Siyaset bizim işimiz değil..”
Mahkeme kararı ile dinlenilen telefon kayıtları gösterdi ki; yapılan tüm savunmalar, A’dan Z’ye yalan!
O kurulun çalışmalarında siyasiler de etkin.. Torpil de işliyor... Talimat da başüstüne ediliyor!
Alın o konuşma kayıtlarını, okuyun.
“Biz bitmişiz” diyeceksiniz.
“Yargı iflas etmiş” diyeceksiniz..
“İnsanlar adalet beklesinler.. Davalarında hakkaniyetle verilecek kararları beklesinler.. Ama hiçbir şeyden haberimiz yokmuş.. Meğerse Ankara’da ne dolaplar dönüyormuş” diyeceksiniz..
Nasıl demezsiniz ki?
Bakın HSYK’nın, tüm hakim ve savcıları temsil eden bir kurul olması için yapılmak istenen değişikliği, bundan daha 2 ay önce, HSYKBaşkanvekili Kadir Özbek nasıl eleştirmiş!
Önce soru: “HSYK’nın yapısı değiştirilmek isteniyor.Ne diyorsunuz?”
Cevap şu: “Anayasa ve devlet sistemimizin ana unsurlarından olan kuvvetler ayrılığı ilkesi ve onun üç ayağından biri olan yargının, yürütme tarafından ele geçirilmesi, önce kuvvetler ayrılığı ve buna bağlı olarak hukuk devletinin çatısının çökmesi anlamına gelir. Ve bu bilerek yapılıyor.”
Vay vay vay..
Ne güzel de konuşurmuş Kadir Bey..
Bir de, kendisinin saygı duyduğunu söylediği eski Adalet Bakanı’nın telefon konuşmasından bir kesit verelim: “M. Seyfi Oktay: Şimdi şeyler belli oldu, Yargıtay üyeleri. Üzerine durduğum üç dört kişi vardı, onlar şey oldu, nedir seçildiler... Bir kere şeyin Metin’in hanımı var Metin Ş. var ya; o benim ekiptendir. Ayşe hanım onun şeyi, Şebnem hanım var.. Şey de yine benim kadrodan.. Şey de.. Ee bakanlıkta idi, şeye geçti, ondan sonra Muğla var...”
Ne diyor bu eski AdaletBakanı, Kadir Bey?!..
Kafayı mı yemiş bu adam..
Diyor ki, “O benim ekipten, bu benim ekipten..”
Ne ekibi bu Kadir Bey?
Folklor ekibi mi? Halkoyunları ekibi mi? Kılıç kalkan ekibi mi? Yoksa yoksa semah ekibi mi?..
Buyurun izah edin..
Hani siz, liyakat ile verdikleri kararlardaki başarısına göre, hakimleri Yargıtay’a üye seçiyordunuz?..
Ne oldu?
Eski AdaletBakanı’nın ekibinden olanları seçiyormuşsunuz; öyle diyor, saygı duyduğunuz o “bakan”! Bu ne rezalettir, söyler misiniz?..
Sahi Sayın Özbek.. Siz demiyor muydunuz, “HSYK’da Adalet Bakanı’nın işi yoktur. Oluşturulmaya çalışılan HSYK, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırır ve Adalet Bakanı’nın emrinde bir kurul haline gelir.”
Böyle diyordunuz; değil mi?
Şimdi anlaşıldı sizin isteğiniz..
Siz aslında AdaletBakanı’nın HSYK’da olmasını istemiyor değilsiniz..
Siz zaten AdaletBakanı ile birlikte, Yargıtay üyelerini seçiyorsunuz..
Ona “Tabii efendim. Tabii. Yollayın hemen” diyorsunuz..
AdaletBakanı’nın gönderdiği adayları da, Yargıtay’a üye yapıyorsunuz..
Sizin, HSYK’daki Adalet Bakanı’nın üyeliğine aslında itirazınız yok.
Ama sizin itirazınız, seçimle işbaşına gelen hükümetin AdaletBakanı’na.
Siz istiyorsunuz ki; mevcut hükümetin AdaletBakanı değil, 1991-1994 tarihleri arasında, sizi Ankara Adalet Komisyonu Başkanı yapan Adalet Bakanı, hep kurulun başkanı olsun.. Hep o bakanla birlikte çalışasınız. Hep o aynı zamanda dede olan bakan ile bütün kadrolamayı yapasınız..
Evet; sizin isteğiniz, siyasi kadronun temsilcisinin HSYK’da bulunmasına değil. Siz, sadece solcu-mezhepçi siyasetçilerin HSYK’da olmasını istiyorsunuz.
“Bizim ‘Dede’ Adalet Bakanımız olsun, canımız kurban” diyorsunuz..
Öyle mi Sayın Özbek?..

VAKİT