Sevk ve Nakil Koşulları Islah Edilmeli!

“Ağır trajedilerin yaşanmasına izin vermemek için tutsakların sevk nakil koşulları düzeltilmelidir.”

16 Eylül tarihinde Van'dan İstanbul'a ring aracıyla sevk edilen 5 mahkumun yanarak ölmesi sevk koşullarını gündeme getirmişti. Konuyla ilgili Tekirdağ F Tipi Cezaevinden Haksöz’e mektup yazan Emrah Doğan’ın mektubunu sizlerle paylaşmak istedik.

Bu vesileyle hapishanelerden gelecek farklı sorunlar ya da taleplerle ilgili haber ve yazılara yer vermeye devam edeceğimizi hatırlatalım…

HAKSÖZ-HABER

Merhaba

16.9.2011 tarihinde bulundukları ring aracında yangın çıkması sonucu Van’dan İstanbul’a sevk edilen beş tutsak elleri kelepçeli bir halde kilitli kabin içinde diri diri yanarak hayatını kaybetmiştir. Tutsaklar “can güvenliklerinden sorumlu” jandarmanın gözleri önünde küle dönmüştür adeta. Tutsakların can güvenliğini sağlama değil ellerinden kaçırmama anlayışıyla hareket eden jandarma böylesine ağır bir sonucun yaşanmasının sorumlularından bir olmuştur.

Bu acı olay tutsakların can güvenliğine ve maruz kaldığı uygulamalarla ilgili durumu, koşulları bir kez daha gözleri önüne sermiştir. Tutsaklar insani olmayan koşullarda sevk edilmektedir. Bırakalım şehirlerarasını şehir içi yolculuklarda bile ring araçlarıyla yolculuk adeta bir işkence gibidir. Ağır hasta tutsaklar bile ring araçlarıyla kilometrelerce yol kat etmektedir. Tutsaklar elleri kelepçeli halde kilitli bir kabin içinde yoluculuk yapmakta zaman zaman jandarmanın saldırısına uğrayarak ya elleri kelepçelenmekte ya da koltuk demirlerine kelepçelenmekte, ihtiyaçların giderilmesi için yeterli koşul, süre sağlanmamakta vb. gibi uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadır.

Bütün bunlara yol açan Bakanlık ile Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün tutsakları birer insan değil şekil verilmesi gereken, üzerinde her türlü tasarrufta bulunulacak birer nesne olarak görme anlayışıdır. Yani tecrit, tretman uygulamalarıdır. Yasa, genelge, tüzük, yönetmelikler hep bu anlayışla hazırlanmakta, en üstünden en altına kadar yetkili bütün kurum ve kişiler bu doğrultuda hareket etmektedir. Tutsaklar ister tutuklu ister hükümlü olsun, belli hakları geçici süreyle kısıtlanmış ülke vatandaşları değil de ele geçirilmiş düşman (adli, siyasi bu noktada çok fark etmiyor) olarak algılanmaktadır. Bu algılama “güvenlik tedbirlerini” her türlü insani ve demokratik hakkın kullanımının önüne geçirmektedir. Hatta son örnekte görüldüğü gibi en temel ve değiştirilemez olan yaşam hakkı dahi yok sayılabilmektedir.

Biz, yanan ring aracındaki görevli jandarmaların gerekli çabayı gösterdiklerine inanmadığımız gibi benzer uygulamalarla sürekli yüz yüze kalmamızdan dolayı da biliyoruz. Görevli jandarmaların kişisel duyarlılıkları olabileceklerini kabul etsek dahi bu zihniyete göre şekillenmiş bir “görev bilincine” sahip personelin kişisel anlamda en duyarlı personel olsa dahi bu şekilleniş nedeniyle durumun vahametini kavramakta zorlanacakları açıktır. Çünkü bu anlayışa göre tutsakların hiçbir hakkı yoktur, sadece YÜKÜMLÜLÜKLERİ vardır: Adalet Bakanı’nın yanarak hayatını kaybeden tutsakların ellerinin kelepçeli ve bulundukları iç bölmenin kapısının kilitli olmasını mevzuat-güvenlik gerekçesiyle açıklaması bu anlayışın ürünüdür. Çünkü bu anlayışa göre tutsakların hiçbir hakkı yoktur, sadece YÜKÜMLÜLÜKLERİ vardır. Olay sonrasında, Adalet Bakanı Sadullah ERGİN durumu prosedüre uygun olarak değerlendirmekle yetinmemiştir. Hayatını kaybeden tutuklu hükümlü mahpuslar olmasına rağmen bu faciayı yeni hak gasplarının gerekçesi olarak kullanmak istemiştir.

Çözümü daha insani koşulların oluşturulmasında aramak yerine “video konferans”la ifade alınması gibi ucubeliklere gerekçe yapmaya çalışmıştır. Ortalama 6 ayda dosyası açılan (ki siyasi davalarda bu 12 ile 18 ay arasında değişmektedir. Duruşmalar ortalama 3-4 ay gibi sürelerde olmaktadır.) suçunun ne olduğunu dahi bilmeyen, yıllarını içeride geçiren tutsaklara rastlamak ne bir sürpriz ne de bir istisnadır. Hâkim-mahkeme yüzü görmeyen tutsakların adil yargılamanın en azından şekilsel ifadelerinden biri olan mahkemeye çıkma hakları dahi bu trajik olay vesile edilerek ortadan kaldırılmak istenmektedir. Video konferans yönteminin dışarıdan manipülasyona ve hapishane idaresinin müdahalelerine açık olması gibi sakıncaları dahi görülmemektedir. Hücreye koyduğu tutsağı mahkeme dâhil hiçbir şekilde hücreden çıkarmayarak en ağır tecrit koşullarında tutmak hedeflenerek, buna uygun uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Yaşanan trajik olaydan hiçbir yetkili kişi ve kurum ders çıkarma derdinde değildir. Zihniyetlerinin çarpıklığını en uç şekilde ve acı bir olay biçiminde açığa çıkaran şeylerin üstünü örtmek en temel araçlarıdır. Ne kadar çok demokrasiden bahsedilirse o kadar çok antidemokratik uygulama hayata geçirilmektedir. Bu uygulamalara daha ne kadar sessiz kalınacak? Daha kaç ring aracının yollarda içinde elleri kelepçeli tutsakların yanması, kaç hasta tutsağın tedavi şartları sağlanmadığı için ölmesi gerekecek?

Ağır tecrit koşullarında tutulan tutsakların hayatının zerre kadar umursanmadığı, ağır hasta tutsakların serbest bırakılmayan hapislerde yavaş yavaş ölüme sürüklenmesinden, 10 yılda yaklaşık 1800 tutsağın hayatını kaybetmesinden de görülmektedir. Hapishanelerde 200’ün üzerinde ciddi sağlık sorunları olan hasta tutsak bulunmakta, bunlardan onlarcasının acil tedavisi ve tahliye edilmesi gerekirken hapishane yönetiminden Adli Tıp’a, savcılıktan bakanlığa, başbakandan cumhurbaşkanına kadar bütün yetkili kurum ve kişiler bu tablo karşısında sorumsuz davranarak tamamen bilinçli bir tutumla yeni ölümlere davetiye çıkarmaktadır.

Şurası unutulmamalıdır ki, bizim gibi ülkelerde herkesin yolu ring araçlarının içine düşebilir. Herkes o yanan beş mahpusun yerinde veya başka bir trajedinin kurbanı olabilir. Böylesine ağır trajedilerin yaşanmasına izin vermemek için tutsakların sevk nakil koşulları aşağıdaki talepler doğrultusunda düzeltilmelidir:

- Tutsaklar ring içerisinde kelepçesiz tutulmalı, iç bölümlerine kapısı kilitlenmemeli, herhangi bir kazada tutsaklar anında araçtan indirilerek can güvenliği sağlanmalı

- Uzun mesafe sevk nakillerde talep halinde uçak kullanılması kural haline getirilmeli, karayolu kullanılacaksa otobüs veya trenle nakil yapılmalı, ihtiyaçlar için gerekli koşullar sağlanmalı

- Ciddi sağlık sorunu olan tutsaklar ring aracı ile değil ambulansla hastaneye götürülüp getirilmeli

- Ring araçlarındaki plastik oturaklar yerine yolcu koltukları konulmalıdır.

Bakanlık herhangi bir gerekçeye sığınmadan bu koşulların yerine getirilmesi için hareket geçmelidir. Yoksa bu olayda olduğu gibi bundan sonra yaşanacak benzer olaylardan da bakanlık sorumlu olacaktır.

Demokratik-duyarlı kurum ve kişiler sadece yaşanan bu olay için değil, bu olay vesilesiyle bundan sonra yaşanabilecek benzer olayların yaşanmasına neden olacak koşul ve uygulamaların ortadan kaldırılması ve sorumluların cezalandırılması için de harekete geçmeli, duyarlılık göstermelidir.

Selamlarımızla…

Emrah DOĞAN
1 No’lu F Tipi Cezaevi / C77- Tekirdağ

 

Hukuk Haberleri

Gazze eylemlerine hakaret eden Fatih Altaylı hapis cezası aldı
Sinan Ateş cinayeti davasında gerekçeli karar açıklandı
Mülakat sistemi yeni mağdurlar üretmeye devam ediyor: Yazılıda rekor kırdı, mülakatta yok sayıldı!
Bu ne acele! Suriyeli muhacirlere aile hekimliği uygulaması sonlandırılıyor
Cumaya giden işçisini ekmeğinden eden işveren müstehakını buldu