HAKSÖZ HABER
“Hey sen, arkadaki, sen buraya gel bakalım!” bu cümleyi okuduğunuzda ne hissettiniz bilmiyoruz ama buyurgan bir tarzı olduğuna hepimiz mutabık olmuşuzdur herhalde.
Bir haberde ironi amaçlı, kurmaca bir öyküde anlatıma derinlik katmak için kullanılabilecek olan bu tarz, Türkiye’de köşe yazarlarının haleti ruhiyesi olmuş durumda. Hoşlarına gitmeyen herkese son derece kaba bir şekilde ‘had’ bildirmeye çalışan acar yazarlarımız hadsizliğin sınırlarını yerle bir ettiklerinin farkında bile değiller halbuki.
Türkiye’de herkesin her konu hakkında konuşmaya hakkı var. Müptezel bir oyuncu laiklik hakkında konuşup milyonlarca insanı hedef alabiliyor. Kimse çıkıp tek laf edemiyor bu şahsa. Netice olarak akademisyen, gazeteci, bürokrat fikrini beyan eder, siyaset ve topluma rota çizebilir ama imamlar, onlar zinhar ağzını açamazlar…
Bu yaklaşım son örneklerinden birisini Habertürk yazarı Sevilay Yılman gösterdi. İmam değil mikser! Başlıklı yazısında Ayasofya Camii imamı Mehmet Boynukalın Hoca’yı hedef alan Yılman özetle, ‘sen namazını kıldır, toplumsal, siyasal olaylar hakkında görüşlerini beyan etme’ diyor.
Sevilay Yılman’ı Boynukalın Hoca’nın laiklik hakkındaki sözleri zaten çok rahatsız etmiş. Mehmet Boynukalın’ın memur olması sebebiyle laiklik karşıtı ifadelerde bulunamayacağını ifade eden Yılman, özgürlükçülüğünü de göstermiş oluyor. Memuriyetin ne sebeple böyle bir fikri ifade etmeye engel olduğunu da anlayabilmiş değiliz. Memur dediğiniz dünya görüşlerinden, inançlar azade robot mudur?
Sevilay Yılman son olarak ise Mehmet Boynukalın’ın 8 Mart’ta yaptığı paylaşımlara takılmış. Mehmet Boynukalın katılırsınız katılmazsınız, kadınlık ve erkekliğin çatışmacı bir üslupla karşı karşıya getirilmesinin bir problem olduğuna dikkat çekiyor. Gayri ahlaki yaşam tarzlarının kadınlara yönelik şiddet hadiselerini temel sebepleri arasında değerlendiren Mehmet Boynukalın oldukça haklı bir noktaya da dikkat çekiyor ama Sevilay Yılman notunu vermiş, Boynukalın’ın ne söylediğinin bir önemi yok!
Bu sebeple olsa gerek Yılman yazısında toplum adına konuşma cüretini de kendisinde görüyor. Tabiri caizse parmak sallayarak konuşan Sevilay Yılman işin özünde anlamak için değil yaftalayıp susturmak için yazıyor! Hulasası despotik laisizmin muhkem duvarlarını kendisine kale edinen Yılman kendisi gibi düşünmeyenlere nefret kusuyor! Bundan daha büyük korkaklık var mıdır acaba?