Süleyman Ceran’ın yazısından konuyla alakalı bazı kısımlar şöyle:
11 deprem şehrinden sadece Hatay’da ve Hatay’ın da 15 ilçesinden sadece Defne’de “Sevgi” adlı bir parka tüneyen TİP, TKP, EMEP gibi partiler; Halkevleri, Morçatı gibi sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek bir komün oluşturdular. Defne Belediye Başkanı İbrahim Güzel: “Çadır yok, kimsenin başını sokacak yeri yok.” diyerek ilçesinde sanki devletin esamesi yokmuş gibi konuşuyordu. Deprem bölgelerinden yalnızca sadece Hatay’a ve oradan Defne’ye gelen HDP eş başkanı Pervin Buldan’a seslenen bir depremzede: “geçmiş olsun diyen yok. Tek bir battaniye almış değiliz.” diyerek iktidarın bile isteye bu bölgeye gelmediğini anlatıyordu. TİP Genel Bşk. Yrd. Barış Atay’ın öncülüğünü yaptığı, Ahmet Şık, Serra Kadıgil gibi milletvekillerinin ve Şirin Payzın gibi pek çok gazetecinin ziyaret ettiği park öyle bir servis ediliyor ki zannedersiniz tüm Hatay’a yalnızca onlar sahip çıkıyordu. “Örgütlü mücadele güçtür.” mottosuyla yola çıkıp “inadıniradendir” diye tag açan ve sadece Hatay’ı, Hatay’ın da bütününü değil ideolojik ve mezhebi saiklerle seçtikleri bir parkta yaptıkları lokal pansumanı abarttıkça abartıyor, köpürttükçe köpürtüyorlardı. Ortada binlerce kişinin acısı varken “asrın felaketi olan tek adam rejimine karşı birbirimize daha sıkı sarılalım” diyen ve depremi siyasete tahvil etmeye çalışan bu insanların aslında daha önce kentsel dönüşüme karşı olduklarını da gördük. Masalar kurup gururla karşı çıktıkları, mahkemelere koşup engellemeye çalıştıkları kentsel dönüşüm çabalarını akamete uğrattıkları alanlarda depremde ölen insanlardan dolayı hicap dahi duymayıp onlar üzerinden de politik ayrışma peşinde olanlarla ve bulundukları Sevgi Parkı’ndan bir Gezi Parkı çıkarma hayalini taşıyanlarla dolu o park. Sevgi Parkı’nın adını depremden sonra “Sevgi Direniş Parkı” koyanların hayalleri de 28 Mayıs-30 Ağustos günleri arasında yaşanan, dış güçlerin de açık çeklerle destekleyip iktidarı silkeledikleri Gezi Parkı’ndan başkası değildi.
Hatay’a devletin bile isteye gitmediği, politik ve mezhebi kaygılarla iktidarın başka şehirlere yoğunlaştığı, enkazlardan sadece Ak Partililerin çıkarıldığı yalanlarını paylaşanların derdi halk olabilir mi?