Yeni Şafak gazetesinin 23 Ekim 2013 tarihli nüshasında “Öcalan El-Kaide'ye Karşı Ne Yapabilir?” başlıklı bir yorumu yayınlanan Seral Köprülü’nün söz konusu yorumuyla ilgili sitemizde “Yeni Şafak Yazarının Derdine Bakın!” başlıklı bir değerlendirme yayınlamıştık. İslami hareketin gelişiminden tedirginlik duyan ve çare arayanlar kervanına Yeni Şafak’ta yorumu yayınlanan Seral Köprülü’nün de katıldığını belirtmiş ve yazarın el-Kaide’nin yükselişini engelleme derdine düştüğüne dikkat çekmiştik.
Seral Köprülü, söz konusu değerlendirmemize cevap mahiyetinde bir yazı kaleme aldı. Cevap hakkı bağlamında yazdığı yazıya sitemizde yer veriyoruz:
***
Haksöz Haber Sitesindeki İddialara Cevabım
SERAL KÖPRÜLÜ
Haksöz haber sitesinde, Yeni Şafak yorum haber bölümünde yayınlanan bir yazımla ilgili olarak, “Yeni Şafak yazarının derdine bakın” başlıklı, gerçeklerle bağdaşmayan bir yazı yayınlanmıştır. Bu yazıda, “İslami hareketlerin yükselişinden tedirginlik” duymam başta olmak üzere hakkımda bazı asılsız iddialara yer verilmiştir.
Her şeyden önce, İslami hareketlerin yükselişinden, gelişmesinden her zaman hoşnut olan ve Kuran ahlakının yeryüzüne hakim olmasını canı gönülden isteyen bir insan olduğumu belirtmek isterim. Yıllardır İslam ülkeleri ve tüm Müslümanların birlik olması için gayret sarf eden bir insan olarak tarafıma yöneltilen bu suçlamaları kabul etmem de mümkün değildir.
Diğer taraftan, Marksist Leninist terör örgütü PKK’nın bu yıkıcı ve din karşıtı felsefesine, uyguladığı teröre karşı da her zaman fikri mücadele içinde olduğumu belirtmek isterim. Tüm yazılarımda Müslüman Kürt halkının bu sapkın felsefeli terör örgütüne asla temsil edilemeyeceğini, dindar Kürt halkıyla Stalinist PKK’nın asla uyuşamayacağını dile getirmekteyim. Yazılarımda belirttiğim gibi çözüm süreci, PKK’ya bir bağımsızlık veya bir özerklik verme süreci değildir. Bu asla kabul edilemez.
PKK’lılara da Kuran-ı Kerim Metoduyla Tebliğ Yapılmalıdır
Ancak, Firavun’a dahi yumuşak söz söyleyerek tebliğde bulunan Hz. Musa, Nemrut’a tebliğ yapan Hz. İbrahim örneklerinde olduğu gibi, PKK’ya da tebliğ yapılması ve İslam’a davet edilmesi gerekliliğine inanmaktayım. Kuran ayetlerinde Yüce Allah bu tebliğin yumuşak sözle yapılmasını buyurmaktadır:
“İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (Taha Suresi, 43-44 )
Allah Hz. Muhammed (sav)’in de yumuşak huylu davrandığını bir ayetinde şu şekilde belirtmektedir:
“Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi...” (Al-i İmran Suresi, 159)
Hz Şuayb’ın yumuşak huylu tebliğ yapması da bir başka örnektir inşaAllah;
“Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın." (Hud Suresi, 87)
PKK’yı Dine Davet Etmek En Güzel Yol Göstermedir
Öcalan’a yol gösterdiğimi dile getirirken, göstermeye gayret ettiğim bu yolun “hak yol İslam” olduğunun belirtilmesini talep etmek de hakkımdır.
Kaleme aldığım ilgili yazım, PKK ile asla bir işbirliği mantığı taşımamakla birlikte, PKK’yı Kuran’a, İslam’a davet etmek, İttihad-ı İslam’ı istemelerine yönelik bir yol gösterme amacını gütmektedir. Marksist örgüt liderinin Stalinizmi ve materyalizmi terk ettiğini açıklaması, örgütünü de Kuran İslam’ını savunmasını istemesi üzerine, belki etkili olur, bir de bu denenmiş olsun diye kaleme alınmış bir yazıdır. Eski hatalarından dolayı tövbe eder ve bu davete icabet ederlerse elbette bu kendi lehlerine olacaktır inşaAllah.
PKK’nın da İslam’a yönelik yanlış bakış açısını yenmesi, İslam’ı güzel görmesi önemlidir. Yeryüzündeki her din karşıtı grubun, yanlış algıladıkları din anlayışını değiştirmek de hepimizin görevidir.
Bakara Suresi'nin 208. ayetinde Allah’ın bu buyruğunu PKK da bilmelidir:
“Ey iman edenler, hepiniz topluca "barış ve güvenliğe (Silm'e, İslam'a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
Bununla birlikte, Kuran’a yöneldiği takdirde PKK’nın İslami hareketlerle bir problemi de kalmayacaktır, Müslüman Kürt halkıyla da bir sorunu olmayacaktır. Bizim de felsefesini değiştirmiş ve bizim değerlerimize yönelmiş bir örgütten rahatsız olmayacağımız açıktır. İşte bu noktada 30 yıl boyunca din karşıtı bir felsefeyle terör yapmış bir örgütü hikmet ve güzel öğütle dine davet etmek gerekmektedir.
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (Nahl Suresi, 125)
Doğuda Birçok İslami Hareket Vardır
İslami hareketler konusuna gelince; El Kaide ve benzeri yapıların, belki de birçok talebinde haklıyken şiddet kullanarak haksız duruma düşmesi ümmet açısından büyük bir sorundur. Ben İslami hareketleri değil, şiddet kullanan oluşumları eleştirmekteyim. Yüce Allah’ın Kuran’da yasakladığı şiddet, terör, dayatma ve baskıyı bir araç olarak kullanan bir hareketi Kurani bir hareket olarak görmek elbette benim açımdan mümkün olmamaktadır.
Oysa iman edenlere yükletilen sorumluluk Allah'ın dinine güzellikle, barışla ve hoşgörüyle davet etmektir. Bu doğruları uygulayıp uygulamama, iman edip etmeme kararı karşı tarafa aittir. Bir kişiyi iman etmeye zorlamak, bazı şeyleri zorla kabul ettirmeye çalışmak Kuran ahlakına aykırı bir tavırdır. Cenab-ı Allah Kuran'da iman edenlere şu hatırlatmada bulunmuştur:
“Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü, topluca iman ederdi. Öyleyse, onlar mü'min oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?” (Yunus Suresi, 99)
“Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.” (Kaf Suresi, 45)
Diğer taraftan, bölgede Nur talebelerinin organizasyonları, Nakşi kardeşlerimizin faaliyetleri, Süleymanlı kardeşlerimizin azimli çalışmalarını içeren birçok makul ve samimi İslami hareket de mevcuttur. Sadece Hizbullah, El Kaide veya El Nusra’yı İslami hareket olarak göstermek, diğer İslami gruplara karşı haksızlık olacaktır.
Kürt kardeşlerimizin çoğu Şafi’dir. Kürtlerin büyük bir kısmı Nakşibendi ve Sünni, geri kalan kısmı da Alevidir. Gerek Türkiye, gerekse Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşlerimiz çok nurlu, samimi ve ihlaslı Müslümanlardan oluşmaktadır. Kürtler hem özgürce ibadetlerini yapmak ve hem de kimsenin hayatına, inancına karışmadan yaşamak istemektedir. El Kaide’nin baskıcı, otoriter ve şiddete dayalı yapısını Kürt kardeşlerime elbette uygun görmem mümkün değildir.
Nitekim Allahu Tealâ baskı ve zorlamayı kesin olarak yasaklamıştır;
"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır." (Bakara Suresi, 256)
"Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin." (Gaşiye Suresi, 21-22)
Ak Parti ve Devletimiz İslam’ın Makul Yorumunu Savunmaktadır
Haksöz Haber’in birçok politikasını desteklediği anlaşılan Ak Parti yönetimi de, bu makul İslami çizgide hareket etmeye gayret göstermektedir. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, İslam’ın terör ve şiddeti lanetlediğini defaatle dile getirmiştir. Son yüz elli yıldır din karşıtı bir fikriyatta olup devletin içine sızmış olan Ergenekon zihniyetinin artık gücünü kaybettiği, devletimizin ise aklı başında ve makul bir İslami çizgiyi savunduğu ortadadır. Ak Parti ve onu iktidar yapan milletimizin İslami hareketlerle mücadele etme gibi bir düşüncesi de yoktur.
Devletimizin de İslami hareketlerle yönelik eskiden olduğu gibi, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta örneklerine şahit olduğumuz şekilde, milletin maneviyata karşı olan bir zihniyeti ve mücadelesi yoktur. Devletimizin alacağı önlemler, sadece şiddet içeren unsurlara yönelik olacaktır.
***
İLGİLİ ANALİZİMİZ İÇİN TIKLAYIN...