Davut Özel / Haksöz Haber
Suriye’de İran'ın neo-safevi çıkarları ve mezhepçi politikaları için hizmet gören işgalci Şii milisler Suriye halkını katlederek işgal ettikleri bölgelerde mezhepçi propagandalarını da ihmal etmiyor.
Eylemde ayrıca “Halep Kasabı” olarak bilinen sözde "Kudüs Gücü Komutanı" Kasım Süleymani'nin dövizleri de taşındı.
Kudüs ve Filistin davasını bölgede izledikleri mezhepçi politikalar ve gerçekleştirdiği katliamlara örtü olarak kullanan İran’ın sözde “Kudüs Ordusu”nun bugüne kadar İsrail’e karşı savaştığı henüz görülmemişken “Kudüs” için attıkları sloganların yine mezhepçi politikalarına hizmet ettiğini görmemek için kör olmak gerekir.
Nitekim Şam/Yermuk Kampı'nda Filistinli mültecileri katleden yine bu mezhepçi katliam şebekeleri değil miydi?
Dolayısıyla mezhepçi çetelerin propaganda malzemesi olmaktan öteye geçmeyen "Kudüs Günü”nün Müslümanlar nezdinde hiçbir değeri yoktur. Türkiye'de kalbi İran'la beraber atan kesimler "Kudüs Günü"nü “vahdet” “ortak davamız Kudüs” gibi argümanlarla hala daha Müslümanlara yutturmaya çalışırken ısrarla bu oyuna gelen bazı Türkiyeli Müslümanların, Suriyeli kardeşlerinin katili eli kanlı çetelerle bu uydurma gün sebebiyle yan yana geldiklerini görmeleri gerekir.
İran'ın ve mezhepçi çetelerin Suriye, Irak ve Yemen'de işledikleri katliamları görmezden gelip "Kudüs Masalı" ile peşlerine takılmak nasıl bir akıl tutulmasıdır?