Ergenekon davasında verilen cezaları değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Hak eden, hak ettiğini almıştır. Her türlü yasadışı yolu kullanarak iktidar olmayı benimseyenler, giriştikleri işin sonucuna da katlanmak zorunda” dedi. Radikal’in sorularını yanıtlayan Şentop, şu mesajları verdi:
ERGENEKON DAVASI İLK CİDDİ HESAPLAŞMA: Ergenekon Davası’nı Türkiye için önemli kılan, sandıktan çıkmadan iktidar olmayı kendine hak sayan bir anlayışa yönelik ilk ciddi hesaplaşma olmasıdır. Bu davayı sadece yakın dönemin gelişmeleriyle alakalandırmak yeterli değildir. Bu ülkede 1960’ta, 1971’de, 1980’de ve 1997’de, meşru ve seçilmiş idarelere karşı zor kullanmak suretiyle darbe yapılmıştır. Bu darbelerin bir mantık kılıfına büründürülmüş olması, hele de bürokrasiden ve medya dünyasından destek almış olması, yapılanların özünü değiştirmez. Meşru hükümeti cebren düşürme suçunu işleyenlerin veya bu suçu işlemeye teşebbüs edenlerin kim olduklarına bakılmaksızın yargılanması gayet tabiidir. Ergenekon Davası, darbe heveslilerine ve meşru hükümeti cebren devirmek isteyenlere açıkça şunu söylemektedir: Eğer siyaset yapmak ve iktidar olmak istiyorsanız, bunun yolu serbest seçimler ve sandıktır. Başka yollar ararsanız, cumhuriyetin mahkemeleri haddinizi bildirir.
HAK EDEN HAK ETTİĞİNİ ALDI: Bu cezalar Yargıtay’a gidecek. Fakat genel bir değerlendirme yapmak gerekirse, hak eden, hak ettiğini almıştır. Yapılan her darbe, milletimize büyük yıkımlar yaşatmıştır. Bugün Ergenekon cezaları üzerinden insancıllık bahisleri açanlar, 1960’ta, 1971’de, 1980’de ve 28 Şubat sürecinde yaşanan dramları gözlerinin önüne getirmiyorlar mı? Her türlü yasadışı yolu kullanarak, insanların hayatlarına kastederek iktidar olmayı benimseyenler, giriştikleri işin sonucuna da katlanmak zorundadırlar.
MAJESTELERİNİN MAHKEMELERİ: 28 Şubat sürecinde, bugün Ergenekon’dan mahkûm olanların hepsi, başörtüsü yasağını sadece yargı kararlarına dayandırarak uygulamışlardı. Yargı kararları işinize gelince çok doğru, işinize gelmeyince yanlış. Böyle ikiyüzlülük olmaz. 28 Şubat döneminde, darbecilerin istediği kararları vermeyen hâkimler sürülüyordu. Bugün bağımsız hâkimler var. Majestelerinin mahkemelerine alışık olanlar vatandaşların yargılandığı mahkemelerde olmaktan rahatsız oldular.
HABİS GELENEK TASFİYE OLUYOR: Çıkan kararlarda bir hata varsa, bu ilerleyen aşamalarda düzeltilir. Fakat genel olarak çıkan cezalar, Türkiye’de uzun süre yürürlükte olmuş habis bir geleneğin tasfiyesi için önemli ve anlamlı bir dönüm noktasının işaretidir.
ORTAK GELECEK DUYGUSALLIĞIN ÜZERİNDE: Bazı ulusalcılar için Kemal Alemdaroğlu’nun 15 yıl ceza alması derin bir üzüntüye yol açmış olabilir. Fakat 28 Şubat sürecinde üniversiteden atılmış öğrenciler ve öğretim üyeleri zannediyorum ki, eski rektörün cezasını az bile bulmuştur. Mahkemeler ellerindeki delillere göre ve kanunlar doğrultusunda karar verirler. Milletimizin ortak geleceği, her türlü duygusallığın üstündedir.
ÖMÜR BOYU HAPSİ GÖZE ALMIŞ DEMEKTİR: Unutmayalım ki geçmişte bu ülkede muhalefet liderleri, ‘Sizi ben bile kurtaramam’dan tutun da Genelkurmay tarafından yapılan açıklamaları tekrarlamayı siyaset saymaya kadar demokrasi adına utanılacak tavırlar sergilemiştir. Keza basınımızın da maalesef çok da parlak bir sicili yoktur darbeler konusunda. Ama bugün hiçbir siyasetçi ve medya mensubu, darbe yanlısı bir tavır içinde olamamaktadır. Ama eğer böyle bir teşebbüs olursa, failleri ömürleri boyu hapsi göze almış demektir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ REVİZE EDİLEBİLİR: (Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili soru üzerine) AK Parti olarak başkanlık sisteminin Türkiye için elzem ve faydalı olduğu kanaatindeyiz. Fakat Başkanlık sistemini lüzumlu bulsak da, yeni anayasa yapımı bizim için öncelikli meseledir. Eğer partiler yeni anayasa konusunda mutabakata varırlarsa, biz de başkanlık sistemine ilişkin önerimizi revize ederiz.
Radikal