Kemal Bey demiş ki; “12 Eylül ürünü olan partiler, 12 Eylül yönetiminden hesap soramaz. Sorsaydı, kendine muhtıra veren adamdan hesap sorardı.”
Dersiniz ki, 27 Nisan muhtırası verildiği günlerde, CHPGenel Başkan Yardımcısı olan Kemal Bey, o gün anında tepki vermiş de, muhtıracıları lojmanlarının kapısına kadar kovalamış!
Yok böyle bir şey.
27 Nisan dediğiniz, 3 senelik hikaye..
Kemal Bey o tarihte milletvekili. Aynı zamanda CHP’nin yöneticisi..
Tek tepki veren açıklaması yok.
Şimdi başımıza demokrat oldu..
27 Nisan muhtırasına, aynı gün tepki veren hükümete efeleniyor..
Orduya “Kağıttan kaplan” diyen Süheyl Batum’u birinci sıradan milletvekili adayı yapıyor. Arkasından “Orduya niye tepki vermedin” diye, hükümete bozuk çalıyor!
Başınız döndü değil mi?
Kemal Bey’in sözleri ile icraatlarını takip ederken, başınız dönmeye mahkum.
Bir öyle.. Bir böyle!
•
Kemal Bey dünkü konuşmasında, “Kadınlara seçme ve seçilme hakkını getiren parti CHP’dir” diyor.
Taaa 75 yıl öncesindeki CHP’ye sahip çıkıyor..
Hemen arkasından, “Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz; ne giyim kuşamı, ne ayakkabısı, ne başörtüsü, ne türbanıyla... Herkesi kucaklamak CHP’nin, ‘yeni CHP’nin görevidir” diyerek, “yeni CHP”ye dikkat çekiyor..
3 yıl önce, Anayasa Mahkemesi’ne gidip “Üniversitelerde başörtü yasağı devam etsin” dediğini unutturmak için, “yeni CHP”ye işaret ediyor..
75 sene önceki CHP’ye sahip çıkıyor da, 3 sene önceki kendi imzasını taşıyan CHP’ye sahip çıkmıyor!
•
Ama yine de, Kemal Bey’in “Yeni CHP” demesine siz aldanmayın.. Genel Başkan olmadan önceki döneme silgi çekerek, yeni bir CHP ile karşı karşıya olduğunuzu sanmayın.
Alın size, daha bir haftalık olay. İHL’lilerin polis olabilmesi için yapılan kanun değişikliği, Kemal Bey’in de imzası ile Anayasa Mahkemesi’ne gitti.
Hani nerde yeni CHP?
Yine mi yok oldu?
Bir “eski”, bir “yeni” CHP..
Dön baba dönelim!..
Gerisini söylemeyelim..
•
Kemal Bey, telefon şirketlerine ortak mıdır nedir, “Bundan sonra derdiniz varsa telefonla arkadaşlarınıza anlatın, belki Recep Bey’in kulağına gider” diyerek, aklı sıra telefon dinlemelerine atıf yapıyor.
İyi de, telefonlar dinleniyor diye, konuşmalar bedava değil ki.. Telefonu dinleyenler öğrensin diye, dertlerinizi anlatırken, telefon faturanız da hayli kabaracak demektir.
Kemal Bey mi ödeyecek telefon faturaları?
Yoksa Kemal Bey’in, telefon şirketleri ile bir ortaklığı mı var?
•
Kemal Bey, dünkü konuşmalarında, YGS için şöyle demiş: “1 milyon 715 bin çocuğumuzun annelerine sesleniyorum; yemediniz yedirdiniz, giymediniz giydirdiniz, okula götürdünüz, eve getirdiniz, emek harcadınız, dershaneye gönderdiniz. Üniversiteyi kazansın, bizden daha iyi yaşasın diye umut beslediniz. Bunlar çocukların umutlarını mahvettiler.”
Hani sayı vermeden, aynı sözleri sarfetse, “Siyasi bir eleştiridir” diyeceğim..
Ama sayı veriyor Kemal Bey. Tamı tamına, YGS’ye giren sayıda öğrencinin hayatının karartıldığını söylüyor.
Oysa YGS’de 38 bin öğrenci, sıfır çekmişti.. Sıfır çeken öğrencinin hayatını kim, nasıl karartabilir ki?
Kaldı ki, iddialarına göre, birilerine de şifre verilerek ihya edildi. Onların hayatı nasıl kararmış oldu?
Anlaşılan Kemal Bey, “laf olsun, torba dolsun” türünden konuşuyor..
Dinleyenleri varsa..
•
Kemal Bey’in son eleştirisi de, askerlikle ilgili..
Şöyle diyor Kemal Bey: “Beni eleştiriyor ya.. Çıkıp eleştirsin. Senin oğlun, 21 gün askerlik yaparken ‘Memleketi kim savunacak’ demek aklına gelmiyor da, vatandaşın oğlunun askerlik süresi indirilince mi aklına geliyor?”
Hani bir söz var. Dinime dahleden...
Kemal Bey Başbakan’ın oğlunun 21 günlük askerliğini diline doluyor ama, kendi oğlunun 28 yaşında olduğu halde, hâlâ askerlik yapmadığını unutuyor.
Başbakan’ın oğlu, hiç olmazsa 21 gün yapmış. Senin oğlan askerliği kaç gün yaptı Kemal Bey?
YENİ AKİT