HAKAN ALBAYRAK, yazısında Katar ablukasını gerçekleştiren körfez ülkelerinin kafa karışıklığını ve ilkeli siyasetten ne kadar uzak olduklarını ortaya koymuş:
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, geçen Pazar günü (18 Haziran) Londra’da düzenlediği basın toplantısında, Katar ile sorunlarının çözümünün ne kadar “basit” olduğunu anlattı.
Dedi ki:
“Bu krizin çözümünün basit olduğuna inanıyoruz. Kardeş Katar devletinin radikal hareketleri ve terörü desteklemeyi, kışkırtıcı davranışları ve diğer ülkelerin iç işlerine müdahale etmeyi bırakması halinde bu kriz de çözülür.”
Çok güzel.
“Radikal”in çerçevesini çizseydi, “terör”ü tarif etseydi, tam olarak hangi “kışkırtıcı davranışlar”dan bahsettiğini ve “diğer ülkelerin iç işlerine müdahale”den kastının tam olarak ne olduğunu söyleseydi, gerçekten de basit bir çözümmüş!
***
Değil işte.
Çözüm basit değil, çünkü Katar’ı ablukaya alan devletlerin ne dediği belli değil.
Sağda solda yuvarlak yuvarlak konuşuyorlar.
Burada “sağda solda”yı bilhassa vurgulamak isterim, zira doğrudan doğruya Katar’la konuştukları yok.
Katar’a aracılar vasıtasıyla ‘Sizin tam olarak şu şu hareketlerinizden şikâyetçiyiz’ yahut ‘Sizden tam olarak şunları şunları istiyoruz’ dedikleri de yok.
Suudi Arabistan ve yoldaşlarının Katar’a hâlâ dört başı mamur bir şikâyet yahut alep listesi göndermediğini biliyor muydunuz?
Üç başı mamur bir liste de göndermemişler.
İki başı mamur bir liste de…
Tek başı mamur bir liste de…
Hiçbir talep listesi göndermemişler.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Washington Büyükelçisi Yusuf el-Utbe, 14 Haziran’da verdiği bir demeçte, Katar’dan talep ettikleri şeylerin listesini hazırlayıp Washington’a (?) sunacaklarını söyledi…
Suudlu baş diplomat el-Cubeyr de 16 Haziran’da yaptığı açıklamada “bir şikâyet listesi” üzerinde çalıştıklarını bildirdi…
Hâlâ bekliyoruz…
Demek ki Katar’la bütün ilişkilerini kestiklerini açıkladıkları 5 Haziran günü ellerinde böyle bir liste yokmuş, o işi niye yaptıklarını kendileri de bilmiyormuş!
O gün bugündür ‘Şikâyetlerimiz ve taleplerimiz ne olabilir ki acaba?’ diye kara kara düşünüyorlar demek ki!
Komik, komik.
***
Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed Abdurrahman es-Sani, Katar Televizyonu’nda şaşkınlık içinde anlatıyor:
“Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın, Katar’a karşı haksız tedbirler alan ülkelerin taleplerinin ne olduğuyla ilgili yoğun bir mesai harcadı. Şu ana kadar Kuveyt’e ne talep ne de suçlama listesi iletildi. Bu ülkelerin yetkililerinin yaptığı açıklamalar doğrusu bizi şaşırtıyor. Bir bakıyorsunuz, Kuveyt’e talepleri ileteceklerini, bunun bir Körfez sorunu olduğunu ve Körfez ülkeleri tarafından çözülmesi gerektiğini söylüyorlar, bir de bakıyorsunuz taleplerin ABD’ye iletileceğini söylüyorlar ya da Katar’ın -ne yazık ki hala öğrenemediğimiz- talepleri yerine getirecek tedbirler almasını istiyorlar. Bu da, anlaşmazlığın, asılsız haberler üzerine kurulu olduğunun, iletecekleri talepleri olmadığının ve Katar aleyhinde aldıkları tedbirlerin dayandığı temelin ne kadar kırılgan olduğunun en büyük kanıtıdır.”
***
ABD Dışişleri bakanlığı da şaşkın.
Bakanlık Sözcüsü Heather Nauert diyor ki:
“Ambargoyu uygulamaya iki haftadan fazla bir zaman önce başladılar. Körfez ülkelerinin Katar hakkındaki iddialarının detaylarını henüz kamuoyu ile paylaşmamasına şaşırmış durumdayız. Bu aşamada basit bir soruyla karşı karşıyayız: Atılan adımlar gerçekten Katar’ın terörizmi desteklediği yönündeki iddiaların sonucu muydu, yoksa Körfez ülkeleri arasında uzun zamandan beri var olan sorunlarla mı ilgiliydi?”
***
Bu arada…
Katar’la bütün ilişkileri kesme davasının fikir babası sayılan Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’dan günde 2 milyar metreküp gaz satın almaya devam ediyormuş!...
Güya Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile beraber hareket ederek Katar’la bütün ilişkilerini kesen Yemen, Doha’daki büyükelçiliğini boşaltma zahmetine girmemiş!...
Bunların sadece ne dediği değil, ne yaptığı da belli değil.
Kaynak: Karar Gazetesi