Sen ne yaptın Serra?

Ömer Lekesiz

Ah Serra ah, sen ne yaptın? Açık belgeli, canlı şahidli gerçekleri saptırarak dindar kesime yapılan zulmü küçümsemen hiç mesele değil. Zira Fransa'da okuduğun, İtalya'da yaşadığın için okuma özgürlüğünün kısıtlanmasına fransız, zulümlere karşı Machiavelli kalmış olman normaldir.

Tesettürden hoşlanmayışın da mesele değil. Çünkü insanların öncelikle pişirerek yemeleriyle ve açık bakışlardan sakınmalarıyla hayvanlardan ayrıldıklarını bilmek aklı ve izanı olanlara mahsus bir husustur.

Bir tesettürlüyü görünce öcü gördüğünü sanman da hiç mesele değil. Aynada izlediğin son görüntünden duyduğun korkuyu başkasına yakıştırarak tatmin olma, en azından öteleme sendromuna yakalanmış olabilirsin.

Université de Caen mezunu olmanın, psikoloji lisansının, Fransızca ve İtalyanca'yı ana dilinden daha iyi bilmenin(!) gücüne rağmen bir televizyon programcısının zihninin dibinin tümünü bir anda sokağa dökverme başarısı karşısındaki acizliğinin de bir önemi yok Serra; yok bunların bir hükmü.

Sen ki, televizyon ekranında zihninin dibini açık ederek daha bir hafta önce, onca sabır ve emekle yürürlüğe konulmuş yeni bir medyatik saldırı planını başlarken bitirdin Serra.

Ah Serra ah, berbat ettin bir çuval inciri.

Oysa ki, Ertuğrul Özkök ve dava arkadaşları 'Artık bunları kimse yutmuyor' klişesi ve Jacques Verges vari kükreyişleriyle 'yeni mağdurlar' şarkısını söylemeye ne güzel de başlamışlardı.

1 Kasım tarihli yazısında 'Ve diyorlar ki: 'Sizin mağduriyetinizin miadı doldu. Şimdi sıra sizin mağdur ettiklerinizde...'Biliniz ki, 'yeni mağdurlar' mahallesinde izdiham var. Uğultu ayyuka çıkıyor. Artık o uğultuyu bastırmak kolay değil... Çünkü el âlem de duymaya, görmeye, öğrenmeye başladı' salvoları savuran Özkök, hızını alamayıp 3 Kasım'daki yazısına 'Yemin ediyorum, bu yazıyı yazarken ağlıyorum' diyerek ağlama alıştırmasına da şevkle başamıştı.

Sahi neye ağlıyordu Özkök?

Abdurrahman Keskiner Güzel Sanatlar Lisesi'nden 17 yaşlarındaki 29 gencin (ki, Özkök sözlerindeki duygusal etkiyi artırmak üzere onlara 'çocuk' deme gereği duymuş) İstanbul'da Sabancı Müzesi'nde sergilenen Claude Monet sergisini gezmek için ortaya koydukları büyük gayrete hayranlığından ağlıyordu.

Elbette, aynı müzedeki hat koleksiyonunu göremedikleri için mahzun olan binlerce Anadolu gencine ağlamaz Özkök. Söz konusu gençlerin Monet'yi görme çabaları da değildir zaten onu ağlatan.

Onu ağlatan Batı sevdasıdır. Yıllarca önce biten Dreyfus Dava'sını hala içinde sürdüren bir Emile Zola karikatürüdür Özkök. Filistin'de buldozerin altına can veren Rachel Corrie'yi tanımaz o, Batı'daki tüm mezzo-sopranoları tanıyabilir ve onları göremeyenler için üzülerek göz yaşı da dökebilir ama ezilenler için, sömürülenler için, madunlar için bir damla bile gözyaşı dökmez.

İşte sen kendilerini 'yeni mağdurlar' olarak pazarlamaya başlayanların ve bu uğurda ağlama alıştırmaları yapanların onca emekle özene bezene hazırladıkları tezgahı üç dakikada bozuverdin Serra.

Böylece sen 'yeni mağdurlar mahallesi denilen yer gerçekte hala mütekebbirlerin mahallesidir; o mahalle İT komitacılarının torunlarının mahallesidir; o mahalle hala ellerine fırsat geçtiği anda bu ülkenin çocuklarını kendi elleriyle ateşe atacaklarla doludur; o mahalle kindarların, sahte demokratların, bu ülkenin yerlilerine yönetici, siyasetçi olarak tahammül edemeyenlerin mahallesidir; ben de o mahalledenim ve işte size tüm duygularımı açık açık söylüyorum' demiş oldun Serra.

Yıktın haneyi eyledin viran Serra!

Oysa ki herşey ne güzel de planlanmıştı.

Cumhuriyeti bir seçkinler sistemi olarak kendi çıkar ve zevkleri için tabulaştıranların sokakları işgal etmelerine izin verilmediği gibi ayrıca biber gazı zulmüne(!) uğratılmışlardı.

İşte zurnanın zırt dediği bu noktadan başlatılıveren 'yeni mağdurlar mahallesi' edebiyatı bol acılı ve bol gözyaşlı yazılarla inşa edilmek üzereyken Serra, sen çıkıp 'Ey yerliler, ayıdan post bizden size dost' olmaz diyerek yoldaşlarının maskelerini bir bir indirdin.

Sosyal medyadan işittiğin ağır sözler de yanına kar kaldı üstelik. Bu sözümü sakın onları onayladığıma yormayasın. Nasıl ki bir gergedan gerdanı üzerinden suçlanamazsa, bir insan da bedeni üzerinden suçlanmamalıdır. Gerçi sen bunları -Batı'da nasıl derler- tolooore edecek kadar kültürlüsündür zaten Serra.

Bu vukuatından sonra sen de şu geveze müzisyen gibi ülkeyi terketme triplerine girer misin, bilemiyorum ama terkedecek olursan şu tezgahlarını bozduğun arkadaşlarının seni orada da rahat bırakmayacaklarından korkarım.

Küfürle yana şişmiş dilinle şimdi söyleyemesen ve perdelenmiş gözünle şimdi göremesen de senin emniyetini asıl sağlayacak olanlar senin küfrettiklerindir Serra.

Bunu asla unutma!

YENİ ŞAFAK