“Sen Fetöcüsün, Sen de…”

Türkiye’de FETÖ ithamı siyasete ayar vermek için kullanılan temel argüman haline geldi.

HAKSÖZ-HABER

Türkiye siyasi tarihinde farklı politik perspektiflere sahip olan insanların muarızlarına dönük karalayıcı ve itham edici ifadeler her dönem olagelmiştir. Bu tanımlamalardan kimisi hakkaniyet çerçevesinde kimisi de zan üzerine kurulu olabilir. Özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana siyasilerin hem kendi yapıları hem de karşıtı oldukları partiler hakkında en çok sarıldıkları itham şekli ise şüphesiz FETÖ. Özellikle AK Parti içerisinde siyaset yapmış isimlerin, AK Parti ile organik bağlarını koparmış siyasetçilere dönük bu tarz ithamlarına zaten alıştık. Ancak artık süreç bunun da ötesinde bir yere gitmeye başladı. 

TTK Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış, Afyon’da katıldığı 15 Temmuz temalı bir programda söylediği ifadelerden dolayı medya linçine maruz bırakıldı. FETÖ ithamıyla mağdur edilen muhafazakâr dindar insanların sayıları on binleri aşmışken, yargıya dönük toplumsal güven ciddi oranda zarar görmüşken vicdani hassasiyetlerle söylendiği çok belli olan bu ifadeler ise yine itham altında bırakılarak tahfif edilmeye çalışıldı. Kendisi de İskilipli olan ve rahmetli İskilipli Atıf Hoca üzerine yaptığı kıymetli çalışmaları sebebiyle daha önce sol-Kemalist yayın organları tarafından hedef gösterilen Ahmet Yaramış, irticalen yapıldığı çok bariz olan konuşmasında,  "Darbe teşebbüsüne karışmış, pişman olmuş, nedamet duyan kişilere de sahip çıkmamız, onları bu toplumun içine dâhil etmemiz, kazanmamız gerekiyor." şeklinde ifadeler kullanıyor. 

Tarihteki örneklerinden yola çıkarak darbeleri değerlendirdiği konuşmasında yanlış bir şey söylememesine rağmen Yaramış’ın sözlerini, bizatihi darbe girişiminin silahlı kanadında yer almış katilleri aklamak için söylenmiş gibi yorumlayan FETÖ dedektörü Mehmet Metiner ise olayın üstüne mal bulmuş mağribi gibi atlayarak sosyal medya üzerinden linç girişimi başlattı.

Sonuç olarak Ahmet Yaramış, bağlamından koparılmış sözlerinin oluşturduğu yanlış anlaşılmalardan dolayı üzüntülerini belirten bir açıklama yapmak durumunda kaldı. Mehmet Metiner’in insanlar ve kurumlar üzerinde tahakküm kurmak adına sıkça kullandığı FETÖ sopası, Türkiye’de toplumsal huzuru yok edecek bir hale geldi. İnsanların birbirleri üzerinde korkuyla inşa ettikleri sosyal düzlemleri ve her şeyden önce kendilerini izhar etmek durumunda bırakılmaları toplumsal ilişkileri samimiyet testine bağımlı kılıyor. Tarihinde ilk kez darbe girişimini başarıyla alt etmiş bir toplumun, rahata ve huzuru kavuşması gerekirken oluşturulan bu baskıcı sosyal ortam ile dengesi iyice alt üst ediliyor. Ağzı olanın konuştuğu tartışma programları ve sosyal medya mecraları zaten alt üst olmuş sosyolojiyi hepten sıkıştırarak işi içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Ahmet Yaramış’ın sözleri çarpıtılmış olabilir ancak FETÖ ithamıyla mağdur edilen sayısız insanın geri kazanılması, hem uzlaşı hem de çok ihtiyaç duyulan normalleşme adına bugün gereklilik haline gelmiştir. 

Mehmet Metiner dün akşam katıldığı bir televizyon programında da aynı tavrını sürdürdü. Yine TTK Başkanı’nın bağlamından saptırılmış sözleri üzerinden algı oluşturmaya çalışan Metiner, sözü bazı bakanlıklardaki düzenlemelere getirerek FETÖ’cü ithamını yeniden kullandı. Elinden isimler olduğundan bahseden Mehmet Metiner, “nedamet gösterdiler” denilerek yapılan atamaların FETÖ ile mücadeleyi zedeleyeceğini belirterek FETÖ korkusu kozunu kullanmaya çalıştı. Ardından canlı yayına bağlanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile tartışma yaşayan Mehmet Metiner, Ak Parti’ye bağlılık yeminleri ederek kimsenin kendisini azarlayamayacağını söyledi. Soylu’nun verdiği cevaba ve kendisine yönelttiği sorulara doğru düzgün karşılık dahi veremeyen Metiner, yine hamasete sığınarak işin içinden sıyrılmaya çalıştı. Somut delillerden uzak sadece zan ve çarpıtmalar üzerine kurulu siyaset dili toplumsal meşruiyet zeminine ve ahlaka çok büyük zarar veriyor. Bu tarzdan en uzak durması gereken siyasiler ise bu zararın en büyük paydaşları. FETÖ’nün yaptığı iğrenç işleri hatırlatan işler bugün el konulan FETÖ’cü şirketler üzerinden profesyonel FETÖ düşmanları tarafından yapılıyor. Haklı gerekçelerle el konulmuş bu şirketleri babalarının malı gibi kullananlar var... Abdurrahman Dilipak’ta Ahmet Yaramış’ın aldığı tepkiye benzeyen düşmanca bir tavır ile karşı karşıya bırakıldı. FETÖ’nün asılsız iddialarla mağdur edip kahraman yaparak başımıza bela ettiği Nedim Şener’in Metinervari paylaşımına tepki gösteren Dilipak’ın, İslam’ın merhamet ve af duygularına verdiği önemi hatırlatan paylaşımı ulusalcı medyada linçe maruz bırakıldı. 

Mehmet Metiner’in TTK Başkanı üzerinden başlattığı tartışma aslında onun düzeysizliğini de gösteriyor. Hamasi bir dille hedef gösteren ve anlamaya değil karalamaya çalışan Mehmet Metiner, aslına bakılırsa birilerine aba altından sopa göstererek sanki kendisini aklamaya çalışan birisi gibi hareket ediyor. Enteresan bir şekilde bu olayın üstüne giden Metiner, en ufak normalleşme çağrısını dahi susturarak aslında kargaşadan beslendiğini de göstermiş oluyorlar. Özünde bu durum sadece Metiner ile sınırlı değil. Geçtiğimiz günlerde Marmara Üni. İlahiyat Fakültesi Dekanı Ali Köse’de benzeri açıklamalar yaparak çatışmayı körükleyen bir dil kullanmıştı. Devlet organlarını FETÖ vari yapılar ile mücadeleye çağırın Köse, Metiner gibi gözü kapalı itham ederek zan ile hareket etmişti. Böyle bir ortamda hukukilikten bahsetmek ise mümkün olmuyor ne yazık ki. Hukuk yoksa medya eşkıyaları yargılayarak mahkûm etmeye devam edeceklerdir!

Gündem Haberleri

10 Kasım dayatmasında yeni dönem: Törene katılmayan öğrenci için veliden savunma istediler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: UCM'nin kararı "umut verici"
Orhan Miroğlu: Bilimsel düşüncenin önündeki en büyük engel Kemalizmdir
HÜDA PAR’dan İslam âlimi Şeyh Said için soru önergesi
"4. Uluslararası STK Fuarı" başladı