Sen cuntayı halletmezsen cunta seni halleder...

Samet Kuşçu acaba yaşıyor mu?

Eğer yaşıyorsa çıkıp ortaya cuntayı, 9 subay cuntasını ihbar ettiği zaman başına nelerin geldiğini anlatsa, biz de 1958'den beri Türk Silahlı Kuvvetleri'nde yaşananların nasıl değişmediğini, işlerin hep aynı minvalde yürüdüğünü bir kere daha anlasak!

Karargâh, Dursun Ali Çiçek ıslak imzalı belgenin aslını savcılara ulaştıran "Vatansever bir subay"ı arıyor.

Bulunca ne yapacak?

Elbette anasını ağlatacak! Askeri mahkemede yargılayıp cuntayı ifşa ettiği için cezalandıracak!

Bugüne kadar yaşananları, özellikle de Şemdinli olayı bağlamında gerçekleşen askeri yargılamayı düşününce başka bir ihtimal gelmiyor insanın aklına.

Bulabileceklerini pek sanmıyorum ve o subay muhtemelen de Ergenekon davasının gizli sanıklarından biridir.

Samet Kuşçu ve arkadaşları 1957'nin ilk aylarında sekiz arkadaşıyla birlikte hükümet darbesi yapmak için cunta kurdu.

Radyoevi ve elektrik fabrikası ele geçirilecek, Bakanlar Kurulu cumhurbaşkanının çağrısı ile İstanbul'da toplantıya çağrılacak, Bakanlar Yeşilköy Havaalanı'na iner inmez tutuklanacaktı.

Samet Kuşçu üstelik de cuntanın lideriydi. Kuşçu, cuntanın gizli toplantıları sırasında bazı subayların durumundan şüphelendi. Zamanla şüpheleri artınca bu subaylardan bazılarının Adnan Menderes'e sadık subaylar örgütünden olduğunu düşündü ve arkadaşları kendisini ihbar etmeden o arkadaşlarını ihbar etti.

Şikayetini bir milletvekili aracılığı ile Menderes'e ulaştırdı.

Dokuz subay tutuklandı. Mahkeme Samet Kuşçu'yu ordudan tard ve iki yıl hapse mahkûm etti, diğer subaylar beraat etti.

Beraat edenler iki yıl sonra 27 Mayıs darbesini yapanlar arasındaydı.

?Şimdi...

Eğer dokuz subay olayı Demokrat Parti tarafından yeterince değerlendirilip gereği yapılabilseydi 27 Mayıs 1960 darbesi olmayabilir, Menderes de asılmayabilirdi.

Diyeceğim şu ki: Hükümetler bu türlü tertipleri çok fazla dikkate almayıp üzerine gitmiyorlar.

Ama gitmeliler.

Sonuna kadar gitmeliler.

Ucu kime kadar uzanıyorsa uzansın üzerine gitmeliler.

Ama tam tersi oluyor.

Bu ülkede 12 Eylül darbesini yapanlar yargılansın diyen savcılar görevden el çektiriliyor.

Şemdinli olayını soruşturan savcı nasıl linç edilmişti unutuldu mu?

Hatırlayan var mı Şemdinli savcısı şimdi ne işle meşgul, şimdi ne yapıyor, caddelerde simit mi satıyor, yoksa pazar da maydanoz mu?

Hükümetlerin böyle olaylarda yargıyı engellemek, suçlularla bir şekilde uzlaşmak yerine yargıya güven vermesi ve sonuna kadar arkasında olduğunu göstermesi lazım.

Eğer bu son cunta, millete ihanet belgeleri hazırlayan cunta dağıtılıp cezalandırılmazsa Ergenekon davası da gerektiği gibi sonuçlanmaz.

İşin doğası gereği sen cuntayı halletmezsen cunta seni halleder...

Genelkurmay tek kişilik internet sitemi de fişlemiş!

Gün geçmiyor ki, Genelkurmay'ın bu ülkede fişlediği kişi ve kurumlara yenileri eklenmesin.

Bendenizin acizane tek kişilik sitesi www.sonsaniye.net sitesi de diğer yüzlerce site gibi "irticai internet sitesi" diye fişlenmiş.

Hatta General Ergun Saygın sitede sağlığı ile ilgili yer alan fakat www.dailymotion.com sitesinden "copy code" edilen bir haber yüzünden sitemi mahkemeye vermiş! 

Hem fişliyorlar hem de mahkemeye veriyorlar.

İyi iş değil mi?

Konuyla alakası yok ama bu sütunun okuyucularını bir konuda bilgilendirmeliyim:

Yurtdışından alınan iphonelar için jailbreak ve sim unlock yayınlandı.

Yurtdışından aldığınız ve Türkiye'deki GSM şirketleri ile çalışmayan iphonlar 15 saniyede dünyanın her yerinde kullanılır hale getiriliyor.

Genelkurmay lütfen fişlemesin yoksa dünyaya rezil oluruz.

BUGÜN