Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim olaylarını beyhude çarpıtma çabası

Rıdvan Kaya 6-8 Ekim olaylarına dairHDP'nin yürüttüğü kirli provokasyonu aktardığı yazısında, sorumluluğunu gizleyip, olaylar içinde yaşananları çarpıtan Selahattin Demirtaş'ın ve avanesinin tavırlarını yorumluyor.

Rıdvan Kaya'nın yazısı:

Kobani olaylarından kendilerinin sorumlu olmadığını, şiddete çağıran tek bir ifadelerinin bulunmadığını söyleyen Demirtaş olayların Erdoğan’ın 7 Ekim’deki sözleriyle başladığını iddia etmiş. 

Halen Edirne cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş Gazete Duvar internet sitesi için kaleme aldığı “Kobane Üzerinden HDP’ye Kumpas” başlıklı yazısında 6-8 Ekim 2014 olaylarında kendilerinin asla şiddet çağrısında bulunmadıklarını, olayların Erdoğan’ıun Gaziantep’te 7 Ekim’de yaptığı konuşmada sarfettiği “Kobani düştü, düşecek” sözlerine tepki olarak ortaya çıktığını ve yayıldığını iddia ediyor. 

Demirtaş’ın yazısında dile getirdiği iddiaları şöyle:

“…Şimdi dikkatinizi şu çok önemli noktaya çekmek istiyorum: 6 Ekim’de de 7 Ekim’de de 8 ve 9 Ekim günlerinde de, HDP’nin açıklamasının şiddet çağrısı içerdiğine dair hiç kimse tarafından en küçük bir imada bile bulunulmamıştır. Öyle ki, 7 Ekim günü Gaziantep Islahiye’de mülteci kampında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında HDP’nin şiddet çağrısı yaptığına dair tek bir kelime bile etmedi. Etmedi, çünkü ortada öyle bir şey yoktu

Peki buna rağmen nasıl oldu da bunca şiddet, katliam ve yıkım yaşandı? Size yine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim 2014 tarihli konuşmasını hatırlatmak durumundayım. Ne demişti orada? “Kobanê düştü, düşecek.” İşte provokasyonları tetikleyen cümle budur.

Bu konuşmadan sonra birkaç yerde insanlar yeniden gösterilere başladılar. Çünkü ülkenin cumhurbaşkanı, Kobanê’ye yardım edeceği yerde -hani çözüm süreci de var ya, hani Kürtlerle barış oluyor ya, hani analar ağlamayacak ya- adeta keyifle Kobanê’nin az sonra düşeceğini ilan ediyordu. Ve ilk provokasyon da bu konuşmadan hemen sonra yaşandı. Muş’un Varto ilçesinde, polis göstericilere ateş açarak 25 yaşındaki Hakan Buksur adlı HDP’liyi katletti. Aynı gün, toplam 13 kişi daha, kimliği belirsiz veya gizlenen kişilerce katledildi. Dolayısıyla provokasyonlara, HDP’liler katledilerek başlandı.

Peki HDP’lileri öldüren, halen en küçük bir araştırma yapılıp kim olduğu bulunamayan Varto’da görev yapan polis dahil olmak üzere, tüm katiller HDP’nin çağrısıyla mı harekete geçip HDP’lileri öldürdü? Aklımızla alay mı ediliyor? Yakılan iş yerlerinin tamamına yakını HDP’lilere aitti. Bunu da HDP’nin tweet'lerini okuyan HDP’liler mi yaptı? Siz kendinizi akıllı, halkı aptal mı sanıyorsunuz? Ellerine silah tutuşturulup ortalığa salınan Hizbi Kontra üyelerinin ve IŞİD destekçilerinin halk tarafından bilinmediğini, bunların sonsuza kadar gizli mi kalacağını sanıyorsunuz?...”

Daha önce de gerek Demirtaş’ın gerekse de HDP-PKK çevrelerinin bu yönde dillendirdikleri iddiaların yalan olduğuna dair çok şey yazdık. Bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyoruz. 

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!