Seküler ifsadın paydaşları İran Suriye’de binlerce kadını katlederken neredeydiler?

Saç kazıtma eylemleriyle seslerini yükseltenlerin çifte standardı ortaya meşruiyet sorunu çıkartıyor!

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Dünyanın içinden geçtiği süreç normalin ortadan kalktığı ve anormalin baş tacı edildiği bir vasata işaret ediyor. İnsanlarda insan olmanın gereği olarak beklenen hasletleri görmek imkansız bir hale gelmeye başladı. Yönlendirilmiş duyguların ve fikirlerin kölesi olanlar insanca bir yaşamı dahi imkansız hale getiriyorlar!

“İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır…” şeklinde ifade edilen bir körlük, kimilerinin ruhuna öylesine işlemiş ki içine düştükleri tutarsızlığı göstermek için ne yapsanız fayda etmiyor…

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak adlandırılan İrşad devriyeleri tarafından uygunsuz tavırları sebep gösterilerek şiddete maruz kalması ve sonrasında yoğun bakımda hayatını kaybetmesi günlerdir dünya basınında. Mahsa Amini’nin gördüğü muamelenin kabul edilebilir tarafı yok. Zaten zorla örtünme meselesinin kabul gördüğü çok az yer var. Müslümanların pratiğinde bunun bir karşılığı yok!

Mahsa Amini’nin İran’daki otoriter uygulamaların sonucu olarak hayatını kaybetmesiyle birlikte ise sol-seküler kesimler hemen fırsattan istifade etme yarışına giriştiler! İddialar arasında Mahsa’nın örtüsünün düzgün olmaması sebebiyle şiddete maruz kaldığının da yer alması seküler kesimler tarafından başörtüsü üzerinden İslam düşmanlığını göstermek için fırsata dönüştürüldü!

Sekülerizmin ideolojik aygıtı olarak işlev gören “sanatçı”, şarkıcı isimler İran’daki gösterilere destek olmak için saçlarını kestiler ya da tamamen kazıttılar. Hande Yener, Melek Mosso konser esnasında saçlarını keserken Serra Yılmaz, Ayça Damgacı, Melisa Sözen, Şebnem Hassanisoughi, Canan Ergüder, Aslı İnandık, Füsun Demirel, Belçim Bilgin, Tülin Özen, Selen Uçer, Ceylan Özgün Özçelik, Ceren Moray, Ece Sükan, Nergis Öztürk, Melis Birkan, Nursel Köse, Nur Sürer gibi sinemacılar da destek açıklamaları yayınladılar.

Yıllardır emperyalistler tarafından oluşturulan tesettür karşıtı algıdan güç alan bu kesimler aslında Mahsa Amini’yi araçsallaştırarak ifsadın ideolojik payandası olduklarını gösteriyorlar. Mevzu bir kimsenin (sadece kadınların da değil herhangi bir insanın) uğradığı zulme karşı çıkmak ise İran, Suriye’de binlerce kadını katlederken neredeydiniz? Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye'de Mart 2011'den Kasım 2017'ye kadar çıkan çatışmalarda öldürülen kadınların 24 bin 746'sının belgelendiğini açıklamıştı. Bu kadınlar bir açıklama yapılmayı dahi hak etmiyorlar mı? Hepsinin olmasa bile birçoğunun başındaki başörtüsü mü onları "görünmez" kılıyor! Bu tutarsızlık söz ve eylemlerinizde bir meşruiyet sorunu ortaya çıkartmaktadır!

Ancak asıl mesele üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. İslami değerlere düşmanlık göstermek isteyenlerin öncelikli hedefi her zaman başörtüsü olmuştur. Başörtüsü karşıtlığını canlandırarak modernliğin hayasızlık çemberine dahil etmek istedikleri binlerce insan var netice olarak!

Bir başka örnek de ise CNN muhabiri Christiane Amanpour’un ABD'nin New York kentinde bulunan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile yapacağı röportajın başörtüsü takmayı kabul etmediği için iptal ettiği ileri sürüldü. Amanpour’un tavrı yine aynı kesimler tarafından “özgürlük” kisvesi altında kutsallaştırıldı. Keşke Amanpour başörtüsü için değil İbrahim Reisi eli kanlı bir katil olduğu için görüşmeyi iptal etseydi! Ama Reisi’nin Suriye’de binlerce kadını katleden daha nicesini ise iğfal eden İran’ın Cumhurbaşkanı olması değil “başörtüsü” takılmasını istemesi sorun teşkil ediyor!

Lafı fazla uzatmaya gerek yok saçma sapan bir dünyada yaşıyoruz! Bize özgürlüklerden bahsedenlerin içine düştükleri tutarsızlığı görebilmek için iki göz iki kulak yeterli ancak hakim paradigmanın kuşatması altında nesiller önlerine konulan neyse ona razı oluyorlar!

“Özgürlük, özgürlük” diye haykırırken ellerimize kelepçe takmaya çalışan seküler ifsadın paydaşlarının sesi çok çıkıyor. Modernlik tarafından şekillendirilmiş bir dünyada “ev sahibi” olmanın avantajını fazlasıyla kullanıyorlar! Ancak her şeye rağmen ideolojilerin ve seküler ifsadın saldırılarına karşı insanın onurunu, ahlakını ve haysiyetini korumamız gerekiyor!

“İnkâr edenlere de ki: 'Pek yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.' Ne kötü yataktır o. Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri kafirdi, ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.” (Al-i İmran/12,13,14)

Yorum Analiz Haberleri

Suriye devrimine çarpık ve indirgemeci yaklaşımlar
Yılbaşında normalleşen haram: Piyango
Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!