Ramazan’ı bitirdik. Geldik bayrama..
Dikkat ettiniz mi, bu sene “Şeker Bayramı” ifadesini hiç kullanmadık.
Sadece biz değil.
Malum medya da.. Malum siyasiler de..
Demek ki, “Şeker Bayramı” ifadesi, suni bir dayatma imiş.
Ramazan Bayramı’nı unutturmak için.
Ama bu dayatma, her zaman uygulanmıyor.. Uygulanamıyor..
Önümüzde seçim var.
Adı referandum da olsa, yarı seçim anlamında..
Seçim öncesinde, halkın hassasiyet gösterdiği değerlere, dayatma mantığı ile yaklaşmak hiç olur mu?
Sevecen olacaklar.
Sempatik olacaklar.
“Biz de sizin gibi düşünüyoruz, biz de inanıyoruz, biz de... biz de...” diyecekler..
Ki; oyları alsınlar..
Bakın şu “başörtülü hanımı, rahibeye benzetme” küstahlığına..
Nerdeyse bizden daha duyarlı tavır sergileyecekler.
İlk anda bocalayıp afişi inkar ettiyseler de, fail bulunup ortaya çıkarılınca, belediye başkanını “ihraç istemi” ile disiplin kuruluna verdiler..
Hayır, rahatsızlık duymuyorum.
Ama bu tavrın seçime endeksli olup olmadığını sorguluyorum.
Gerçek tavırları ise, seçime endeksli icraatları değil ise, öpüp başımızın üstüne koyarız.
Ama, halkı aldatmaya yönelik ise.. Onu da sorgulamamız gerekir.
Sahi, bu CHP’de Nur Serter diye bir prof vardı, değil mi? Ne oldu o?
Nerelerde acaba?
Birileri, bir yere kapattı da, halkın içine çıkma özgürlüğü mü yok muhteremenin?
Bir Necla Arat ablamız vardı..
70’e yaklaşan yaşına rağmen, her daim başörtü karşıtı açıklamaları ile tanıyorduk kendisini..
O da yok piyasada?
Niye acaba?
“Önümüzdeki referanduma kadar, siz ortalıkta dolaşmayın” mı denildi bunlara?..
Tıkıldıkları yerden, bir “Alo” derlerse, biz de öğreniriz gerçekleri..
Benim kriterim şudur.
CHP’liler, düne kadar, başörtü yasağından yana tavır almış olabilirler. Bu uğurda canla başla çalışmış olabilirler..
Yasağın bir numaralı failleri de olabilirler.
Ama bugün, bu yanlıştan dönmüş olabilirler..
Eğer gerçekten böyle bir dönüş varsa, bunu açıkça ifade etmeleri gerekir.
Kendimize pay çıkarmak, “Biz haklı imişiz, gördünüz mü?” anlamında gururlanmak için değil.
Muhteremlerin, bizi aldatmaması için.
Seçim öncesinde, “Başörtüye karşı değiliz. Bakın başörtülüyü rahibeye benzeten belediye başkanını ihraç istemi ile disipline verdik” deyip.. Seçim sonrasında “Yasakçılıkta nerde kalmıştık” ikiyüzlülüğünü yaşamamak için.
Başkalarını “dini istismar” ile suçlayanların, din istismarında zirve yapmalarına fırsat vermemek için.
Öyle ya.. İzmir’deki başörtü mağdurlarından bir çağrı gelmişti CHP Genel Başkanı’na..
İzmir Belediyesi’nin, başörtü karşıtı uygulamasına, bir dokunması istenmişti.
Gerçekten başörtü yasağı konusunda, bir söylem değişikliği içinde iseler.
Sadece söylem değil, fiiliyatta da değişiklik içinde iseler.
Kendi partilerine ait belediyenin, öğrenci kimliklerinde uyguladığı başörtü yasağına son vermeliler.
Ama Kemal bey, bunları duymuyor. Duymamazlıktan geliyor. Başörtü özgürlüğü söylemine ise devam ediyor.
O zaman bizim de şüphemiz artıyor..
“Nasıl ki seçim öncesinde halka şirin görünmek için Şeker Bayramı yerine Ramazan Bayramı ifadesi tercih edilmeye başlandı.. Acaba aynı şirinlik, başörtü yasağında da mı tezgaha konuluyor? Bu şirinlik acaba, Pazar’a kadar mı?”
Onların niyeti öyle olsa da, vazife halkın kendisine düşüyor..
Siyasetçilere, her daim “seçim öncesi günler yaşanıyor” hissini vermeli. Seçim öncesinde söylenilenlerin, seçim ertesinde unutulması halinde, seçmenin de o siyasileri unutacağını kendilerine hissettirmeli.. Belki o zaman, seçime endeksli tavırlar terkedilir. Seçmene gerçekten saygılı politikalara geçilir..
VAKİT