Şehit Ümit Yaşar Toprak'la Bir Röportaj

ABD'nin Suriye'de gerçekleştirdiği saldırı sonucu şehit olan Ümit Yaşar Toprak ile daha önce Afganistan'da savaşırken gerçekleştirilen bir röportaj.

Cihaderi haber portalı Suriye'de ABD'nin başlattığı bombardıman sonucunda şehit olan Nusra komutanlarından Ümit Yaşar Toprak'la henüz Suriye cihadı öncesinde bir röportaj yapmıştı.Suriyeli mücahidlere sniper eğitim veren şehit Toprak daha önce Afganistan'da savaşmıştı. Röportaj o dönemlere ilişkin çarpıcı ve önemli bilgiler ihtiva ediyor:

- Esselamu aleykum. Öncelikle röportaj teklifimizi yoğun çalışmanıza rağmen kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ederiz.

- Ve Aleykum selam. Böyle bir teklifte bulunduğunuz için asıl ben teşekkürlerimi sunarım.

- Afganistan cihadına neden katıldınız?

- Allah’ın kelamını yeryüzüne yaymak ve Allah’ın ismini cihad ile üstün tutmak bugün üzerimize Farz-ı Ayn’dır. Afganistan’daki mazlum Müslümanlara yardım maksatlı olarak Nizam-ı Âlem ve İla-i kelimetullah için Afganistan cihadına katıldım.

- Afganistan’daki cihadın durumu şu anda nasıl?

- Afganistan’daki haçlı işgalinin 10. yılına girmiş bulunmaktayız. Amerika bu topraklarda artık yenme mücadelesi değil, yenilmeme mücadelesi ve uluslararası kamuoyundaki prestijini kurtarma mücadelesi vermektedir. Ben cihada çıkmadan önce bazı cihad sitelerinde yer alan Amerikalıların kayıpları ile ilgili rakamların bir propaganda olduğunu sanıyordum. Fakat cihada katıldıktan sonra gördüm ki yaptığımız birçok operasyon ve düşmana verdiğimiz zayiatlar çok cüzi olarak medyaya yansıyor. Yani okuduğunuz haberlerdeki Amerikan kayıplarının iki misli veya daha fazlası olarak Amerikalılar zarar görüyor. Hamd âlemlerin rabbine olsun.

- Neden bu operasyonların birçoğunu cihadi medyaya yansıtmıyorsunuz?

-  Biliyorsunuz Taliban’ın İmarat isimli bir internet sitesi var. Ve orada operasyonlarımız bildirildiği kadarıyla yayınlanıyor. Fakat operasyonların çokluğu sebebiyle bir o kadar haber iletilemiyor veya buna vakit olmuyor.

PSİKOLOJİSİ BOZULAN AMERİKAN ASKERLERİ

-  Afganistan’daki cihadda keskin nişancılığın önemi nedir? 

-  Sniper operasyonlarının düşman üzerindeki psikolojik etkisi çok ağırdır. Çünkü bir mermi ile bir kamp dolusu Amerikalıyı tedirgin edebiliyoruz. Kendi kamplarında konteynırdan konteynıra geçerken, nöbet değiştirirken hatta tuvalete bile giderken rahat değiller! Bu gerginlik en düşük rütbeli erden en rütbeli komutanına kadar davranışlarına yansıyor. Ve kampta bir huzursuzluk oluşuyor. Sniper bir kampa düzenli ameliyeler yapıyorsa o kampta tüm sosyal faaliyetler –voleybol, futbol, basketbol, vb.- yasaklanıyor. Amerikalıların stres atmaları için yapmış oldukları bu sosyal faaliyetlerin yasaklanması onları psikolojik olarak çıldırtıyor. En önemlisi bütün bunları bir keskin nişancı bir mermi ile yapıyor.

Hilmend bölgesinde görev yapmış bir İngiliz askerinin kendi kamplarına Mücahid Sniperların vermiş olduğu zayiatları anlatan bir makale okumuştum. Bu İngiliz askeri İngiltere’de metroya bineceği zaman metro istasyonunda kendini hemen beton bir sütunun arkasına atıyor. Açık alanda kaldığı zaman bilinçaltında bir Sniperin kendini hedef olarak seçeceğinden korkuyor ve hemen çökme gereksinimi hissediyor ya da bir ağacın arkasına saklanıyor. Şuan bu asker psikolojik tedavi altındadır. İşte Haçlılar üzerinde Mücahid Sniperların etkisi!

-  Sniper Mücahidler Afganistan’da nasıl operasyon yapıyorlar?

-  Biz keskin nişancılar olarak iki çeşit operasyonda bulunuruz. 

Birincisi: Amerikan askerlerine pusularda Taliban ile birlikte kalabalık grupların içinde konuşlanarak operasyon yapıyoruz. 

İkincisi: İki kişi ya da üç kişi ile Sniper operasyonuna çıkıyoruz. Genelde etkili olduğumuz iki kişi ile çıktığımız Sniper operasyonlarıdır. 

Pusu operasyonlarında genelde Amerikan askerleri zırhlı Hummer araçlarından inmezler. Onların yerine paralı milli ordu askerleri bizimle çarpışmaya yönelir. Bizim görevimiz; Amerikan Hummer aracında sağ arka tarafta 20x20 çapında açılıp kapanan demir pencere arkasında bulunan Amerikan keskin nişancısını imha etmektir. 

Genelde etkili olduğumuz iki kişi ile çıktığımız Sniper operasyonlarda ise bir Amerikan kampının etrafında döneriz. Uygun bir açı ve hedef ararız. Haçlı komutanın büro olarak kullandığı konteynırın ya da komutanın kullandığı prefabrik plastik tuvaleti tespit etmeye çalışırız. Sniper ilk gördüğü Amerikan askerine atış yapmaz. Bizim mermimiz çok kıymetlidir. Günlerce bir kampın etrafında kurt gibi dolaşıp bir mermi atıp gerisin geriye döndüğümüz çok olmuştur. 

-  Hedeflerinizi nasıl seçiyorsunuz?

- Komutanı ya da kamptaki önemli kişiyi tespit etmek Sniper’ın aldığı hedef seçme eğitiminin bir parçasıdır. Sniper, eğitimi ve önsezileri ile bir kampın içindeki üniformasında rütbe bulunmayan bir komutanı davranışlarından ve diğer askerlerin ona karşı olan tutumunlarından algılayabilir, önemli hedefi ayırt edebilir.

5 MÜCAHİD 200 KİŞİYE SALDIRIYOR

-  Amerikan ordusu Hollywood’da gösterildiği gibi gerçekten profesyonel bir ordu mu? Çarpışma anındaki performansları nasıl?

-  Amerikan ordusu mükemmel teknoloji ile donatılmış bir ordudur. Lazerli mesafe tahmin dürbünleri, gece görüşler, termal kameralar, çok gelişmiş muhabere donanımları, vitamin hapları, hava ve topçu destek birlikleri mevcuttur.

Fakat Amerikan ordusu bu teknoloji olmadan savaşamaz. Hava veya topçu desteği olmadan arazi arama-taramasına çıkamaz. Ellerinden GPS ve telsizleri alındığında kaybolurlar. Susuzluğa ve açlığa dayanamazlar, yükleri o kadar ağırdır ki uzun mesafeli yürüyemezler. Her yere araçlar ve helikopterler ile gitmektedirler. Helikopterin konamadığı, aracın giremediği yerlere kesinlikle risk alıp yürüyerek girmeye çalışmazlar. İsteseler de bunu yapacak cesarete ve beceriye sahip değillerdir.

Kendi yaralılarını doktorları haricinde tedavi edecek kapasiteye sahip değillerdir. Eğer bir asker kan kaybediyorsa ve doktor ona ulaşamıyorsa o asker ölür.

Biz Mücahidler, onlarla savaşmak için kilometrelerce yürüyüp, kamplarına ulaşarak baskın yapıp, taarruzlar yapıp tekrar kilometrelerce geri yürüyerek bölgemize geri döneriz. Her yaptığımız taarruzdan sonra Apache helikopterleri, jet uçakları, topçular ve havancılar bölgeyi ağır bir bombardımana tutarlar. Buna rağmen biz Mücahidler her geçen gün artan operasyonlar ve taarruz sayılarıyla düşmana rahat vermemekteyiz. 

Amerikan kamplarının etrafı, arazideki bir tavşanın hareketini bile algılayan hareket sensörlü kameralar, kampın üstünde uçan termal ve gece görüş donanımlı kameralara sahip 1,5 metrelik insansız keşif uçakları, mayınlar, hareket eden hedefe otomatik atış yapan çok namlulu roket atarlarla donatılmıştır. Buna rağmen biz Mücahidler kampta bizleri neyin beklediğini bile bile ve operasyondan sonra nasıl bir bombardımana maruz kalacağımızı bildiğimiz halde yılmadan saldırmaya devam ediyoruz. 

Çarpışma anındaki performanslarına gelince; Amerika bizlere hava bombardımanları ve topçu-havan atışları ile zayiat veriyor. Göğüs göğse mücadelede çok başarısızlar.

Bir keresinde Paktika’nın Birmel bölgesinde görev yapmaktaydım. Gece Amerikalıların Birmel bölgesinde bir köye Chinook helikopterlerle 160 ila 200 kişi arasında asker indirip denetleme yaptığı haberi geldi. Taliban’ın bölge Valisi ve askeri komutanı Şeyh Eşrafuddin –Allah onu korusun- beni iki Afgan mücahid ile birlikte keşif için öncü olarak bölgeye gönderdi. Ve bu arada kendi komutasındaki bölgede bulunan Taliban gruplarına haber vererek saldırı için toplanmaya başladılar. 

Ben yanımda bölgeyi bilen iki Afgan mücahid ile birlikte Amerikalıların indirme yaptığı köye giderken dağda iki yaşlı Afgan köylüsüne rastladık. İki yaşlı köylü Amerikalıların indirme yaptığı köye giden kestirme bir yol bildiklerini, kendilerinin bizi oraya götüreceklerini söylediler. Böylelikle beş kişi ile beraber köye yaklaştık.

Gördük ki köyün üst tarafındaki helikopter konacak bir düzlüğe Amerikalılar konuşlanmıştı. Amerikalılar köyde arama-tarama faaliyetlerini bitirip geri dönmek için tepelerin arasındaki o düzlükte kendilerini almaya gelecek olan helikopterleri bekliyor idiler. Hepsi ayakta ve üzerlerindeki hücum ve çelik yelekleri çıkartmış, kendilerinden emin bir şekilde istirahat ediyorlardı.

Kısa süreli bir gözlem sonrasında bu gruba Sniper operasyonu yerine beş kişi ile taarruz etme kararı aldık. Bu arada yanımıza katılan 2 köylü silahlıydılar ve bizi o köye götürme karşılığında bizden istekleri çatışmaya katılmaktı. Planımız; ilk önce ben iki atış yapacaktım ve sonrasında kardeşlerim Pika (Bixi) ve Kaleşnikoflarla saldırıya geçecektik. Bu askerlerin içerisinde 60-70 kadar Amerikan özel birlikleri ve geri kalanı ise Afgan milli ordusu vardı.

Taarruz başladı, Amerikalılar ve Afgan milli ordusu yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya, sağdan sola delirmişçesine şok içinde koşuşturmaya başladılar. 20-25 dakika üzerimize bir tane düşman atışı gelmedi. Kimse kafasını saklandığı yerden çıkarmaya cesaret edemiyordu. Vücudunun tamamını saklayamayanları Allah’ın izni ve lûtfuyla bir bir vurmaya başladık. Derken Apache helikopterlerinin sesini duymaya başladık. Bizim atış yaptığımız tepeye doğru roket atarak yaklaşmaya başladılar. Biz hızla dere yatağına indik, taarruz yaptığımız tepeyi 45 dakika boyunca yoğun bombardımana tuttular. Bu arada başka helikopter sesleri de duyduk.

Helikopter sesleri kesilince ikinci bir saldırı için tekrar tepeye çıktık. Fakat Amerikalıları Chinook nakliye helikopterleri bölgeden kaçırmış idi. Biz Amerikalıların bulunduğu düzlüğe doğru ilerledik. Oraya ulaşınca etraf kan durdurucu tamponlar ve kanlanmış sargı bezleriyle doluydu. O tepede onlarca uyku tulumu, sırt çantası, Motorola telsizler ve M16 şarjörleri topladık. Allah’a hamd olsun ki ganimetler taşıyamayacağımız kadar çoktu. Bütün ganimetleri taşıyıp, dere yatağındaki çalıların arasına sakladık. Geri dönerken taarruz için gelen 300 kişilik Taliban kuvvetleri ile karşılaştık. Durumu Vali ve komutan Eşrafuddin’e rapor ettik. Ve böylece bölgemize geri çekildik. 

Biz orada gördük ki Amerikan özel kuvvetleri bile Hollywood’daki stüdyolarda çevirdikleri filmlerdeki gibi değiller. Ve onlar da gördüler ki Afganistan bir tatbikat alanı değildir! Mermiler sağlarında ve sollarında uçuşmaya başlayınca 1.90’lık Amerikan askerleri mermilere hedef olmamak için köstebek gibi yerin dibine girmeye çalışıyorlardı. 

İkisi ihtiyar köylü olan beş kişiyle koca bir birliği böyle karşıladık. Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun.

-  Amerikan keskin nişancıları sizi zor durumda bırakıyor mu?

- Paktika’nın Morga bölgesinde 9 Mücahid olarak 200 metreden Amerikan pususuna düşmüştük. Tam bir çemberin ortasında kaldık. İlk önce Sniper atışıyla bize saldırdılar. Bizi o bölgeden başka bir köye götüren silahsız bir köylü kardeşimiz orada şehid oldu. Açık alanda üzerimize tüm mühimmatlarını boşalttılar. Şehid olan köylü kardeşimiz ise Sniperların atışlarından değil, atılan 60’lık havan mermisi ile şehid oldu. 200 metreden Sniperların bizi vuramamaları bizleri çok düşündürdü. Mücahid Sniperların atışları ortalama olarak 700 ve 800 metreden aşağı değildir. 1000-1100 metreden de Amerikalı vurduğumuz çok oldu elhamdulillah. Fakat profesyonel (!) Amerikan Sniperları bizi 200 metreden bile vuramadılar.

Cihada çıkmadan önce kendi branşım ile alâkalı olarak Youtube’da gördüğüm Amerikan Sniper videoları beni etkilemişti. Ve bu konu ile alâkalı çok belgesel seyrettim. Gördüm ki bunlar birer propagandadan ibaret şovlardır. 10 yıldır Afganistan’da bir tane bile isabetli Amerikan Sniper atışı görebildiniz mi?!

PAKİSTAN ORDUSUNUN TEÇHİZATI ve MAAŞI AMERİKA’DAN!

-  Amerikan ordusuna gösterdiğiniz tavrı neden Pakistan ordusuna da gösteriyorsunuz?

-  Amerikan ordusu tarafından satın alınmış Pakistan hükümeti ve Pakistanlı Generaller kendi askerlerini üzerlerimize salıyor. Biz Pakistan ordusu ile savaşmayı temenni etmiyoruz. Fakat bize karşı saldırılarına biz de karşılık veriyoruz. Amerika’nın da istediği aslında budur. Bizim Amerikan askerleri yerine Pakistan askerleri ile savaşmamızı istiyorlar. Biz bunun bilincindeyiz ve önceliği Amerikalılara vermiş durumdayız. Fakat dinlerini az bir değer karşılığında Amerikalılara satmış olan Pakistan ordusu aldıkları ağır can ve mal kaybına rağmen aç köpekler gibi bizlere saldırıyorlar. Biz Amerika’ya karşı taarruz yaparken Pakistan ordusuna karşı da kendimizi sadece müdafaa ediyoruz. Biz şunu biliyoruz ki Pakistan ordusunun silah ve teçhizatı, maaşı Amerika tarafından karşılanmaktadır.

Dünyanın en süper gücü olan Amerika’nın baş edemediği Mücahidler ile Pakistan ordusunun başa çıkması imkânsızdır!

Pakistanlı Generaller bu savaşı İslamabâd ve Peşaver’den yürütmektedirler. Veziristan’da ölen Pakistan askerlerinin haddi hesabı yoktur. Bu duruma yokluk ve sefaletten beli bükülmüş olan Pakistan halkı da büyük tepki vermektedir.

Fakat Amerikan uşağı olan Zerdari hükümeti kendi topraklarını müdafaa adı altında zaten özerk bir bölge olan Veziristan’da, çoğunluğunu Afgan mültecilerin oluşturduğu halka katliam yapmaktadır. Sel ve depremden mağdur olan Pakistan halkına gelen yardımlar depolarda saklanmakta, halka çok az bir kısmı ulaştırılmakta ve bu yardımlar Amerika’nın isteği doğrultusunda Mücahidler ile olan savaşta kullanılmaktadır. Bölgeyi tanımayan televizyon ve internette sel ve depremden dolayı mağdur olan Pakistan halkını gördüğü için üzüntüye kapılan Müslümanların bir kısmı bizim orada bu mazlum insanlara karşı savaştığımızı düşünüyor. Bu bir Amerikan propagandasıdır! Biraz önce de dediğim gibi Amerikalılara saldırıyoruz, Pakistan ordusuna karşı da kendimizi sadece müdafaa ediyoruz. İnşaallah Pakistan ordusu başlarındaki Generallerin Amerika’dan aldığı cüzi pirimler karşılığı içine düştükleri bu çıkmazdan kurtulur ve kendilerine gelirler, Mücahidlere karşı yaptıkları saldırıları sorgulamaya başlarlar!

MÜCAHİDLERİN SİLAHLARI AMERİKA’DAN!

-  Başka küfür ülkeleri tarafından size silah temin edildiği iddia ediliyor. Amerika’ya karşı kullandığınız mühimmatı nasıl temin ediyorsunuz?

-  Amerika’ya karşı kullandığımız mühimmatları Amerikalılardan temin ediyoruz! 

-  Yani Amerikalı silah tüccarlarından mı alıyorsunuz?

-  Hayır! Bilâkis onların üzerimize attığı patlamayan her bomba ve füzeler tek tek toplanıp Amerikalılara döşenen ve çok can kaybına maalolan birer mayın oluyorlar. Hafif silahlar ve mühimmatlar ise bölgede bol miktarda bulunmaktadır. Bu savaş 50 yıl devam etse yine de bu mühimmatlar bu bölgede bitmez! Taliban’ın yer altı depolarında Sovyetlere karşı yapılan cihaddan kalma bile çok sayıda mühimmat bulunmakta. Taliban’ın araçlarının çoğunluğunu Amerikalıların milli orduya verdiği Ford Ranger marka ganimetler oluşturuyor. Ayrıca Amerikan ordusunun donanımı için tırlarla gelen malzemeler, konvoylar pusuya düşürülerek Mücahidlerin ellerine geçiyor.

Kullanabileceğimiz teçhizatı kullanıyoruz, geri kalanını ise pazarlarda satıyoruz. Pakistan’dan gelen tüccarlar bu ganimetler karşılığında bize silah ve mühimmat ya da para veriyorlar. 

Mücahidlerin bu cihadı devam ettirebilmeleri için hiçbir kâfir ülkenin silahına ve parasına ihtiyacı yoktur! İddia edildiğinin aksine küfür ülkeleri bize hiçbir yardımda bulunmamaktadırlar! Mücahidlerin tek yardımcısı Allah’tır (azze ve celle). 

MÜCAHİDLERİN CİHAD İÇİN HİÇBİR ŞEYE İHTİYAÇLARI YOK!

-  Türkiye’deki Müslüman kardeşlerinize çağrınız nedir?

-  Özel olarak Türkiye’deki, genel olarak tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerime mesajım şudur ki; bizim cihad edebilmemiz için Allah’tan başka hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur. Fakat sizin bu cihada destek vermeye ve Allah yolunda harcama yapmaya gerçekten ihtiyacınız var. Silahsız da, yiyeceksiz de kalsak biz yine bu yolda yılmadan savaşacağız! Allah’tan başka bizi hiçbir şey bu yoldan alıkoyamaz. Bizim uğrunda vereceğimiz bir canımız vardı, bunu da ortaya koyduk. Sizin bu uğurda neler verebileceğinizi Allah ve siz biliyorsunuz. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

-  Son olarak; sitemizi ziyaret eden kardeşlerimize tavsiyeniz nelerdir?

-  İnsanoğlunun olduğu her yerde art niyet ve suiistimal olur. Bizimle alâkalı haberleri güvenilir kaynaklardan temin etmeniz ve cihadın rantından faydalanmak isteyen art niyetli insanlardan nefsinizi ve malınızı koruyun.

Cihaderi.net’in güvenilir bir site olduğunu bildiğim için bu röportajı bu site ile gerçekleştirdim. Bizimle ilgili güvenilir haberlere birinci elden bu siteyi tabip ederek ulaşabilirsiniz. Allahu Teala sizlere ve bizlere yardım etsin. Dualarınızda bizleri unutmayın.

  Bu röportaj için size çok teşekkür ederiz. Allahu Teala atışlarınızı bereketli ve isabetli kılsın. Türkiye’deki kardeşlerinizi dualarınızda unutmayın. Esselamu aleykum.

-  Bende size teşekkür ederim. Allah hepinizden razı olsun. Ve aleykum selam ve rahmetullah.

Röportaj Haberleri

“Suriye’ye geri dönüş tartışması, empati yoksunu ve yersiz”
Türkiyeli bir mücahid ile Suriye devrimi üzerine…
"Solun bir kısmı mezhepçilikten bir kısmı da İslam düşmanlığından Esed'i destekliyor"
Suriye'nin korku hapishaneleri: Sednaya, Tedmur ve Suriye’nin yeni hafızası
"Suriye devrimi Türkiye'nin de zaferidir!"