Son yazında Azerbaycanlı dostun Hanemir Telmanoğlu'nun Enver Paşa'ya iltifatlarını nakletmişsin. - Evet.
- Niye şerh düşmedin?
- Ne şerhi?
- Enver Paşa'nın makbul bir adam olmadığı yönünde bir şerh.
- Ne münasebet?
- Nasıl ne münasebet? Osmanlı'yı batıran, Sarıkamış'ta 90 bin askerimizi yok yere kırdıran adamdan söz etmiyor muyuz?
- Teessüf ederim! Koca Enver Paşa'yı böyle ucuz bir ezberle harcamak reva mıdır?
- Koca Enver Paşa mı? Ucuz ezber mi? Ne diyorsun kuzum sen?
- Osmanlı'nın son büyük kahramanını kulaktan dolma bilgilerle yargılamak ayıptır diyorum. Onun hakkında doğru dürüst bir kitap okumadan, hatta makale bile okumadan ileri-geri konuşmanın dayanılmaz hafifliğine dikkat çekiyorum.
- Ne kahramanı? “Doğru dürüst” dediğin kitaplarda, makalelerde böyle mi yazıyor? Bu bedhaha övgüler mi diziliyor?
- Bir şehitten söz ediyoruz, saygılı ol! Senin için, benim için, bütün Ümmet-i Muhammed için Kuzey Afrika'dan Türkistan'a kadar her cephede aslanlar gibi savaşmış, İslam İhtilal Cemiyetleri Birliği vasıtasıyla Alem-i İslam'ı emperyalist saldırganlara karşı seferber etmek için varını-yoğunu ortaya koymuş ve bu yolda şehadet şerbetini içmiş bir İslam kahramanından söz ediyoruz, evet!
- İslam kahramanıymış!
- Değil miydi?
- Değildi tabii. Türkçü-Turancıydı. İslamcılığı siyaset icabıydı. Takiyeydi.
- Nereden biliyorsun?
- Biliyorum işte.
- Trablusgarp'ta Araplarla beraber omuz omuza savaşırken takiye mi yapıyordu? Muhterem zevcesine yazdığı mektuplarda “İslam için dua et” derken takiye mi yapıyordu? Mitralyözlerin önüne atılarak şehadet şerbetini içişi de mi takiyeydi?
- Turan yolunda öldü, İslam yolunda değil.
- Turan gâvur mu? Tövbe estağfirullah! Emir Şekip Arslan gibi elemanları vasıtasıyla Arap illerini Avrupalılara karşı ayaklandırmaya çalışırken, beri tarafta Sovyet devriminin Turan illerinde doğurduğu boşluğu doldurarak bu İslam topraklarını da kurtarmaya çalşmış olması takdire şayan değil mi? İttihad-ı Turan'ı niye İttihad-ı İslam'ın bir cüz'ü olarak görmüyorsun?
- Yahu, Anadolu işgal altındayken Turan'la filan uğraşmak olacak şey miydi kardeşim? Lüzumsuz bir macera değil miydi bu?
- Lüzumsuz macera, öyle mi? “Turan'la filan” uğraşmadan Anadolu'yu kurtarmak ne mümkün?
- Kuva-yı Milliye bunlarla uğraşmadan kurtarmadı mı Anadolu'yu?
- Turancılıktan ve genel olarak İttihad-ı İslam davasından uzak duracağını Batılılara taahhüt ederek 'kurtardı'. Batılılaşma sözü vererek, yani düşmanın kimliğini benimsemeyi kabul ederek 'kurtardı'. Düpedüz yenilgiyi kabul ederek 'kurtardı'. Sen buna kurtuluş mu diyorsun?
- O günlerde yapılacak başka bir şey yoktu. O tavizleri vererek son vatan parçasını kurtarmak gerekiyordu.
- Ne için?
- Nasıl ne için?
- O tavizleri vererek son vatan parçasını kurtarmaktan murat edilen şey neydi?
- Ne olacak? Tabii ki son vatan parçasında yaşayan insanları korumak!
- Kimden korumak?
- Batı'dan korumak. Batı'nın hışmına uğramaktan korumak.
- Batı'nın hışmından korunmasaydık ne olacaktı?
- Batı'nın sömürgesi olacaktık.
- Batı'nın sömürgesi olsaydık ne olacaktı? Bizi asimile etmeye mi çalışacaklardı?
- Evet.
- E, 'kurtuluş'la gelen Batılılaşma dayatması nedir peki?
- Dedim ya: O günlerde yapılacak başka bir şey yoktu. Batı'ya direnecek güçte değildik. Enver Paşa bunu anlamıyordu. Gücümüzden geriye kalanı lüzumsuz bir macerada zayi edecekti. Bereket, Kuva-yı Milliye'ye nüfuz edemedi.
- “O günlerde yapılacak başka bir şey yoktu” diyorsun. Demek ki şartlar müsait olduğunda başka bir şeyin yapılması gerektiğini kabul ediyorsun.
- Elbette.
- Nedir o başka şey?
- Ne bileyim işte…
- Mesela, küresel meydan okumalarla baş edebilmek için cepheyi genişletmek midir? Anadolu'nun Anadolu'da kurtarılamayacağını, gerçek manada kurtuluşun ancak emperyalistlere karşı geniş kapsamlı bir blok oluşturmakla mümkün olabileceğini, “Hattı müdafaa yok sathı müdafaa var, o satıh bütün İslam topraklarıdır” dememiz gerektiğini, zaten Müslüman Anadolu çocuklarının tarihi misyonunun da bu olduğunu görerek, bunun gereğini yapmak mıdır?
- Evet yani.
- Enver Paşa'nın yaptığı, yapmaya çalıştığı şey buydu işte. “O günler” için bunun yersiz bir çaba olduğunu düşünme gafletinde bulunabilirsin, ama bu sana Enver Paşa'nın aziz hatırasına ve bize bıraktığı soylu mirasa saygısızlık etme hakkını vermez.
- Bir dakika, bir dakika! “O günler”e Enver Paşa yüzünden geldiğimizi hatırlatmak isterim! Baştaki soruma cevap ver lütfen: Osmanlı'yı Enver Paşa batırmadı mı? Almanların peşine takılıp Osmanlı'yı felakete sürüklemedi mi Enver Paşa? Sarıkamış'ta 90 bin askerimizi soğuktan dondurarak öldüren de o değil miydi?
- Bu ucuz ezberini buruşturup çöpe atacağım, ama önce Enver Paşa'nın bize bıraktığı soylu mirastan söz etmek istiyorum.
- Et bakalım.
- Yarın inşaallah.
Yeni Şafak gazetesi