Şehadet Yürüyüşü

Ahmet Taşgetiren

 

Bugün sütunumu, Bangladeş Cemaat-i İslami Partisi lideri Mutiurrahman Nizami’nin şehadete yürürken dünya Müslümanlarına yönelik yazdığı mektuba ayırmak istiyorum.

Bu, her bir Müslüman’ın yeniden yeniden okuması gereken bir mektup.

Bir yandan 21’inci yüzyılda bir Müslüman liderin karşı karşıya kalacağı zulmü görmek, diğer yandan ise böyle bir zulmü cennete doğru yolculuk olarak görüp “hoş geldin, safa geldin” coşkusunda karşılayan güzel insanların varlığını görmek bakımından bu mektubu içe içe okumak lazım.

“Cennette buluşacağız” diye veda ediyor Mutiurrahman Nizami geride kalanlara. “Üzülmeyin” diyor.

Sitemleri de var. Bakın işte “Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?” diye soruyor.

İslam dünyasında çok acı oldu şu 100 yıl içinde.

Mısır’da benzeri bir zulüm var. Seyyid Kutub’u çıkardılar darağacına. Şimdi de idam hükmü verilen mü’minler sıralarını bekliyor şehadet şerbeti içmek için.

Böyle böyle gidiyoruz. Ne diyordum: “Yaşananlar İslam dünyasının İslam dünyası, Türkiye’nin Türkiye olması mücadelesidir.”.

Bu mücadele ne kadar sürecek, 100 yıllık parantez ne zaman kapanacak, bilemiyoruz. Ama şehid şehid açılacak yollar, bu muhakkak. “Yenilgi yenilgi büyür zaferler” değil mi?

Evet sıra geldi o burcu burcu şehadet kokan satırları okumaya:

İşte o mektup:

“Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım Rabbim’e söyleyeceğim bunları.

“Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs’te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.

“Senin kardeşin benim. Bu katillerle niye anlaşıyorsun?” diyemiyor.

“Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.

“Ben gidiyorum...

“Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki...?!

“Size son sözlerim şudur:

“Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmi mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah’tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami’de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehit olarak Allah’ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile beraber değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya Müslümanlarından dua istiyorum.”

Kutlu olsun şehadetin aziz kardeş. İslam dünyasının bahtını açan anahtar olsun. Fatihalar senin için ve izinden gittiğin şehidler için...

Star